Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Ürdün ve Müslüman Kardeşler: Köyde konuşulanlar ile sarayda konuşulanlar

Eski Ürdün enformasyon bakanı Faysal eş-Şebul, Ürdünlü Müslüman Kardeşler’in son seçimlerde tarihi bir zafer elde ederek mecliste en büyük bloğa sahip olmaları hakkında bir makale yazdı.

Ürdünlü bakanın “Ürdünlü Müslüman Kardeşler yol ayrımında” başlığını verdiği makale, Ürdün içinde Müslüman Kardeşler grubuyla ilişkilerde Ürdün'ün siyasi hususiyetine değiniyor. Her gözlemci bilir ki Ürdünlü Müslüman Kardeşler, Kuveytli Müslüman Kardeşler ve belki de Faslı Müslüman Kardeşler gibi kendi ülkelerine düşmanlık göstermediler. Diğer ülkelerde olduğu gibi kan dökülmedi, gözaltı merkezleri açılmadı, yetkililer tarafından onları terör örgütü olarak tasnif eden listeler yayımlanmadı.

Müslüman Kardeşler’in kendi partileri İslami Hareket Cephesi ile girdikleri son seçimlerde elde ettikleri sonuç; 138 sandalyeden 31'ini, yani toplam milletvekili sayısının yüzde 23'ünü kazanmak oldu.

Ürdünlü Müslüman Kardeşler bu zaferden sonra ayaklanıp daha fazlasını arzular mı? Müslüman Kardeşler’in kurucusu Hasan el-Benna’nın teorilerine dayanan uzun süreli ve sona ermiş “dünyaya öncülük etme” programının uygulanmasına yönelik büyük bir adım atar mı yoksa Ürdün sahası sınırları içinde oynamakla yetinir mi? Mısırlı Müslüman Kardeşler’in kısa iktidar döneminde ülkenin tüm otoriter ve siyasi pozisyonlarını tüketerek yaptığı gibi zaferinin tadını pervasızlığın acısı ve aptallığıyla bozmaktan kaçınır mı?

 Bir siyasetçi ve eski bir Ürdünlü yetkili olan makalenin yazarı, Müslüman Kardeşler milletvekillerinin meclis kubbesi altındaki konuşmalarının rasyonelleşmesi” üzerine bahse giriyor. Bu rasyonelleşmenin, dediği gibi, “İsrail'deki aşırı sağın kibri ve hırsları olmak üzere tehditler karşısında Ürdün ve iç cephesi için bir güç kaynağı olacağını” düşünüyor.

Sokaklardaki ve seçim kampanyaları sırasındaki söylemler ve sloganlar, gerçekliğin ve kurumların söylemlerinden farklı mı olacak? Ya da yazarın dediği gibi: “Köylerde konuşulan ile sarayda konuşulan bir değildir” atasözüne uyulacak mı?

Ürdünlü Müslüman Kardeşler rejimin kendilerine sağladığı tarihi avantajların farkında mı? Hareketin objektif liderleri, Faysal Şebul’un onlara hatırlattığı gibi “onları hedef alma ve onlarla mücadele tavsiyesine rağmen” Ürdün'ün istikrarlı bir şekilde yaşadıkları tek yer haline gelmiş olabileceğinin farkındalar mı?

Ürdün ve diğer ülkelerde dizginleri ellerinde tutanlara ise, Müslüman Kardeşler grubu ve kollarıyla baş etme denklemi kapsamında başka sorular ve endişeler yöneltiliyor.

Bazı Arap ülkeleri Müslüman Kardeşler’e düşman olduğunu deklare etti ve bu ülkeler herkes tarafından biliniyor. Bu düşmanlık kalıcı mıdır, yoksa zorunlu çıkar ve hesaplar tarafından mı yönetilmektedir? Peki bu hesaplar nelerdir?

Müslüman Kardeşler her yerde ve her zaman en önemli kartını oynuyor; popülerlik ve halkı duygusal olarak harekete geçirme. Otorite -herhangi bir otorite- ise temelinde kitleleri kontrol etmeye ve onları iyi yönetmeye dayanır.

Bu zikzaklı dönemeçte; hesaplar karışır ve denklemler değişir ama siyaset oyununun “ayrıntılarından” daha önemli, anlaşılabilir ve normal olan, yol gösterici pusulayı kaybetmemektir.

Geleceğe yolculuk yapmak ve arzu edilen her rönesansı kucaklayan aydınlanma zihninin temelini atmak, bunun dışında geri kalan her şey halledilebilir.