Faysal Muhammed Salih
Sudan eski Enformasyon Bakanı
TT

Kabbaşi'nin açıklamaları: Eski su ve eski şişeler

Sudan'da şu anda sürmekte olan savaşa İslami Hareket tugaylarının katılımı, rejim içinde ve dışında pek çok çevrede tartışmalara ve birçok korkuya yol açıyor. Korkuların kaynağı, bu tugayların kendi isimleri altında ve Sudan ordusu bayrağından farklı kendilerine özgü slogan ve bayraklar altında savaşmaları, bilindik cihatçı marş ve sloganlarını, Nisan 2019'da yıkılan rejimlerine atıf yapan “geri döneceğiz” gibi ifadeleri tekrarlamaları. Bu sebeple pek çok kişi, ordunun Hızlı Destek Kuvvetleri’ne karşı yürüttüğü savaş çerçevesinde bu tugayların kendi savaşlarını yürüttüklerini, ordu liderliğinin hedefleri ile bazen birleşen bazen de ayrılan kendi hedefleri ve niyetleri olduğunu düşünüyor. Dolayısıyla ordu ya askeri zaferle ya da müzakerelerle savaşın bittiğine karar verme noktasına vardığında, İslami Hareket tugaylarının savaşın henüz bitmediğini düşüneceği bir zamanın gelmesi muhtemel.

Bu durum gerçekleşirse, barışçıl bir şekilde, bedelsiz bir tavizle bitmesi beklenemez, aksine bu, ne zaman ve nasıl biteceğini kimsenin bilemediği askeri bir çatışmaya yol açacak.

Pek çok ordu komutanı gibi Ali Karti liderliğindeki İslami Hareket liderliği ve savaşa karşı çıkan ya da taraflardan birini destekleyen birçok siyasi güç de bunun farkında. Ancak anlaşılan o ki, ordu ve İslami Hareket'in birbirine olan ihtiyacı nedeniyle ileride çözme düşüncesiyle bu dosyanın ertelenmesine karar verilmiş. Ne var ki bu tugayların mensuplarının gerçekleştirdiği, sesli ve görüntülü olarak belgelenen bazı eylemler, rejim içinde orduya ve Orgeneral Burhan'a destek verenlerle bazı bölge ülkelerinde büyük rahatsızlık yarattı. Bu tugaylar, askeri alandaki her ilerlemeden sonra ordunun geri aldığı bölgelerde tasfiye eylemlerinde bulunuyorlar, katliam, cesetleri sergileme, ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri ile iş birliği yaptıkları şüphesiyle tutuklu ve rehinelere işkence yapma gibi son derece korkunç yöntemlere başvuruyorlar ve bütün bunları kayda alıp sosyal medyada yayınlıyorlar. Bu tugayların liderleri, ordu komutanlığından bir dereceye kadar bağımsız hareket ediyor, bu da bazı askeri komutanların öfke ve endişelerinin yanı sıra siyasi güçlerin ve bazı bölgesel güçlerin, ülkede “DEAŞ” ve aşırılık yanlısı örgütlerinin sloganlarının görülmesinden duydukları endişeyi büyütüyor.

Sudan Ordusu Başkomutan Vekili Orgeneral Şemseddin Kebbaşi’nin geçtiğimiz çarşamba günü Sudan'ın doğusundaki Gadarif şehrinde düzenlenen askeri toplantı sırasında yaptığı açıklamalar böyle bir ortamda geldi. Kabbaşi, barışa öncelik vereceklerini söyledi ve halk direnişinin silahlı kuvvetlerin önderliğinde olması, siyasi olarak istismar edilmesine ve siyasi bir pazara dönüştürülmesine izin verilmemesi gerektiğini vurgulayarak, bu konunun tehlikelerine dikkat çekti.

Kabbaşi'nin açıklamaları, ordu ile İslami Hareket tugayları arasında yakında bir çatışmanın yaşanacağına dair birçok spekülasyona kapıyı araladı ve sosyal medya platformlarında bunlar farklı pozisyonlarla ele alındı. İslami harekete mensup olanlar açıklamaları hedef alırken, Kabbaşi’nin bu tugayların genişleyerek sahayı kontrol altına alması korkusunu paylaşan diğer gruplar kendisini memnuniyetle karşıladılar. Kabbaşi'nin açıklamaları, ordu komutasındaki meslektaşları Korgeneral Yasir el-Atta ve Korgeneral İbrahim Cabir'in önceki açıklamalarıyla çelişiyor gibi göründüğünden spekülasyonlar, ordu liderliğinde bir bölünme öngörme noktasına vardılar.

Ancak gerçek şu ki, çeşitli nedenlerden dolayı bu açıklamalara son derece dikkatli yaklaşılmalı, bunlara kelimenin tam anlamıyla güvenmekte ve ardından onları siyasi yorumlarla ilişkilendirilmekte acele edilmemeli. Birinci neden, ordu liderlerinin çelişkili açıklamalarının yerleşik bir alışkanlık haline gelmiş olması. Bazen katı ve esnek olma rollerini dönüşümlü olarak aralarında paylaştırıyorlar ve her biri rollerden birini oynuyor. Bazen de aynı kişinin birden fazla dilde ve çelişkili bir şekilde konuştuğu oluyor. İkincisi, bu konuşmalar farklı dinleyicilere hitap edebiliyor, dolayısıyla Ata veya Cabir'in konuşmaları dahili bir dinleyici kitlesine, Kabbaşi, bölgesel ve harici kamuoyunun kaygılarına hitap ederken, Burhan sessizliğini koruyor. Üçüncü sebep ise eğer açıklamalar doğruysa, silahlı kuvvetlerin tüm tugaylar üzerindeki egemenliğini ve bunların silahlı kuvvetlerin sloganları ve tanımlamaları çerçevesinde hareket etmelerini sağlayacak hızlandırılmış tedbirlerin de buna eşlik etmeleri gerekiyor ve bu şimdiye kadar gerçekleşmedi.

Şu anda buna yapılacak en yakın açıklama, bunların, beklenen tepkileri absorbe etme çabasıyla sadece rol dağılımı ile ilgilenen, konuyu oyunun kurallarını değiştirebilecek yeni bir pozisyon olarak pazarlayan, daha sonra işleri görünürde hiçbir değişiklik olmaksızın eski yönünde devam ettiren eski oyunun sadece bir tekrarı olduklarıdır. Bu, yeni şişeler ile sunulan eski su bile sayılamaz, eski şişelerdeki eski sudur.