Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Tehlikeli ve çok şey açıklayan açıklama

Binyamin Netanyahu, İsrail başbakanlığını üçüncü kez kazandıktan sonra, "İran'ın nükleer silah edinmesini önlemek için gereken her şeyi yapacağına" söz verdi. Al-Arabiya English’ten meslektaşımız Muhammed el-Yahya ile yaptığı röportajda, bunu Washington'un bilgisi olmadan bile yapacağını söyledi.
Netanyahu, şimdiye kadar İran'a karşı icraatlarımızı – ki hiçbirini söylemeyeceğim- ABD olmadan gerçekleştirdik. Bunları ABD'nin rızasıyla yapmadık çünkü kabul etmeyebilirdi" dedi. Pek çok şeyi açıklayan tehlike de bu sözlerindeydi.
Netanyahu, “Onlara ne yapacağımızı söyleseydik, 'Biz buna karşıyız' diyeceklerdi ve bu durumda, doğrudan bir çekişme olacaktı” diye ekledi. Washington’un bilgilendirilmesi halinde, "haber dışarı sızabilirdi. ‘Washington Post’ veya ‘The New York Times’ gazetelerine sızdırıldığında da İranlılar önceden uyarılmış olacaklardı ve icraatlarımız peşinen iptal edilecekti" açıklamasını yaptı.
Bu inanılmaz bir açıklama, ancak resmi netleştirmek için gelin Netanyahu’nun cevaplarını birbirine bağlayalım. Aynı röportajda Netanyahu, "ABD’nin Suudi Arabistan ve diğer ülkelerle geleneksel ittifakının yeniden teyit edilmesi gerekiyor. Bu ilişkide döngüsel dalgalanmalar, hatta keskin dalgalanmalar olmamalı” dedi ve ekledi "Koalisyonun bölgemizdeki istikrarın çapası olduğuna inanıyorum" ve "bunun hakkında Başkan Biden ile konuşacağım".
Netanyahu, ABD'nin ana müttefiki İsrail'in İran'ın nükleer projesini engellemeyi amaçlayan operasyonlarını medyaya sızdırılması, bu bilginin Tahran’a ulaşması korkusuyla Washington'a bildirmediğini açıkça söylüyorsa, ülkelerimiz ABD'nin İran'a yönelik hamlelerine nasıl güvenebilir?
Daha dün ve eski Başkan Obama döneminde İran'ın bölgesel tüm eylemlerinden asıl etkilenen olan bölge, Obama yönetimi ile Tahran Mollaları arasında nükleer anlaşma, bölgenin haritasını değiştirmek konusunda gizli uzlaşılara varıldığını duyduğunda şaşkınlık geçirmişti. O dönemde Obama'nın Suudi Arabistan'dan bölgedeki nüfuzunu İran ile paylaşmasını talep ettiğini kim unutabilir?
Dolayısıyla, Washington'daki “bazıları” İsrail'in İran nükleer projesine karşı yürüttüğü operasyonları medyaya sızdırıyorsa, bölge ülkeleri ile ABD arasındaki geleneksel ittifaklar nasıl yeniden teyit edilebilir? "Bazı" ABD'li yetkililer, İran'ın nükleer dosyasıyla ilgili bölge ülkelerinin yetkilileriyle konuşurken birbiriyle çelişiyorlarsa, ittifaklar nasıl yeniden teyit edilebilir? “Bölgemizdeki istikrar çapası” olması için koalisyon bu şekilde nasıl pekiştirilebilir?
Elbette aklı başında hiç kimse, ABD'nin bölgeden çekilmesinin oluşturduğu boşluğun "fiili" bir güçle doldurabileceği yanılgısına kapılmaz. Bu bazı basit kişilerin kötü niyetli amaçlarla lanse etmeye çalıştıkları gibi siyasi bir yardım isteme değildir. Nitekim örneğin, Avrupa Parlamentosu'nun 2020 tarihli bir raporu, Washington'un yardımı olmadan Avrupalıların kendilerini savunmak için mücadele edeceklerini belirtiyor, zira istihbari bilgilerden, keşif uçaklarından, orta menzilli füze savunmalarından, ayrıca denizaltılardan ve amfibi gemilerden yoksunlar.
Bu nedenle Netanyahu'nun tehlikeli ve önemli açıklamaları bize Suudi Arabistan-Amerikan stratejik diyaloğunun gerekli olduğunu söylüyor ve diyaloğun başkent Riyad'da başlaması gerektiğini zaten burada daha önce de yazmıştım. Körfez-Amerikan-Arap yani ılımlı ülkelerle bir diyalog başlatılmalı.
Çatışmacı bir diyalog ve Washington'un yankı uyandıran açıklamalarına değil, aksine riskleri ve çıkarları değerlendirmek, ülkelerimizin ilişkilerini ve kaynaklarını çeşitlendirme hakkını muhafaza ederek karşılıklı taahhütleri yenilemek için gerçek diplomasiye ihtiyaç var.