Fayez Sara
Suriyeli gazeteci-yazar
TT

Suriye'nin yeniden inşası çelişkilerle dolu bir süreçte!

Rusya, Suriye’nin yeniden inşasından bahsedebileceği hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Bu sırada da kendisini Suriye’nin yeniden inşasına davet eden ve katılımcıları bu konuda teşvik eden, diğerlerini inisiyatif almaya yönlendiren bir konuma yerleştirerek bundan yararlanıyor. Ruslar Suriye’nin yeniden inşasının Suriye sorununun çözümüne giden yolun başlangıcı olduğunu söylüyorlar. Elbette Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya'nın tutumunun en önde gelen temsilcilerinden biri ve Dışişleri Bakanlığı'ndaki üst düzey yardımcıları, Savunma Bakanlığı'ndaki ve Rusya başkanlık ofisindeki meslektaşlarıyla birlikte bunun sözcülüğünü yapıyor.

Rusya'nın yeniden inşa konusundaki coşku ve hevesi ile ivmesinin en belirgin ifadelerinden biri, yakın zamanda Rusya'nın bir tatil beldesinde düzenlenen 13. Valday Diyalog Kulübü toplantıları kapsamında yapılan Ortadoğu Konferansı’nda Sayın Bakanın yaptığı konuşma oldu. Ülkesinin Arap ülkeleriyle çalışmaya devam ettiğini ve onları, Suriye Arap Birliği'ne döndükten sonra yeniden inşasında daha aktif bir rol oynamaya teşvik ettiğini söyledi. Bakan, Rusya, İran ve Türkiye üçlüsünün, aralarında Irak, Lübnan ve Ürdün’ün de bulunduğu gözlemci ülkelerin yardımıyla geçen Ocak ayı sonunda gerçekleştirdiği 25'inci toplantıya atıfta bulunarak, Suriye'de çözüme yönelik "Astana" formülünün hâlâ işlediğini vurguladı.

Lavrov ve diğer Rus yetkililerin Suriye'nin yeniden inşasına ilişkin sözleri birbirini tekrarlıyor ve hatta Rusya'nın Suriye'de izlediği politikalarla çelişiyor. Benimsediği Astana süreci ile birlikte, Suriye ihtilafının üzerinde mutabakata varılan çözümüne ilişkin gerçeklerin karşısında duruyor demeyelim de onlarla çelişiyor. Zira Lavrov'un işaret ettiği Astana süreci, Rusya'nın kurucu taraflarından biri olduğu Cenevre sürecinin aleyhine dönerek, kendisine karşı İran ve Türkiye ile birlikte çizdiği ve desteği zayıf, başarı şansı olmayan alternatif bir süreçtir.

Suriye'nin yeniden inşası çağrısı, Suriye meselesinin uluslararası hale gelmesinden sonra, en azından dolaylı da olsa, Suriye çatışmasına dahil olmayan taraflardan gelmeli. Bu çağrıda bulunanların Suriye'nin siyasi çözüme geçişini destekleyen siyasi ve maddi katkılarda bulunanlar arasından olmaları gerekiyor. Rusya'nın Suriye'de yaptıkları ise tüm bunların aksi, çünkü çatışmanın denklemlerini değiştiren 2015 yılındaki Suriye'ye askeri müdahalesinden bu yana Suriye çatışmasının önemli bir tarafı. Rusya’nın müdahalesi rejimin hayatta kalmasına yardımcı olurken, Suriye'de acı ve zorlukların devam etmesine ve kapsamının genişlemesine de katkıda bulundu. Suriye olayları sırasında Ruslar, mağdurlara herhangi bir yardımda bulunmadı. Aksine rejime ve İran'a daha fazla askeri yardım sağladılar ve bu da daha fazla Suriyelinin öldürülmesine ve yerinden edilmesine katkıda bulundu. Rus uçakları halen ülkenin kuzeybatısı üzerinde her gün uçuyor, terörü yaratan rejimlerle ortak olmasına rağmen terörle mücadele bahanesiyle okullar, pazarlar ve kamplar dahil olmak üzere sivil hedefleri bombalıyor. Buna karşılık Rusya, DEAŞ, el-Nusra ve diğer örgütlerin varlığını ve suçlarını her zaman görmezden geldi.

