Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

1937 anı

“Konu ciddi, efendim. Bu bir savaş ve bunun savaş olduğuna inanmalıyız.” İlk kez Batılı askerler konuşuyor ve İngiliz Genelkurmay Başkanı Sir General Patrick Sanders “Bu İngiltere için 1937 anı. Rus tehdidiyle yüzleşmeli ve kazanmalıyız” diyor. Bunu söyleyerek beklemede olan asker sayısının iki katına çıkarılacağını ilan ediyor. Madrid'de yapılan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Zirvesi’nde NATO Mukabele Kuvveti'nin (NRF) asker sayısının yedi kat artırılarak 350 bine çıkarılacağı duyuruluyor. Münih'te G7 Zirvesi’nde Vladimir Zelenskiy'e istediği paranın ve silahların gönderileceği bildiriliyor.
Buna karşılık Vladimir Putin savaş cephesini genişletmekten ve şiddetini artırmaktan vazgeçmiyor. Şu ana kadar Belarus çatışmalara katıldı ve yarın bir sonraki ülkenin hangisi olacağını bilmiyoruz. Ancak Avrupa'nın, İkinci Dünya Savaşı'ndan önceki 1937 atmosferinde olduğuna artık hiç şüphe yok.
Tarihi düstur değişmez. Herkes bir savaşın nasıl başlatılacağını bilir. Ancak kimse bunun nasıl ve nerede biteceğini bilmez. İşte buyurun Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, Ukrayna'daki durumun ne kadar ciddi olduğunu göstermek için toplanıyor. Ancak göreceksiniz ki, bunun hiçbir önemi olmayacak. Çünkü veto hakkı olduğu için şu kararı ‘veriyoruz’, şu ‘çağrıda’ bulunuyoruz, şunu ‘temenni ediyoruz’ veya safayı hâtır ile sizden şunu ‘umuyoruz’ kelimelerinin hiçbir farkı kalmıyor.
Putin, geçtiğimiz Şubat ayından bu yana Savunma Bakanı ve general takımıyla birlikte fotoğraf çektiriyor. Şimdi Avrupa, askeri geçit törenini devralıyor. Diplomasi tamamen çöktükten sonra ordu ve mareşaller karşı karşıya kalıyor. Onlarca yıldır ‘komada’ olan NATO, çürümüş kemiklerini canlandırmaya çalışıyor. Başkan Joe Biden, hayat dolu olduğunu göstermek ve yaşlılığını inkar etmek için bisiklete biniyor. O ve bisikleti düşüyor ve kalkıp daha önce uluslararası alanda yalnızlaştırmakla tehdit ettiği Suudi Arabistan'a doğru yola koyuluyor. Ancak işler o kadar kolay değil Sayın Başkan. İşlerin kolay olmadığı şuradan anlaşılıyor ki; geçenlerde günlük bültende bir Suudi'nin ABD’nin en iyi üniversitelerinden birinde en kıdemli profesörlerden biri konumuna geldiğini okudum. Şu anda ciddi derecede tehlikelerine rağmen petrolü bir kenara bırakın. Ülkelerin statüsünden ve liderliğinden bahsediyoruz. Sizin deneyiminize sahip bir başkanın bu kadar önemli bir dost ülkeyi rakip bir ülkeye çevirmesi akıllıca mı? Sayın Başkan, büyüklerin düşüşü herkese acı verir. Sizin bisikletten düştüğünüzü gördüklerinde bütün dünya endişelendi. Piyasalar sallandı. Petrol yükselişe geçti. Dünyanın yaşlı adamları yaklaşan kışın soğukluğundan korkarak titremeye başladılar.
Bu gezegenin vatandaşları, liderlerinin daha sakin ve daha az pervasız olmasını dilerlerdi. Putin'in kahvaltı ve okul saatinde şehirleri yıkmadan önce daha fazla sabırlı olmasını ve müzakere yolunu denemesini dilerlerdi. Tüm ülkeyi dize getirmeden ve haritasını değiştirmeden önce tüm girişimleri denemesini isterlerdi. Sayın Biden ve NATO’nun ‘1937 anına’ geri gitmeden önce her yolu denemesini isterlerdi. Rabbim, bu kötürüm dünyaya bir daha o anı yaşatma.