Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Gıyab ve zeval

Edebiyatçılar açısından bakıldığında şurada gıyab (yokluk), burada kendini gıyaba adama veya zeval vardır. Yalnızca bazı isimler yüzyıllarca baki kalır. Çoğu, hayatlarından fazlasını yaşamaz.
Jean-Paul Sartre’yi örnek verelim. Bir Fransız kütüphanesine girsem, kitaplarının yeni baskısı bulunmuyor. Hakkında yeni yayınlar da mevcut değil. Eserleri üzerine tartışmalar yürütülmüyor. Ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çok konuşulmuştu. Biz bu yazar, filozof, gazeteci ve devrimciyi her gün takip etmiştik. Mao Zedong, Baader-Meinhof Grubu (Kızıl Ordu Fraksiyonu) ve Kızıl Tugaylar destekçisiydi. Aynı zamanda leninizm, varoluşçuluk ve şiddet içeren hareketlerin, muhaliflerin takipçisiydi.
Hayatına oyun yazarlığı ile başlayan o dahiden geriye ne kaldı? Ömrünü ailesi dahil olmak üzere başkalarını eleştirmeye, saldırmaya ve iftira atmaya adayan bir adamdan geriye ne kalır?
Sartre, Batı ve Doğu'da bütün bir merhalenin adıydı. Onunla, benzerleri ve yoldaşları ile birlikte, Paris her zaman olduğundan daha da fazla küresel bir kültür merkezi haline geldi. Solculuk Fransa'da ve başka yerlerde onun sayesinde gençlerin tutkusu oldu. Sağcılık ise gelecek neslin utancı ve alay konusu haline geldi. Sartre’nin etkisi ABD’ye ve diğer yerlere yayıldı. Biz Doğu’daki Araplar da bundan nasibimizi aldık. Solculuk onun sayesinde moda oldu.
Geçtiğimiz yüzyılın en ünlü Fransız edebiyatçısı, Nobel Ödülü’nü almayı reddetti. Sonradan pişmanlık duyup geri almak istemesi üzerine ödül komisyonu ise saygısızlık ile karşılık verdi. Nitekim 1980'deki vefatından kısa bir süre sonra Sartre'ın etkileri hızla azalmaya başladı. Birçok eleştirmen onu ve dönemini yeniden değerlendirecektir. Edebi eserleri olduğu yerde kalsa da, baki olma yeteneğini kaybetti. Neticede felsefede bir Descartes, tiyatroda bir Moliere, şiirde Hugo veyahut romanda bir Balzac olamadı.
Kendisi zamanını gelip geçici devrimlere harcayan bir popülist. Aynı zamanda içi boş bir şöhret dilencisi. Sonradan bu gibi bazılarından utanç duyulmuştur. 
Sartre’nin ardında çok az şey kaldı. Çoğu ise dönemi ve bağlamı haricinde  hiçbir anlam ve değer taşımıyor. Gıyabın kayda değer olanı, gözden kaybolmayan gıyaptır. Sartre, hasmı Albert Camus veya düşmanı Andre Malraux'nun aksine spontane idi. Edebiyat, ondan aldığından çok daha azını verdi.