Hikâyeler iki çeşittir; hayali ve gerçek. “Binbir Gece Masalları” hayali olanın en iyi örneğidir. Binbir geceyi kapsayan bu sıkı örülmüş hikâye dizisinde, Kral Şehriyar, karısı Şehrazat'ı öldürmeyi unutur, çünkü hikâyeleri hayal gücünü ele geçirmiş ve merakını uyandırmıştır. Her gün şafak vakti, ertesi gece hikâyenin olası sonunu öğrenme merakıyla uykuya dalar.
Birkaç yüzyıl sonra, herhangi bir ülkeden bir okuyucu da Şehrazat'ın hikâyelerini okumaya başladığında o kadar kapılır ki bu dünyayı ve her şeyi unutur. Okumaya kapılmış bir şekilde, kendisinden önce Kral Şehriyar'ın başına gelenleri yaşar; o da Şehrazat'ın öldürüleceğini unutur.
Şehrazat, öldürüleceğini unutmayan tek kişiydi. Hayatını kurtarmak için hikâye üstüne hikâye uydurmasının sebebi de buydu. Hayal gücü onun can simidiydi ve Şehriyar'ın ölüm emrini ertelemesini ve sonunda da onu affetmesini sağladı.
Gerçek hayat hikâyeleri, günlük hayatın zenginlikten ve tuhaflıklardan yoksun olmasından dolayı değil, belki de o gerçeklikte meydana gelen akıl almaz ve rahatsız edici olaylardan dolayı, kurgusal benzerlerinden biraz farklıdır. Örneğin, bir mezarlıkta bulunan sarhoş adamın ölüleri uyandırmak ve Kıyamet Günü'nün başladığını duyurmak için trompet çaldığı hikâyesini hiç duydunuz mu?
Libya'da meydana gelen günlük tuhaflıklar ve dehşet verici hadiseler, birçok yönden, yukarıda zikredilen trompetçinin acıklı eylemini kat kat aşıyor. Örneğin, uluslararası toplum tarafından tanınan ve yedi bakanının kamu malını zimmete geçirme suçlamasıyla tutuklanıp hapse atıldığı bir hükümet, nasıl olur da hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranarak istifa bile etmez? Yahut Trablus Başsavcılığı, neredeyse her on saatte bir üst düzey bir devlet görevlisini veya bir banka veya finans kurumu müdürünü hırsızlık ve dolandırıcılık suçlamasıyla tutuklayıp cezaevine gönderirken, insanlar nasıl protesto için sokaklara dökülüp, hoşnutsuzluklarını dile getirip hükümetin devrilmesini talep etmiyor? İşin garibi, bankacılık sektöründe çalışan Libyalı kadınlar, erkek meslektaşlarından hırsızlıkta daha usta olduklarını kanıtladılar. İçlerinden biri yakın zamanda 13 milyon Libya dinarı zimmetine geçirdiği gerekçesiyle tutuklandı. Ancak bankaları hortumlama veya Eğitim Bakanı ve yardımcıları tarafından bu ders yılında ders kitaplarının basımı için ayrılan bütçenin zimmete geçirilmesi hikâyeleri başka, adam kaçırma, işkence ve cinayet hikâyeleri ise bambaşka bir şeydir. Geçen hafta sonu Trablus'ta, gündüz vakti ve insanların gözü önünde, güvenliği sağladığı bilinen tarafa ait olduğu bildirilen araçtaki silahlı adamlar, bir kadının kullandığı sivil aracı kovaladılar. Kadını vurup öldürdüler ve kaçtılar.
Daha sonra hedefin, beş yıl önce Cenevre'de Trablus hükümetinin başına Abdulhamid Dibeybe'yi seçen diyalog komitesinde Trablus'un batısındaki Zaviye’yi temsil eden kocası olduğu ortaya çıktı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre kurban, arabayı sokağın ortasında durdurdu, arabadan inerek kaçmaya çalıştı, ancak kurşunlar peşini bırakmadı ve bunlardan biri başına isabet etti. Bu, iddia edildiği gibi kocasının değil, kendisinin hedef alındığı anlamına geliyor. Nitekim kadının internette aktif ve tanınmış biri olduğu ortaya çıktı. Eğer kocası hedef olsaydı, suçlular onun olmadığını gördüklerinde yine de karısını öldürmek için acele etmezlerdi.
Şehrazat, saraya girmeden önce bile, Kral Şehriyar'ın önceki eşlerini öldürdüğü gibi onu da kesinlikle öldüreceğini biliyordu. Bu yüzden hikâye anlatmayı planladı. Her gün şafak vakti, kralın yatağına çekilip uyuması için dururdu, o arada kendisi de yeni hikâyeler dokuyup işlemeye başlardı. Trablus'ta öldürülen kadına veya doğu, batı ve güneydeki çeşitli Libya şehirlerinde suikasta kurban giden diğer kadın ve erkeklere ise bu fırsat tanınmadı.
Sonlar, Şehrazat'ın hayali hikâyeleri ile Libya'nın korkunç gerçekleri arasındaki farkı ortaya koymaktadır. Zira Şehrazat'ın hayali hikâyeleri kurtuluş ve yaşamla son bulurken, Libya'daki gerçek hikâyelerimiz, belgelenmiş olmalarına rağmen, sonu sonsuz bir acı ile açık kalıyor.
Şehrazat, hayal gücünü kullanarak ölümü ertelemeyi, sonra da ölümden kurtulmayı başardı. Ama biz her gün, katilleri herkesin bildiği faili meçhul cinayetlere dair gerçekleri kaydediyoruz. Bu katiller cezalandırılmayacaklarını biliyorlar ve güçlerini kullanmak için hayali masallarla geçen gecelerin sonunda şafağın sökmesini beklemiyorlar. Mermilerle dolu, tetiği çekilmiş, zaman ve mekanı umursamadan sadece bir sonraki kurbanı bekleyen silahlarla gündüz bu güçlerini kullanıyorlar.