Vitaly Naumkin
Rusya Bilimler Akademisi 'Oryantalizm Enstitüsü' Başkanı
TT

Rusya'dan müttefiklerine 'reform' çağrısı

Rus basınında son zamanlarda ardı ardına Rusya’nın müttefiki ve dostu ülkelere yönelik eleştiriler ya da tavsiye niteliğinde makaleler yayınlanıyor. Bazı ülkelerin yetkilileri, Rusya ile müttefiklik ilişkilerinden dolayı bu tarz sert makalelerin Rus basınında yer almasından rahatsız. Her ne kadar bu durum Rus basınına has olmasa da yanlış anlaşılmalara yol açabiliyor.
Buna örnek vermek gerekirse...
Rus-Filistinli yazar Rami Şair’in birkaç gün önce kaleme aldığı makalede Suriye anayasa görüşmelerine atfen şunları söyledi;
“Bana göre müzakerelerdeki en rahatsız edici şey, Suriye rejiminin muhalefetin karşılaması mümkün olmayan ön koşullar öne sürmesidir. Suriye yönetimi, iç savaş sırasında eline silah almış herkesin terörist olarak addedileceğini açıklaması, yönetimle çatışanların affedilmesine olanak bırakmıyor.’’
Bu yazı, Arap ve Rus gözlemcilerin ilgisini çekti.
Açıkçası Suriye rejiminin öne sürdüğü şartların bir benzerini muhalefet ‘adil geçiş’ adı altında, Suriye rejimi tarafından savaşan milisleri dışlayarak öne sürmüş oluyor. Kanaatimizce barışın yolu karşılıklı ithamların bırakılarak meselenin ‘sıfır noktasından’ ele alınmasından geçiyor. Peki taraflar gerçekten Sovyetler ile Nazilerin savaşından iki kat daha uzun bir süredir devam eden iç savaş süresince biriken nefret duygularını aşmayı becerebilecek mi?
Rami Şair’in bu yazısı kişisel görüşlerini mi yansıtıyor yoksa Kremlin’den birilerinin yönlendirmesiyle mi yazıldı? Bu soruya yazarın kendisinden başkası net bir cevap veremez. Her halükarda bu makaleden yola çıkarak Moskova’nın Şam’ı aşırılıklarına karşı uyardığı anlamına varamayız. Rusya’nın Şam yönetimine desteği, stratejik kararlar doğrultusunda değişmez sabitelerdendir. Ancak Moskova son dönemlerde sürekli olarak Suriye yönetimi ve muhalefetine ‘ulusal uzlaşı’ sağlamaları yönünde çağrıda bulunuyor. Her ne kadar bu makaledeki görüşler yazarın kendisine ait olsa da Rus toplumunu ve politikasını her zaman iyi okumayı becerebilmiş olması ve Rus yöneticilerin Suriyelilerin müzakerelerde ilerleme kaydetmemelerinden duyduğu rahatsızlığı yansıtıyor olması muhtemeldir. Eğer bu yüksek bir Rus makamının yönlendirmesiyle yazılmışsa da reform için tavsiye niteliğindedir. Zira yazar “iç savaş sürecinde yönetimin de dahli olduğu üzere çetelerin çoğalması ve yolsuzluğun yaygınlaşmasını” eleştirmiştir. Yazar ayrıca Suriye Devlet Başkanı'na, ‘anayasa müzakerelerine daha anlayışlı yaklaşması ve müzakereleri erteleyecek tutumlara mani olması’ yönünde de tavsiyelerde bulunmuştur.
Suriye'de reformların kaçınılmaz bir şekilde gerçekleşeceğini öngören Rus analistler, Şam yönetimine sempati duymalarına rağmen Çin’den öğrendikleri "stratejik sabır" uyarınca şimdilik sessizliklerini koruyor. Çin’in ‘stratejik sabrı’ dış güçlerin tüm kışkırtmalarına rağmen Hong Kong’taki büyük protesto hareketlerini zamana yayarak yumuşak güçle bastırmasına olanak tanımıştı.
