Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Suriye… Cevapsız sorular

Suriye krizi ile ilgili tartışmalar çeşitli düzeylerde yeniden gündeme geldi.  Bu tartışmaların bir kısmı aleni bir şekilde gerçekleştirilirken bazıları yalnızca spekülasyon ve tahminlerle sınırlı kaldı. Bununla birlikte bu tartışmalar dikkatle incelendiğinde çözüm sunmaktan ziyade daha çok soru işareti bırakıyorlar.
Mesela Birleşmiş Milletler’in (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’in iki gün önce Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda ‘Suriyelilerin sonu gelmeyen bir savaş tuzağına’ düştüklerini ve herkesin Suriye trajedisini ‘durdurma’ konusundaki başarısızlıktan utanması gerektiğini söylemesi buna bir örnek oluşturuyor. Pedersen söz konusu röportajda ayrıca 2254 sayılı uluslararası karara göre bu yılın ortalarında yapılması planlanan Suriye Devlet Başkanlığı seçimlerinin kendisinin misyonunun bir parçası olmadığına dikkati çekip, yeni anayasa gereği seçimler gerçekleştirilmesi gerektiğine işaret etti. Bu seçimlerin, diasporadaki Suriyelilerin katılımıyla en yüksek uluslararası standartlara göre yapılması gerektiğini de belirtti.
Bu mümkün mü? Yani yeni bir anayasa oluşturulup şeffaf seçimler gerçekleştirilebilir mi? Başta Sezar (Caesar) Yasası olmak üzere eski ABD yaptırımları devam edip yeni İngiliz yaptırımları gibi birçok yaptırım söz konusuyken Esed ile yeniden normalleşebilmek mümkün mü? Avrupa’nın Esed ile normalleşme konusundaki son reddi göz önüne alındığında bu mümkün mü? İran, Rusya’nın girişimlerine rağmen başta siyasi çözüm olmak üzere gerçekçi çözümler sunup yönetimin barışçıl bir şekilde devredilmesini sağlayabilir mi? Bu barışçıl geçiş sağlanmadığı takdirde, Suriye'deki en büyük engel olan yeniden imar sorununu kim çözebilir?
BM Temsilcisi, gazetemize verdiği röportajda Suriye’nin şu anda ABD’nin önceliklerinin başında olmadığını söylerken, Suriye’de ciddi bir çözüm söz konusu olabilir mi? ABD tarafının varlığı söz konusu olmadan nasıl çözüm sunulup nasıl başarılı olunabilir?
Suriye’deki gerek Rus, gerek İran, gerek Türk, gerekse de ABD güçleri olsun orduları ve milisleri kim birbirinden ayıracak?  Şam semalarında ve topraklarında İsrail'in açık operasyonlarından bahsetmiyorum bile.
Amerikalılar olmadan veya onların ne istediklerini ve neyi istemediklerini hesaba katmadan Suriye'de herhangi bir çözümü uygulamak mümkün müdür? ABD'nin Suriye'deki pozisyonu daha çok büyük resme, yani İran'ın nükleer dosyasıyla ilgili müzakerelere odaklanabilir mi? Peki ya ölenler ve cezaevlerindekiler?
İsrail'in Suriye'deki uyarıları dikkate alınmadan, özellikle de İsrail orada fiilen etkili bir taraf haline geldiğinden, Suriye'de İran'ın çıkarlarına karşı sürekli askeri ve cerrahi operasyonlar gerçekleştirilirken bu nasıl yapılabilir?
Özellikle de Esed rejimi ile İsrail arasında müzakere olasılığından bahsedilirken tüm bu sorulara önemli bir soru daha ekliyorum: İran'ın Suriye ve çevresinde, yani Lübnan'daki konumu nasıl olacak?
Tahran, İran'ın Irak ve Suriye üzerinden Lübnan'a uzanma hayalini sona erdirmek anlamına gelen Suriye-İsrail ilişkilerini kabul eder mi? Böylece Tahran, şu anda zayıflamış olsa da elindeki en önemli kart olan Suriye kartını kaybeder mi?
İran, Suriye-İsrail ilişkilerinde tedirgin edici bir siyasi kaybı kabul edecek ve Lübnan'daki ve dolayısıyla Irak-Suriye sınırlarındaki çıkarlarını Esed rejimiyle ilişkilerin bir sonucu olarak İsrail varlığı riskine mi maruz bırakacak?
Suriye meselesinin medyada da olsa şimdi sahneye döndüğü doğru. Ancak pek çok soruyu net ve spesifik cevaplar olmadan ve ortaya çıkabilecek şeylere dair bir vizyon oluşturmayan sorulara neden oluyor.