Faysal Muhammed Salih
Sudan eski Enformasyon Bakanı
TT

Çerçeve Anlaşması’na geri dönüş

Sudan'daki bazı siyaset ve medya çevrelerinde yaygın olarak dolaşan söylemlerden biri de Çerçeve Anlaşması’nın savaşın nedeni olduğu ve bu anlaşma olmasaydı savaşın çıkmayacağıdır. Sudan meselelerini yakından takip etmeyenler için Çerçeve Anlaşması, Aralık 2022'de Orgeneral Burhan ve Hamideti liderliğinde iktidardaki askeri grup ile geçiş dönemini yöneten Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri liderliğindeki siyasi, mesleki ve sivil güçlerden oluşan bir grup arasında imzalanan siyasi bir anlaşmadır.

Ama Sudan siyaseti bizi hiç şaşırtmadı ve Burhan ile Hamideti, Ekim 2021'de sivillere karşı bir darbe gerçekleştirdiler, siyasi hareketlerin sınırlı yardımı ve desteğiyle iktidarı tekellerine aldılar. Darbeye sivil siyasal destek bulmak için yerel ve bölgesel çabalar sarf edildi, ancak bu girişimler sonuçsuz kaldı. Dahası iki müttefik, Burhan ve Hamideti, hükümet kurmayı başaramadılar, bakanlıklar işleri yürütmekle görevlendirildiler ve bu hükümet bugün de hâlâ iş başında. Daha sonra iki ortak Burhan ve Hamideti arasındaki ilişkiler neredeyse askeri çatışma noktasına varacak kadar gerginleşti ve Sudan'ın içinden ve dışından çok sayıda arabulucu devreye girdi. Birleşmiş Milletler Sudan Misyonu (UNITAMS) büyük çabalar sarf etti. Aralarında askeri darbeyi destekleyen ama durumun böyle devam edemeyeceği sonucuna varan ülkelerin de olduğu bazı bölge ülkeleri müdahalede bulundu. Burhan'ı ve daha sonra Hamideti'yi, darbeden önceki sivil ortağı temsil eden Özgürlük ve Değişim Güçleri başta olmak üzere sivil güçlerle diyaloğun gerekliliğine ikna etme çabaları başarılı oldu.

Sivil ve askeri taraflar arasında yoğun çabalar sonucunda varılan anlaşma, İslami Hareket ve Milli Kongre Partisi hariç, diğer siyasi güçlere sunuldu. Darfur'daki silahlı hareketlerin başını çektiği Demokratik Blok ile Komünist Parti anlaşmayı reddettiler, İslamcılar ise anlaşmaya şiddetle karşı çıktılar.

Çerçeve Anlaşması neleri içeriyordu ki hem destekçileri hem de güçlü karşıtları vardı?

Anlaşmada devletin ve hükümetin sivil niteliği belirtiliyordu (Sudan sivil, demokratik, federal, parlamenter bir devlettir- Madde 3). Ayrıca Egemenlik Konseyi ve Bakanlar Kurulu'ndan askeri unsurun çıkarılması, sivil güçler arasında yapılan kapsamlı istişarelerin ardından, askeri kanadın hiçbir şekilde temsil edilmediği bir Egemenlik Konseyi, Bakanlar Kurulu ve Ulusal Yasama Konseyi'nin kurulması da öngörülüyordu. Ancak Çerçeve Anlaşması’nın en önemli ve tehlikeli boyutu, diğer silahlı hareketlerle birlikte Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) feshedilmesi ve orduya entegre edilmesi, birleşik bir ulusal ordunun oluşturulmasıydı (anavatanın sınırlarını koruma ve demokratik sivil yönetimi savunma görevlerini yerine getiren, birleşik askeri doktrine bağlı tek bir ulusal profesyonel ordu kurulacağı vurgulanmaktadır- Madde 10). HDK’nin feshi, anlaşmanın 6-C Maddesi’nde (HDK ve silahlı mücadele hareketlerine bağlı güçler zaman çizelgelerine göre silahlı kuvvetlere entegre edilecektir) şeklinde ifade buldu.

Anlaşma bölgesel ve uluslararası katılımla birlikte Hartum’daki Başkanlık Sarayı'nda Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalu, sivil siyasi güçler, sivil toplum ve sendika temsilcileri tarafından imzalandı. Derinlemesine diyalog gerektiren bazı konuların detaylarının tartışılacağı çalıştaylar düzenlenmesi kararlaştırıldı. Bunlar arasında geçiş dönemi adaleti, güvenlik ve askeri reform, Cuba Barış Anlaşması, doğu Sudan'daki durum ve Ulusal Kongre Partisi'nin (NCP) dağıtılması da yer alıyordu.

Anlaşma o dönemde Sudan'ın askıda kalmış tüm sorunlarını çözecek gibi görünüyordu; devletin sivil yapısını teyit ediyordu, askeri personeli kışlalara gönderiyordu ve HDK’yi feshediyordu. Peki, anlaşma neden başarılı olamadı? Ve bazıları neden kendisine karşı çıktı?

İslamcılar anlaşmaya karşı çıktılar çünkü askeri darbe onlara büyük umut vermiş, devletin kılcal damarlarında yeniden konumlanmalarını sağlamıştı. İslamcı liderlerin, anlaşmanın ancak kendi cesetleri çiğnenerek uygulanabileceğini, anlaşmanın yürürlüğe girmesi halinde Sudan'ı her taraftan ateşe vereceklerini söyledikleri bilinen ve yaygın olarak paylaşılan ses kayıtları var. Darbeye destek veren ve ordu ile birlikte iktidarı tekeline alan grup da anlaşmaya karşı çıktı, çünkü uygulanması halinde ya dışlanacak ya da sandalye sayısı azalacaktı. İktidardan uzaklaştırılmak istemeyen askeri gruplar da anlaşmaya karşı çıktılar ve anlaşmayı reddeden tüm gruplarla ittifak kurarak ona karşı kışkırtmaya çalışan güçlü bir lobi oluşturdular. İktidara geri dönecek Özgürlük ve Değişim Güçleri ile uzlaşı içinde olmayan bazı bölge ülkeleri de anlaşma aleyhine çalıştı.

Şaşırtıcı olan, bazı devrimci güçlerin de anlaşmaya muhalif olmalarıydı ve bunun sebebi, Özgürlük ve Değişim Güçleri ile görüş ayrılıklarıydı. Daha sonra güvenlik ve askeri reformun müzakere edildiği son çalıştayda patlamanın kıvılcımı çakıldı. Uzmanlar, entegrasyon sürecinin tamamlanması ve komuta birliğinin sağlanması için 2 ila 4 yıllık bir süre önerirken, ordu temsilcileri birkaç ay üzerinde ısrar etti. Bu noktada müzayede kapısı açıldı ve HDK temsilcileri de on yıllık bir süre istediler. Çalıştay başarısız oldu ve birkaç gün sonra patlak veren savaşın işaretleri görülmeye başlandı. Bu durumda Çerçeve Anlaşması savaşın sebebi miydi, yoksa caydırıcı bir unsur muydu?