Moskova basınında çıkan bir diğer makalede de Rusya’nın müttefiklerinden Türkmenistan yönetimi eleştiriliyordu. İlk bakışta iki farklı ülke ve muhtelif konuların işlenmiş olması sizi yanıltmasın. Çünkü benzer sorular bu makalede de dile getirildi. Acaba bu görüşler yazara mı aitti yoksa Rus yönetiminin bakış açısını mı yansıtıyordu?
Türkmen asıllı Victoria Panfilova, Moskova merkezli Nezavisimaya gazetesinde yer alan makalesinde Türkmenistan Başkanı Gurbangulu Berdimuhamedov’u sert bir dille eleştirdi. Berdimuhammedov’un vaat ettiği reformlarını gerçekleştirmediğini ifade eden Panfilova yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Gereksiz gösteriş için yaptığı harcamalarla hazineyi boşalttı. Beceriksizliği yüzünden gaz satışları düştü, yolsuzluk nedeniyle ülke hayali bir ekonomik krize sürüklendi. Ülkede lidere tapınma ritüelleri devam etti. Ekonomik refaha kavuşmayı bekleyen halk, yozlaşmış yöneticilerin insafına terk edilerek yoksulluğa mahkûm oldu.”
Bunlar yazarın kendi görüşleri midir yoksa birilerinin desteğinden aldığı cüretle mi yazılmıştır, kehanette bulunmak istemeyiz. Her ne kadar Panfilova bağımsız ve hatta muhalif bir yazar olarak tanınsa da Aşkabat’a gitmesini engelleyecek sertlikte bir yazı yazmasının nedeni nedir bilemiyoruz.
Bu arada Batılı devletlerdeki kanaatin aksine Rusya’da birçok yazarın yönetimi eleştirebildiğini söylemeliyiz. Eski bir Sovyet ülkesi olması hasebiyle halen Rusya’nın önemli bir ekonomik müttefiki olan Türkmenistan, gaz rezervleri bakımından dünyada 4'üncü sırada yer alıyor. Rus enerji şirketi Gazprom, Türkmenistan’dan yılda 5,5 milyar metreküp gaz alsa da bu, önceki yıllara göre düşük bir orana karşılık geliyor. Çin halen Türkmen gazının bir numaralı alıcısı konumunda. Panfilova’nın eleştirilerinin bu gaz meselesiyle ilişkilendirilmesinin nedeni de söz konusu rekabet olsa gerek.
Rusya için değerli olan iki ülke (Suriye ve Türkmenistan) arasında bir karşılaştırma yapma niyetimiz yok. Türkmenistanlılar, eski bir Sovyet cumhuriyeti halkı olarak Rusya’ya yakınlar. Çok sayıda Türkmen genç Rusya’daki üniversitelerde eğitim görüyor. Suriye uzun bir süredir Rusya ile iyi ilişkiler geliştirmiş ülkelerin başında geliyor. Dolayısıyla topraklarını koruma noktasında verdikleri mücadele Rus kamuoyunun büyük çoğunluğu tarafından destekleniyor.
İşaret etmek istediğimiz husus, Rusya’nın müttefiki olan ülkelerdeki aksaklıklara yönelik sivil toplum kuruluşları ve basın mensupları tarafından yöneltilen eleştirilerdir. Bunlar, Rusya'nın doğrudan açıklaması olmasa da Rus kamuoyundaki ve yönetimindeki bazı tarafların görüşlerini yansıtması dolayısıyla önem taşıyor. Kuvvetle muhtemeldir ki müttefik devletler bu mesajları dikkate alarak kendilerine dersler çıkarıyordur. Rusya onlar için çok şey yaptı ve yapmaya devam edecek. Ancak bu, her konuda anlaşacakları anlamına gelmez.