Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Netanyahu ve açık hava sahaları

İsrail'in 7 Ekim 2023 operasyonundan bu yana yürüttüğü askeri operasyonların veya savaşların en tehlikeli sonuçlarından biri, Netanyahu liderliğindeki İsrail'in bölgeye “açık hava sahaları” adını verdiğim yeni ve tehlikeli bir gerçeklik dayatmasıdır.

Gazze savaşı, akabinde Lübnan'da Hizbullah’ın hedef alınması, o dönemde İsrail ve İran arasında gerçekleşen karşılıklı saldırılar, ardından Husi füzelerine yanıt olarak Yemen'i hedef alan İsrail operasyonlarından İsrail'in İran'a karşı 12 günlük savaşına kadar, İsrail savaş uçakları ve insansız hava araçlarının artık bir denetleyicisi ve kendilerinden hesap soracak birisi kalmadı.

İsrail savaş uçakları ve insansız hava araçları, uluslararası hukuku, sınırları veya anlaşmaları hiçe sayarak, bir ateşkes olsun ya da olmasın, istedikleri kişiyi, istedikleri zaman avlamaya başladılar.

İsrail bunu, bu yazı yazılana kadar savaşın açık olduğu Gazze'de yaptı. Ateşkes anlaşmasından bu yana Lübnan'da da yaptı ve yapmaya devam ediyor. İsrail, Beşşar Esed'in kaçışından önce ve sonra Suriye'de yaklaşık otuz kez aynısını yaptı.

Yemen'de ve İran'da da aynısını yaptı. Burada İsrail ve İran'ın savaş halinde olduğu göz önüne alındığında, bazıları bunun normal olduğunu söyleyebilir. Ancak İsrail uçakları, İran'ı vurmak için Irak hava sahasını da ihlal etti.

Esed'in kaçışından sonra yeni Suriye'de de hiçbir gerekçe göstermeden aynısını yaptı. Dahası aslında, dış müdahaleden muzdarip olan Suriye'dir, aksi değil. Birkaç gün önce Axios, ABD yönetiminin nükleer programını yeniden geliştirmeye çalışması halinde, İran'ı tekrar hedef alması için İsrail'e yeşil ışık yakabileceğini bildirdi.

Bu nedenle, hesap sorulmadan veya uluslararası yasalara uyulmadan ihlal edilen bu “açık hava sahalarının” sonuçları, bölgedeki hava seyrüseferi, istikrar ve barış için tehlikeli ve sanki İsrail'e bölgenin hava polisi olma hakkı veriyor gibi.

Bu ise bölgedeki krizi yatıştırmak için barışçıl çözümlere ulaşmak yerine daha fazla kaos ve savaş anlamına geliyor. Bu aynı zamanda, bu savaşların ve krizlerin sona ereceğine dair gerçek bir garanti olmadığı anlamına da geliyor.

Gazze'de gerçek bir anlaşmaya varılırsa, İsrail'in düşman gördüğü kişileri veya liderleri, şu anda Lübnan'da olduğu gibi, kesintisiz olarak uçak ve insansız hava araçlarıyla hedef almayacağını kim garanti edebilir?

İsrail'in şu anda gördüğümüz gibi ve 7 Ekim operasyonundan bu yana açık hava sahalarında hareket etme hakkı olduğu sürece, İsrail ile İran arasında savaşın tekrarlanmayacağını kim garanti edebilir? İsrail'in diğer Arap ülkelerinde de aynısını yapmayacağını kim garanti edebilir?

İran'ın nükleer meselede müzakerelere devam etmesi ve gerçek, pratik çözümlere ulaşması gerektiği doğru. Uluslararası toplumun Husileri caydırması, Hamas’ın kurtarılabilecekleri kurtarmaya çalışması, keza Hizbullah’ın da kalan silahlarını, hatta tabancalarını bile Lübnan devletine teslim etmesi gerektiği doğru.

Irak'taki milisler de dizginlenmeli. Fakat bu İsrail saldırısının sona ereceğini ve bölgenin tamamı için gerçek bir tehdit oluşturan, oradaki tüm barış ve güvenlik umutlarını tehdit eden bu “açık hava sahaları” operasyonlarına sınırlar konulacağını kim garanti edebilir?