Şantaj gazeteciliğiKuveytli yazar Saad bin Teflah el-Acmi, Arap yazarların Körfez ve Körfez halkını, herhangi bir sebep olsun ya da olmasın, eleştirmek alışkanlığı edindiklerini söylüyor. Bu olgu uzun süredir devam ediyor. Bu olguya dahil olanlar kategorilere ayrılmıştır: Birinci grup, Körfez halkını ‘yeni zengin’ ve petrol zengini olarak gören kibirli elitler. İkinci grup, refahı Filistin'in denizden nehre kadar kurtuluşunun önündeki en büyük engel olarak gören milliyetçi solcular. Üçüncü grup ise doğrudan ve çekincesizdi; adeta açık bir şekilde şantaj yapanlar kategorisine giriyordu.
Bu gruplar arasında, sebepsiz bir kıskançlık sınıfı da oluşmuştu. Bu kesim, tıpkı Fransızların büyük ve küçük burjuvaziye karşı hissettikleri gerginlik gibi bir tutum sergiliyordu; yani hem büyük hem küçük başarılı kesimleri eleştirerek şikâyet alanını yalnızca aristokrasi ile sınırlamıyordu.
Yazarlarımız, haber yapma alışkanlıkları gereği, toplumlarımızla hiçbir ilgisi olmayan burjuvazinin bu özelliğini yakaladılar ve entelektüel-devrimci makalelerini ve devrimci-entelektüel fikirlerini bununla süslemeye başladılar.
Fransızlar ‘küçük burjuvazi’ ifadesini günde sayısız kez tekrarlarlar. Bu ifadenin artık ne anlama geldiğini bilmiyorlar; bu ifade Fransız halkının çoğunluğunu, üretken, eğitimli ve genellikle parlak bir sınıfı ifade ediyor. Onlar sanat, sanayi, ticaret ve gazetecilik alanlarında çalışan insanlar. Ancak Fransızlar, kafe, metro ve park kültürlerinde popüler bir suçlama arayışında, ‘burjuvazi’ kelimesini iki şekilde kullanmadan edemezler: ‘dinleyicilerini küçümsemek ve kendi kültürel statülerini büyütmek’.
Arap entelektüeller için Körfez, burjuvazinin yerini almıştır. Bunlar yeni bağımsızlık kazanmış ülkeler ve yeni zenginleşmiş halklardır. Entelektüeller ise felsefi kelimeler ve kafa karıştırıcı cümleler uydururlar, zar zor geçimlerini sağlarlar. Körfez vatandaşları, herkes iş aramak için onlara gelse de, her türlü eleştiriye maruz kalırlar.
Burjuvazi! Petrol ilk ortaya çıktığı andan itibaren milyonlarca Arap bu burjuvazi ile birlikte yaşadı ve çalıştı. Petrol sahibi olmayanlar ‘Arap petrolü Araplar için’ sloganını attılar. Yani, Libya petrolünün yüzde 50'si Sudanlılar için. İdeoloji, eşitlik ve ütopyalarla ilgili olduğunu iddia eden, ancak haydutların ve küçük gaspçıların ahlakına batmış olan o dönem ne kadar korkunçtu.