Savaşlarda temel prensip, savaşma kaçma, ilerleme geri çekilme, öldürme müzakere etme, kazanma kaybetme sonunda savaşın çıkmaza varması veya bir tarafın diğer taraf lehine teslim olmasıdır. Antik tarihte savaşlar dönemlerce devam ederdi, Orta Çağ'dan sonra Avrupa Yüz Yıl ile Otuz Yıl savaşlarına sahne olmuştu. Geçtiğimiz yüzyılda, birincisinde, Avrupa kıtasının yerle bir edildiği, ikincisinde ise tarihte ilk ve son kez atom bombasının kullanıldığı iki dünya savaşına tanık olduk.
Bundan sonra şaşırtıcı olan husus, bombanın kendisinin, savaşın öldürme veya yıkım olmadan, aksine kitle imha silahlarının karşılıklı caydırıcılığına dayanarak “soğuk" olmasının nedeni haline gelmesiydi. Ancak tüm bu tarihe rağmen modern savaşların, Avrupa'daki Ukrayna savaşı ile Ortadoğu'daki Gazze savaşının sona erdirilmesi için acele ediliyor.
Bu acele, iki savaştan birinin tüm Avrupa kıtasına, diğerinin de Araplar ve onlar dışındaki milletleri ile Ortadoğu bölgesinin tamamına yayılma ve genişleme için büyük bir potansiyel taşımasından kaynaklanıyor olabilir. Ancak bu acele yeterli değil ve işlerin yolunda gitmediği, bir dereceye kadar kabul ediliyor, çünkü kısaca savaşı kontrol etmek zorlaştı. Gazze savaşı bir irine dönüştü. Lübnan savaşı kızışıyor. Hem de Hizbullah’ın, İHA’larının, İsrail'deki hayati öneme sahip yerlerin fotoğraflarını çektiğini ifşa edip, bir savaş durumunda yıkımın sadece Beyrut ve Lübnan şehirlerinde yaşanmayacağını, aynı zamanda Hayfa'ya, onunla Lübnan sınırı arasındaki şehirlere, topluluklara ve altyapıya da uzanacağını göstererek karşılıklı caydırıcılık durumu yaratmaya çalışmasına rağmen. Kızıldeniz savaşı, Amerikan ve İngiliz bombardıman uçaklarının gemileri savunması ve koruması aşamasını aşarak, Hudeyde ve ötesindeki Husi topraklarına girmesi ile yeni bir aşamaya girdi.
Tuhaf olan, bu savaşların taraflarının, savaşa devam etmelerine rağmen aynı zamanda kendi içlerinde birbirleri ile çekişmeleridir. Bu, tekrarlanmayacak bir emsaldir. Aslında savaş zamanlarında, dış cephelerle iç cepheler birleşirler. Ancak İsrail sahnesi kesinlikle birbirine kenetlenmiş değil. Bunun nedeni sadece Benny Gantz'ın ayrılması ile savaş kabinesinin çökmesi değil. Aksine en radikal güçler arasında bile durum bundan daha karmaşık. Ben Gvir ve Smotrich liderliğindeki savaş fanatiği partiler Netanyahu'nun boğazını sıkıyorlar. Dini Şas Partisi, İsrail devleti ile hahamların devleti arasında yeni bir savaş öneriyor. Kaçırılanlar mı, yoksa Hamas’ı yok etmek mi, yoksa topyekûn zafere ulaşmak mı öncelikli anlaşmazlığı devam ediyor. Bunların gösterilere ve sadece yukarıdaki konularda değil, aynı zamanda Gazze savaşını sürdürmenin gerekli olup olmadığı ya da Lübnan cephesinde savaş başlatma zamanının gelip gelmediği ile ilgili konularda da bölünmüş; ordu, güvenlik ve savunma organlarına da yansımaları var.
İsrail'de gördüğümüz anlaşmazlık ve bölünmenin Filistin tarafında da bir benzeri var; Hamas ile Fetih arasındaki uçurum genişliyor. Aralarındaki karşılıklı suçlamalar artıyor ve Beşinci Gazze Savaşı'nın başlamasından sonra genel olarak savaşta veya müzakerelerde Filistinlileri kimin temsil ettiği artık bilinmiyor. Filistin halkını kim temsil ediyor; tek meşru temsilcisi mi, yoksa silah taşıyanlar ve anlaşmazlık anında İsraillileri ve Filistinlileri öldürme hakkına sahip olanlar mı?
ABD askerî açıdan iki cephede mücadele ediyor; Ukrayna'nın Batı adına savaştığı, Rusya-Ukrayna savaşı ile yine İsrail'in Batı adına savaştığı, Gazze savaşı. Ama İsrail, Washington'un Ortadoğu'daki yüksek çıkarlarını değil, savaşı ve yıkımı genişletmeye yönelik dar çıkarlarını gerçekleştirmeye kararlı.
ABD’nin bu yaz gündemi oldukça yoğun. ABD Kongresi tarafından yayınlanan “The Hill” dergisi, bazen ABD Kongresi’nin iki kanadını ilgilendiren konuları analiz etmekten, yaz aylarında ABD'yi meşgul edecek gündem gibi siyasetle ilgili önemli meseleleri anlatmaya da yöneliyor. Dergiye göre bu yaz kamuoyunu her biri bir dereceye kadar belirsiz olan 5 önemli konu meşgul edecek. Birincisi, iki başkan adayı Joseph Biden ve Donald Trump'ın, girişimler ve retlerden sonra her ikisinin seçim kampanyası ekibinin kararlaştırdığı canlı yayın tartışmasıdır. İkincisi, Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerin başkan adaylarını açıklayacakları parti genel konferanslarıdır. Ama bu konferanslar malumun ilamından ibaret olacak ve sadece Trump’n yardımcısını belirleyecek. Üçüncüsü, hakkında pek çok davanın bulunduğu eski Başkan Trump ile mevcut başkanın oğlu ve yine hakkında pek çok davanın açılmış olduğu Hunter Biden hakkındaki yargı kararlarıdır. Dördüncüsü, Temsilciler Meclisi ve Senato adayları için yapılacak ön seçimlerdir. Bu seçimlerle her iki parti için başkanlık seçimlerindeki siyasi tablo netlik kazanacak. Beşincisi ise her seçimin sonuçları etkileyen bir sürprizi vardır. Kesinlik olmadığında, sürpriz daha önemli hale gelir. ABD başkanlık seçimlerinin sürprizi henüz bilinmezliğin kalbinde ve zamanla kendini gösterecek. Bütün bu kalabalığın ortasında; barışın kapıları açılabilir mi, yoksa konu ertelenir mi?