Türkçede “pislik” kelimesi; kir, necaset, pis olma durumu, kirlilik, kötü, zararlı davranış veya iş, kötü durum, başkalarına zarar veren kimse ve başkasına zararlı olabilecek sakıncalı, tehlikeli iş veya davranış[1] gibi anlamlara gelmektedir.
Vahiy, bağlamına göre “pislik” anlamına gelen iki kavram kullanır; “rics” ve “ricz/rucz”. Bu iki kavramın aynı anlama geldiğini ifade eden âlimler olduğu gibi farklı anlam ifade ettiklerini söyleyenler de olmuştur. Kur’an’daki kullanımları göz önüne alındığında bağlama bağlı olarak farklı anlamlar ifade ettiklerini söylemek mümkündür.
“Rics”, sözlükte pis, pislik, kir, kötü iş, kötü koku, şenaat, rezalet, murdar, necis, günah, azap, işkence, ceza, haram, lanet, küfür, şüphe, şeytani vesvese, şiddetli ses anlamlarına gelmektedir.[2]
“Ricz/rucz”, azap, günah, kir, pis, put, putlara ibadet etme, şirk ve şeytanın vesvesesi gibi anlamlara gelmektedir.[3]
Rics kavramı Kur’ân-ı Kerîm’de sözlük manasına paralel olarak; şirk, günah, öfke, azap, azaba götüren iş, şekk, çirkin iş, kumar, alkollü içki, putlara tapmak, şans oyunları, ölü eti/leş, akmış kan ve domuz eti anlamlarında kullanılmıştır.[4]
Farklı kelimlerle ifade edilebilen “pisliğin” sözlüklerdeki anlamlarına değindikten sonra bir felsefe hocasının “pislik” için yapmış olduğu tanım oldukça dikkat çekicidir.
Öğrencilerine “Pislik nedir?” diye soran felsefe hocası, öğrencilerin verdiği cevapları yeterli görmeyip sorduğu soruya kendisi şu şekilde cevap vermektedir: “Pislik, bulunmaması gereken yerde bulunan şey veya kişidir.”
Şimdi bu tanımı merkeze alarak nelerin ve kimlerin pislik olabileceğine dair örnekler verelim.
Normal şartlarda temiz olan herhangi bir şey bulunmaması gereken yerde olursa genel itibariyle artık, kir ve pislik olarak adlandırılır. Örneğin tabağımızdaki zeytinyağına ekmeğimizi banarak ondan yerken, üstümüze döküldüğü andan itibaren artık üstümüzde bir kir ve pislik olarak değerlendiririz.
Nitekim vahye baktığımızda da bu durumu rahatlıkla görebilmek mümkündür.
İbadet ve dua etmek güzel bir amel iken Allah’tan başkası için ve başkası adına yapıldığında pis ve çirkin bir amele dönüşmektedir.
Allah’a karşı haşyet duymak ve O’ndan korkmak emredilen ve övülen bir hal iken başkasına haşyet duyulduğunda ya da başkasından korkulduğunda kınanan bir duruma dönüşmektedir.[5]
Kurban kesmek güzel bir amel iken Allah’tan başkası için kesilen kurbanlar fısk ve pislik olarak nitelenirler.[6]
Nasıl ki yanlış zamanda ve yanlış kişiler adına yapılan ameller kabul görmeyen pislik/kötü amel durumuna dönüşüyorsa bulunmaması gereken bir yerde veya makamda bulunan kişi de pislik olarak nitelenmeyi hak eder. Zira layık olmadığı ve hak etmediği bir konumda olan kişi yaptıklarıyla ve davranışlarıyla etrafına ancak zarar verir.
Şahsiyet kirliliği anlamında rics/pislik Kur’ân-ı Kerîm’de, kendi menfaatleri için her kılığa girebilecek ve her şeyi yapabilecek olan münafıklar için kullanılır. “Dönüp yanlarına vardığınızda, kendilerini bırakmanız için Allah’a yemin edecekler; o hâlde, bırakın onları, çünkü onlar, niyet ve davranışları itibariyle, birer pisliktirler. İşlediklerine karşılık ceza olarak, varacakları yer de cehennemdir!” (et-Tevbe 9/95)
Ayette kişilik ve kimlik çözülmesinin mücessem timsali olan “münafık aklın”, sahibini getirip bıraktığı aşağılık konuma dikkat çekilmektedir. Pislik/iğrençlik sadece olumlu değerlerin dibe vurmasını değil, aynı zamanda olumsuzlukların tavan yapmasını da tasvir eder. Münafık aklın çalışma biçimi, üretilen değeri tüketerek çıkar elde etme üzerine kuruludur. Böylesi bir akıl, sahibini iğrençliğin gayyasına yuvarlanmaya mahkûm eden bozulmuş akıldır.[7] Bu tarz bir akıl kimde olursa olsun sahibini Kur’an’ın onaylamadığı maddî-mânevî, görünen-görünmeyen inanç, düşünce, ahlâk ve davranışlarla ilgili her türlü çirkinlik, kötülük ve pislik üretmeye sevk eder. Belki de daha vahyin ilk demlerinde Hz. Peygambere ve ona iman edecek olanlara “Pislikten uzak dur!” (el-Müddessir 74/5) yani bunlardan uzak durmaya devam et emri verilmiştir.
Müşriklerin “neces/pislik”[8] olarak nitelenmeleri büyük bir ihtimalle bu sebep iledir. Çünkü Kur’an, şirk koşmayı büyük bir zulüm[9] olarak ifade etmektedir. Zulüm, “bir şeyi yerinden etmek, hak edene hakkını vermemek” olduğuna göre Hz. Peygambere “rücz”den yani putlara ve sahte ilahlara kulluk etmekten[10] uzak durmasının emredilmiş olması da bu yorumu güçlendirmektedir. Zira putlara tapanlar ve Allah’a ortak koşanlar Allah’ın hakkı olan ilahlığı başkalarına yakıştırdıkları için hem zalim hem de pislik olmaktadırlar.
[1] https://sozluk.gov.tr/ 17.02.2021.
[2] el-Halîl b. Ahmed el-Ferâhîdî, “Rics”, Kitâbu’l-Ayn, 1/657; ez-Zebîdî, “Rics”, Tâcü’l-arus min cevâhiri’l-Kâmûs, 4/159; İbn Manzur, Lisânü’l-ʿArab, “rcs” md.
[3] el-Mu’cemu’l Vasit “rizc” md.
[4] el-Halîl b. Ahmed, “Rics”, 1/657; İbn Fâris, “Rics”, s. 489-490; Cevherî, “Rics”, 3: 878-879; Fîrûzâbâdî, “Rics”, s. 657.
[5] el-Bakara 2/150; Âl-i İmrân 3/175; el-Mâide 5/3,44; et-Tevbe 9/13
[6] el-Mâide 5/3; el-En’âm 6/145
[7] https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=islamoglu&sureno=9&ayet=95 (Erişim 18.03.2021)
[8] et-Tevbe 9/28
[9] Lokmân 31/13.
[10] İbn Aşur, et-Tahrir ve’t Tenvir, 29/298.