Sevsen Şair
TT

​Chris Murphy ile Azer Nefisi’nin beklenen görüşmesi

ABD’li Demokrat Senatör Chris Murphy, Münih’te İran Dışişleri Bakanı Zarif ile gizlice görüşmüş. Bu, ortaya çıktığında Murphy “Kendisinden İran’ın Irak’taki vekillerinin ABD’lileri öldürmesini durdurmasını, Yemen’deki vekillerinin insani yardımları engellememesini talep ettim” dedi.
İran rejiminin gerçek yüzünü çok iyi bilen Murphy, ondan özellikle ABD’lilere yönelik kötülüklerinin “bir bölümünü” gizlemesini ve durdurmasını talep ediyor. Diğer bir deyişle Murphy bu terörist rejime şöyle diyor: İstersen Iraklıları ya da Yemenlileri veya Suudi Arabistanlıları öldürebilirsin ama bu dönem en azından ABD’lilerden uzak durmanı öğütlüyorum. Çünkü bu durumdan en çok zarar görecek olan, Obama dönemi boyunca söz konusu rejimin tüm suçlarının üstünü örterek ABD halkını kandırdıkları ortaya çıkacak olan Demokratlardır.
Chris Murphy, İran’ı kurtarmayı değil Demokratların onurunu korumak ve Başkan Trump’ın hatalı olduğunu göstermek istiyor. Şu anda Demokratların stratejisinin sınırları budur: Bedeli ne olursa olsun yalnızca Trump’ı yenmek. Bunun dışında Demokratlar adeta pusulalarını kaybetmiş durumdalar. Güvenirliklerinden geride kalan kırıntıları korumaya çalışıyorlar. Hatta bunun için akıllı davranması ve alışılmış terörünü durdurması için İran’a yalvaracak duruma geldiler. Çünkü İran rejiminin gerçek yüzü ortaya çıktıkça Batılı solcu kesimin bu haydut devletin reklamını yaparak, içinde Cevad Zarif gibi barış güvercinlerinin de olduğunu söyleyerek dünyayı nasıl aldattığı ve yanlış yönlendirdiği de ortaya çıkıyor.
Bu rejimin gerçek yüzüne gelince, kendisini onun baskısında ve zulmünden kaçanlar anlatıyor. Keşke Murphy, 1997 yılında İran rejiminin baskısından kaçan ve şimdi Johns Hopkins Üniversitesi’nde profesör olan İranlı yazar Azer Nefisi’nin Bahreyn’de verdiği konferansı dinleseydi.
Nefisi’nin “Tahran’da Lolita Okumak” adlı kitabında hayat hikayesini okuyanlar yaşadığı İran Korku Cumhuriyeti’nin gerçek yüzünü tanıyacaklardır. İngiliz edebiyatı profesörü olan Nefisi üniversitede derslerini sansüre maruz kalmadan ve ihanetle suçlanmadan veremediği için istifa etmiş. Evini kız öğrencileri ile buluştuğu ve İngiliz, ABD’li ve Rus yazarların romanlarını okudukları bir edebiyat salonuna dönüştürmüş. Ne ki bu, İran’da tutuklanmayı gerektiren bir suçtu. Kendisi ile birlikte öğrencilerinden biri de tutuklandı hatta idam edildi. Nefisi ise daha sonra ülkesinden kaçmış.
Bu rejimin reklamını yaparken; silahlarla ve bombalarla doldurduğu ve enkaza dönüştürdüğü Arap ülkelerinden önce İran ve halkına yaptıklarını gizleyerek işlediğiniz suçun büyüklüğünü ve kötülüğünü görmek için Azer Nefisi’ye kulak vermelisiniz. Demokratların bu rejimi destekleyerek ne kadar büyük bir suç işlediklerini anlamak için Nefisi’yi dinlemelisiniz. Bu rejim, milyonlarca Araptan önce milyonlarca İranlıyı yerinden ve yurdundan etti. Keşke Chris Murphy, Azer Nefisi’nin İran halkının sanat, edebiyat ve müziğe duyduğu sevgiden ve bu rejimin onun bu ruhunu nasıl öldürdüğünden ve boğduğundan bahseden sözlerini dinleseydi. Azer’in deyimiyle İran aslında renkli bir ülkedir: “İran halkı, bu rejimin bize dayattığı siyah renkten çok uzaktı. İran çiçekler, ünlü halılarının renkli ipleri, yemeklerini süsleyen baharatlar, sevgi dolu müzik aleti sitar, İran halkının mısralarını ezberledikleri şairler Hafız, Sadi ve Ömer Hayyam’dır. Mollalar rejiminin boğduğu İran işte budur. Bu rejim geldikten sonra İran’da kitap okumak insanı idama götüren bir suç haline geldi.”
Chris Murphy’nin ABD halkına söyledikleri yalanların boyutunu gizlemek için güzelleştirmek ve çirkin yüzünü gizlemek istediği rejimin gerçek yüzü budur. Demokratların İran’ın güvercinleri için düzenledikleri yalancı pazarlama kampanyalarını unutmadık hala aklımızdadır.
Beyaz Saray’da Nevruz’u kutlayan John Kerry’nin görüntüsü hala gözümüzün önünde. Nükleer mesele ile ilgili müzakerelerdeki dinlenme aralarında Cenevre’de Zarif birlikte yürüyen Kerry’nin görüntüsü ve ikisinin kahkahaları, Zarif’i ABD’de okuyan bir “centilmen” gibi pazarlama çabaları hala aklımızda. ABD’deki İran lobisi ile el ele veren solcular, derin Farisi İran imajını pazarlamak için büyük çabalar harcadılar. Kendisini çok iyi tanımalarına ve birçok suçuna ortak olmalarına rağmen bu suçlu ve haydut rejimin gerçek yüzünü gizlemek için var güçleriyle çalıştılar. İran lobisi, Obama ve eşine, dışişleri bakanına yakın dört İranlı kadın isim aracılığıyla Beyaz Saray’a sızdı. Bunlar; seçim kampanyaları sırasında konuşma metinlerini yazan Ferial Govashiri, İran konusunda kendisine danışmanlık yapan Sahar Nourizadeh, Beyaz Saray çalışanları Hadiya Gavaryan ve Panetta Fayed’ti. Chris Murphy ya da Bernie Sanders her şeyden önce yaşadığı deneyimleri anlatan Nefisi’ye kulak vermelidir. Propagandasını yaptıkları ve siyasi hedefleri için yaydıkları yalan ve aldatmacıların boyutunu keşfetmeleri için gerçekleri ondan ve Korku Cumhuriyeti’nden kaçan milyonlarca İranlıdan öğrenmelidir.