Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Kudüs Gücü’nün bütün adamları hedef!

İran'ın Kudüs Gücü’nün kuvveti ve bölgedeki yayılmasına ilişkin tüm propagandalarının ardından, Kudüs Gücü şu anda İsrail tarafından hedef alınıyor ve üyeleri Tahran'da evlerinin önünde tasfiye ediliyor. Futbol dilinden konuşacak olursak İran'ın uzun süre deplasmanda oynamasının ardından İsrail şimdi İran'la iç sahada oynuyor.
ABD tarafından İsraillilere, İran’ın nükleer projesinin başındaki bilim adamlarını hedef almaması yönünde uyarı geldiğine ilişkin haberlerin ardından dikkat çekici bir gelişme yaşandı. Kudüs Gücü komutanlarından Albay Hasan Seyyad Hüdayi suikaste kurban gitti.
İsrail'in ABD’li yetkililere suikastın arkasında olduğunu bildirdiğine ilişkin New York Times tarafından yayınlanan sızıntıların ardından bu gelişme, İsrail'in karadan, havadan, denizden ve hatta medyadan İran'a karşı yürüttüğü açık savaşında bir dönüm noktası sayılıyor.
Bu sızıntılar İsrail tarafından öfkeyle karşılandı. Bu da Washington'da İran'ın hedef alınmasına karşı çıkanların olduğu anlamına geliyor. Ayrıca İsrail'de Tahran'a karşı koyma kararında uzlaşı sağlandığını ve yeni bir savaşa yol açabilecek tehlikeli bir aşamaya geçildiğini gösteriyor.
İsrail'in Suriye'deki İran varlığını gerek teçhizatları gerekse askerleri ile hedef aldığı doğru. Ancak Kudüs Gücü’nü İran topraklarında hedef almak, İsrail'in Tahran'a, Rusya'nın Suriye'deki tutumunda yaptığı değişikliklerin umrunda olmadığına dair bir mesaj göndermek istediği anlamına geliyor.
Aynı şekilde İsrail’in İran’ın içine sızdığı iddialarının gerçek olduğunu ve ta Kudüs Gücü’nün içine kadar girildiğini gösteriyor. Kudüs Gücü’nün Eski Komutanı Kasım Süleymani’nin küstahlığı, öldürülmeden önce General David Petraeus’a mektup gönderme boyutuna ulaşmıştı. Meşhur mektubu The Guardian’dan aktararak 1 Ağustos 2011 tarihinde burada yayınlamıştım.
O zamanlar Süleymani söz konusu mektubunda şöyle yazmıştı:
“General Petraeus biliniz ki ben Kasım Süleymani, İran’ın Irak, Lübnan, Gazze ve Afganistan politikalarını bizzat kontrol eden kişiyim. İran’ın Bağdat’taki Büyükelçisi de Kudüs Gücü mensubudur. Onun yerini alacak kişi de Kudüs Gücü’nden olacaktır.”
Bugün durum, İsrail'in İran topraklarında Kudüs Gücü’nü hedef almasıyla değişti. Bu, İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve ona bağlı olan Kudüs Gücü’nü küçük düşürmek ve rejimin, özellikle de İran liderinin itibarını sarsmak anlamına geliyor.
Bu tür bir operasyon genelde tesadüfen ortaya çıkmaz. Dolayısıyla bu, başka operasyonların geleceğinin de habercisi.
Kudüs Gücü’nün hedef alınmasının, bölgedeki İranlı milisleri morallerine varıncaya kadar etkileyeceği kesin. Bütün bunlar, tüm bölge üzerinde tamamen farklı bir etkisi olacak askeri çatışmalara yol açacak ölümcül bir hatanın yapılmasını hızlandırabilir.
Şu anda elimizde sorulardan başka bir şey yok. İran, zevahirini kurtarmak için Hamas'ı kullanarak Gazze'yi mi gözden çıkarıyor? Yoksa özellikle Hizbullah'ın parlamento çoğunluğunu kaybetme kriziyle birlikte Lübnan'ı mı?
Yoksa İran Suriye toprakları üzerinden gerilimi mi tırmandırmaya çalışıyor? Kesinlikle Şam rejimi şu anda İran topraklarında Kudüs Gücü’nün içine bizzat sızılmışken, İsrail’in Suriye rejimi içine nasıl sızacağını ve Suriye’ye karşı herhangi bir askeri operasyonun sonuçlarının ne olacağını merak ediyor.
Özetleyecek olursak DMO’nun dış operasyonlar ayağını yürüten Kudüs Gücü, İran’ın kendi içerisinde bir hedefe dönüşmüş durumda. Bu durum, bölgemizde dönen çatışmalarda bizi yeni bir savaşa yaklaştırabilecek bir dönüm noktasıdır. Peki bu, sonuçları hesaplanmış bir savaş mı? Cevap, gayb aleminde gizli.