Rusya'nın Ukrayna'da askeri operasyon başlattığı Şubat 2022'den önce, Avrasya rüyası çok yakın görünüyordu ve Avrupa ile Rusya Federasyonu arasında daha büyük coğrafi ve demografik entegrasyonu simgeliyordu.
Özellikle Kızıl Ordu'nun Doğu Almanya'dan çekilmesinden sonra, Almanya bu rüyanın atan kalbini temsil ediyordu. 2023 yılına kadar Almanya, özellikle enerji sektöründe Moskova ile yakın ticari ilişkiler sürdürdü. Almanya'nın Soğuk Savaş sonrasındaki ekonomik mucizesinin ve dolayısıyla Avrupa Birliği'nin ekonomik refahının, ucuz Rus enerji kaynaklarına dayandığı itiraf edilmeli.
Peki, Avrasyacılığın yerini Rus karşıtlığı mı aldı?
Amerikan Newsweek dergisinin yakın zamanda yayınladığı “OPLAN DEU” başlıklı belgeyi ele alırsak durum çok daha kötü olabilir. Bu belge, bir grup üst düzey subay tarafından yürütülen ve onlara göre Moskova ile gelecekteki bir askeri çatışmaya hazırlık olan bir Alman askeri stratejik araştırma projesinin özeti.
Belge/plan yaklaşık 1200 sayfayı kapsıyor ve temel özelliklerinden biri, Rusya ile savaş durumunda doğuya yaklaşık bir milyon NATO askerinin konuşlandırılmasını içermesi. Ayrıca limanlar, nehirler, demiryolları ve karayolları üzerinden güzergahlar ile askeri konvoyların ikmal ve korunmasına yönelik bir sistemi de detaylandırıyor.
Hem askeri hem de sivil birçok Alman yetkili, Putin Rusyası'nın 2029’un başlarında NATO ülkelerine saldırmaya hazır olacağından şüphe duymadığını belirtiyor. Dahası, bir dizi casusluk olayı, sabotaj ve hava sahası ihlali, Moskova'yı daha da erken harekete geçmeye sevk edebilir.
OPLAN DEU planının dikkat çekici yanı ise diğer yönü; sadece orduyu değil, özel sektörü, hastaneleri, polisi ve kamu hizmetlerini de kapsıyor olması. Bu, Varşova Paktı ile NATO arasındaki yaklaşık kırk yıllık mücadele boyunca baskın olan “toplumun tamamını savunma amaçlı militarize etme” kavramına bir geri dönüşü temsil ediyor.
Ukrayna savaşıyla zayıflayan Rusya, öngörülebilir gelecekte Avrupa'da askeri operasyonlar planlayabilir mi?
Alman Ordusu'nun 7 Kasım'da Berlin'de düzenlenen yıllık konferansında, Alman Silahlı Kuvvetleri Operasyon Komutanlığı Komutanı Korgeneral Alexander Sollfrank şunları söyledi: “Ukrayna'daki savaşa rağmen, Rusya hala muazzam bir askeri kapasiteye sahip. Bu, Moskova'nın NATO topraklarına sınırlı bir bölgesel saldırı başlatabilecek durumda olduğu anlamına geliyor.”
Kanıtlar, Rusofobinin sadece Almanya'yı etkilemediğini gösteriyor. Fransa ve Polonya da Kremlin'in kara, topçu ve hava kuvvetlerini, insansız hava aracı filosunu da hesaba katarak, yeniden inşa ettiğine inanıyor. Ayrıca, özellikle ön cephe hizmeti için cömert teklifler, borçları azaltma, çocuklara bakım hizmeti ve üniversite eğitimi, hatta sabıka kaydı silme gibi vaatler göz önüne alındığında, aktif askeri gücünü 1,5 milyon askere çıkarmayı planlıyor.
Eski CIA genel direktörü General David Petraeus da Avrupalılarla bu endişeleri paylaşıyor. Putin'in, büyük çaplı askere alım teşviklerini finanse etmeye devam edebilmesi ve şu anda göreve çağrılan insan gücünü bulabilmesi halinde, Rusya'nın önceki savaşları karakterize eden bu tür yoğun ve yorucu bir harekatı sürdürebileceğine inanıyor.
Buradan aralık ayı başlarında, ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Ukrayna'daki savaşı sona erdirme planını ele almak üzere yaptığı görüşmeden önce Kremlin’in efendisinin yaptığı dikkat çekici ve belki de endişe verici açıklamaların ardındaki neden anlaşılıyor
Putin, “Avrupa ile savaş planlamıyoruz, ancak Avrupa isterse, hazırız” demişti.
Putin'in açıklamaları rastgele değildi. Eski KGB subayı, ne kadar zaman geçerse geçsin, hiçbir şeyi unutmuyor ve yükselen şovenist milliyetçiliğe bürünmüş Ari Almanya takıntısı, eski KGB şefi ve mevcut başkanın aklından hiç çıkmıyor.
Öte yandan, bazıları Almanya'nın, kuvvetlerinin doğu Ukrayna ve Kırım'da bulunduğu ve gerçek bir tehdit oluşturmaktan uzak olan Rusya'yı kışkırttığına inanıyor. Dahası, Rus lider Avrupa'yı havadan, karadan ve denizden bombalamak isteseydi, onu hiçbir şey durduramazdı.
Başkan Trump'ın yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi'nde özetlenen Avrupa vizyonunu göz önünde bulundurduğumuzda, Washington'un Moskova ile herhangi bir çatışma arayışında olmadığı aşikar.
Soru şu: Rusya korkusu, genellikle olduğu gibi, beklenmedik bir duruma yol açabilir mi?
2026 geceleri sürprizlerle dolu görünüyor.