​ Dahası Lavrov'un, Suriye'nin Arap Birliği'ne dönüşü ışığında Arap ülkelerinin Suriye'nin yeniden inşasına yardım etmeleri gerektiğine ilişkin sözleri gerçeklikle tutarlı değil. Suriye’nin yeniden inşasına en çok katılması ve buna aktif olarak katkıda bulunması gereken Rusya'dır. Nedeni de, savaşın neden olduğu yıkımdaki rolü değil, aksine, yeniden inşa konusundaki katkılarının ve projelerinin korunmasına katkıda bulunabilecek askeri güce ve siyasi nüfuza sahip olmasıdır. Yukarıdakilere ek olarak, Rusya’nın durmuş olan yatırım ve anlaşmaları Suriye'de yeniden inşa aşamasının başlaması halinde aktif hale gelecek. Yeniden inşa aşamasından en çok yararlanacak ülkeler İran ile birlikte Rusya olacaktır.

Rusya'nın yeniden inşa konusundaki sorununun en önemli yönlerinden biri, sürece Suriye rejimi ve İran ile kendisini birleştiren ortak çıkar perspektifinden bakmasıdır. Bu çıkarların özü de, rejimin iktidarını sağlamlaştırmak, dahası onu bölgesel ve uluslararası ilişkilere yeniden entegre etmektir.

Doğal olarak, yeniden inşa meselesinde yalnızca kendisinin, Suriyeli ve İranlı müttefiklerinin çıkarlarını dikkate alan Rusya'nın tutumu, Arap ve uluslararası tutumla çelişiyor. Zira Arap ülkeleri ve uluslararası toplum yaklaşık 800 milyar dolara mal olacağı tahmin edilen yeniden inşanın, Suriye halkının çıkarına olması, hayatını normalleştirme, Suriyeliler ile bölgesel ve uluslararası düzeydeki ilişkileri için daha iyi bir gelecek çizecek ilerleme temeline oturması gerektiğine inanıyor. Bütün bunlar, uluslararası çoğunluğun, yeniden inşanın siyasi geçiş sürecinin başlaması ve Suriye meselesinin başta 2254 sayılı karar ve ekleri olmak üzere uluslararası kararlara uygun olarak çözülmesiyle bağlantılı olduğunu beyan etmesine neden oldu.

Rus tarzı yeniden inşa fikrine karşı bölgesel ve uluslararası direniş, yalnızca Rusya ve İran'ın yeniden inşa fikrini kendileri ile Şam rejiminin çıkarlarına ve Astana mantığına göre uyarlamaya çalıştığı düşüncesinden kaynaklanmıyor. Nedenler arasında, bu ekibin Doğu Akdeniz'de ve dünyanın diğer bölgelerindeki saldırgan politikaları ve müdahaleleri, İran’ın Arap ülkelerine müdahaleleri ile Rusya'nın Kırım, Suriye ve Ukrayna'daki savaşları başta olmak üzere elde edilen her türlü para ve ilişkiyi müdahalelere ve savaşlara hizmet etmeleri için istismar etmeleri de yer alıyor. Buna bir de Suriye rejiminin 2011'den bu yana Suriye devrimi nedeniyle aksayan bölgesel rolünü yeniden kazanma arzusu ekleniyor.

Rusya öncülüğündeki yeniden inşaya karşı bölgesel ve uluslararası direnişin bir diğer nedeni, Suriye rejiminin, her türlü değişikliğin zorluğuna rağmen devam eden politika ve davranışlarına dayanıyor. Bu düşüncenin temel dayanağı, rejimin, 2023'te Suriye'de yaşanan depremin yaralarının sarılması için gönderilen ve sadece küçük bir kısmı bazı mağdurlara giden Arap ve dış yardım seli konusundaki tutumudur.

Yeniden inşa fikrinin çelişkileri netleşti; bu durum, tıpkı Suriye meselesine önerilen çözüm çerçevesinde olduğu gibi, bu konuyu da iki farklı süreç ile karşı karşıya bırakıyor. Çözüm süreci Cenevre süreci ve içeriği ile Astana süreci ve içeriği şeklinde her biri tamamen farklı sonuçlara ulaşan iki sürece bölünmüştü. Aynı şekilde yeniden inşa süreci de biri Rus yöntemi diğeri uluslararası yöntem olmak üzere ikiye ayrılıyor. Uluslararası yöntem yeniden inşa konusunu, siyasi çözüm yolunu başlatmak ile ilişkilendiriyor ve kendisi mantığa ve adalete daha yakın, ayrıca geniş bir destek avantajına da sahip bulunuyor.