İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf bizi bağışlasın, çünkü onun güçlü nüfuzu, parçalanması zor ve bölünmesi kolay olan Lübnan ve yapısı hakkındaki zayıf bilgisini telafi edemiyor. Bu nedenle Sayın Kalibaf, rejiminizin, devriminizin veya devletinizin Lübnan'daki güçlü varlığı veya devletimizin tam vesayeti ve kararlarına el konulması, varlığa ve onun karmaşık formülüne hâkim olmak anlamına gelmez. Varlık ve formül, sizin cumhuriyetinizden ve onun parçalanmış bir coğrafyadaki çoklu halklarından daha bütünlüklüdür. Bu ikiliği (varlık ve formül) kavramak için daha iyi koşullar altında ve farklı misyonlarla birden fazla ziyarete ihtiyacınız olabilir. Bu, devlete boyun eğdirdikleri için varlığı ve formülü kontrol edebildiklerini düşünen seleflerinizin veya akranlarınızın yaptığı şeydir.
‘Varlık ve formül’ ikiliği, yani toplum ve coğrafya, bir zamanlar devlet içinde veya dışında aşırı gücünü hisseden herhangi bir Lübnanlı grubun iç baskınlığından daha güçlü olduğunu kanıtladı. İttiler ve ıskaladılar, sonra da kendilerini ve rollerini koruyarak geri çekildiler. Bu ikilik aynı zamanda zor ve ölümcül bir siyasi coğrafyaya denk geldi. Zorluk, 1920'de Büyük Lübnan Devleti'nin ilan edilmesiyle, yani bu oluşuma karşı karmaşıklığını henüz atlatamamış olan Suriye'den ayrılmayla başladı. Ölümcül coğrafya ise 1948'de İsrail'in kurulmasının ardından Lübnan'ın işgal altındaki Filistin ile olan güney sınırıydı. Bu iki tarihten bu yana Lübnanlılar, açgözlü bir komşu ile kindar bir düşman arasında kalmanın bedelini ödüyor. Varlıkları da elbette buna katkıda bulunan herhangi bir taraf için affedilemez bir iç katılımla, bölgesel hesaplaşmaların yapıldığı coğrafi bir alana dönüştü.
Sayın Kalibaf, Lübnan'a yaptığınız ziyarette ve daha sonraki açıklamalarınızda fark etmediğiniz şey, bu küçük ülkenin girilmesi kolay olduğu, ancak bir anda dikey ve yatay bölünmelerine rağmen kırılmaz bir iticiye dönüştüğüdür. Sizden önce nüfuz, vesayet ya da meslek sahibi olanların evraklarını karıştırsaydınız, ifadelerinizde tereddüt eder, ziyaretinizin içeriğini değiştirirdiniz. Bu zayıf ülke, bölünmüşlüğü nedeniyle İsrail, ABD ve Suriye güçlerini yenebildi ve Filistin Kurtuluş Örgütü'nü (FKÖ) kovabildi. Lübnanlıların çoğunun çoğulculuğa olan inancının bir sonucu olarak, kriz zamanlarında ortaya çıkan bazı bölünme seslerine rağmen, iç meselelerini aşmayı ve yeniden bir araya gelmeyi birden fazla kez başardılar. Birbirlerine açtıkları ve dışarıdan maruz kaldıkları tüm acımasız yaralara rağmen önyargılarının bedelini ödediler.
Cumhuriyetiniz ile varlığımız arasındaki ilişkide askıya alınan şey, güçlü gibi davranmanıza izin verilmiş olması ya da gücü hayal edip onun tuzağına düşmüş olmanızdır. Bazı güçlü insanlar ne geçmişi ne de bugünü okumazlar, dikkat etseler bile çok geç okurlar. Rejiminizin fark etmediği şey, Lübnan'ın dışarıdan ya da içeriden güç yanılsamasına kapılan herkes için bir katil olduğu ve ona güvenenlerin kaybetmeye ve zayıflamaya açık olduğudur. Kınanması gereken şey, sizden önce gelen ve güç yanılsamalarının ve zorbalığın bedelini ödeyenlerden ders almamış olmanızdır.
Lübnan, kendi ikiliğiyle, zaferin imkânsız olduğu, dışarıdan içeriye, içeriden dışarıya ve içeriden içeriye tüm büyük projelerin katilidir. Bunu dayatmaya çalışanlar bedelini ödedi; bireyler, gruplar ve hatta mezhepler. Ulusal Hareket'in, merhum Kemal Canbolat'ın, Lübnan Cephesi'nin ve merhum Beşir Cemayel'in yaşadıkları ve siyasi ve ideolojik gruplar olarak başlarına gelenler, kuluçka makinelerinde bıraktıkları izlerde açıkça görülüyor. Sadece devlet ve toplum onları iyileştirebildi.
Sayın Kalibaf, bizim ikiliğimiz sizin ikiliğiniz (devrim ve devlet) gibi değildir ve Lübnan gibi bir ülkeye ihraç edilemez ya da uygulanamaz. ‘Varlık ve formül’ ikiliği, ağır darbeler almış ve zayıflığın uç noktalarına ulaşmış bir devlet ve toplum üretti, ancak deneyimlerimiz onların halen ulusal yaralarımızı iyileştirme kapasitesine sahip olduğunu kanıtladı.