Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Afet dersi: Acil müdahale için Arap sistemi

Bu yazıyı kaleme almaktaki amacım, Suriye ve Türkiye'deki deprem felaketini, doğal afetler ve toplumsal trajedilerle başa çıkmak konusunda ortak bir Arap sistemi kurmak için bir teşvik olarak görmemiz gerektiğine dikkat çekmektir. Bu, kayıplardan nasıl kaçınacağımızı ve onları nasıl fırsata çevireceğimizi öğrenmemiz gereken bir deneyimdir. Bu depremde, 30 binden fazla kardeşimizi kaybettik. Böyle bir musibet karşısında, durup düşünmediysek, ibret almadıysak vay halimize!
Bu olayda dikkatimi çeken en önemli şey, bu büyüklükte hatta bundan daha küçük bir felakete hazırlıksız görünen Suriye hükümetinin kötü performansıydı. Suriye'nin daha önce hiç deprem yaşamadığını biliyorum, bu yüzden hazırlık yapma zahmetine girmeyebilir. Ama benzer bir felaketin yaşanabileceği ‘olasılığı’ hiç mi düşünülmedi? Deprem, şiddetli fırtınalar, geniş çaplı yangınlar, hatta 2020'de Beyrut limanında yaşanan patlamadan da mı ders alınmaz?
Bakalım sınırın diğer tarafında neler olmuş? Türk hükümetinin dikkate değer etkinliği, yalnızca mevcut maddi imkanların bir sonucu değil, aynı zamanda dünyaya açık olması ve yardım istemek için tüm hükümetlerle ve uluslararası kuruluşlarla temasa geçme inisiyatifini kullanan yönetiminin alçakgönüllülüğünden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle resmi olarak belirttiği gibi 70 ülkeden arama kurtarma ekipleri geldi. Suriye ise kurbanlar için taziye sunuyor. Taziye, ölüleri mi geri getirecek yoksa sorunu mu çözecek? Bütün Arap ve dünya ülkeleri ile hatta onları boykot edenlerle temasa geçerek yardım istemek doğru bir seçim değil miydi? Hatta bu, kopan bağlantı hatlarını yeniden onarmak için bir fırsat değil miydi? Bir hükümet bu kadar kayıtsız ve tereddütlüyken halkının hayatını nasıl koruyabilir?
Genellikle - başarısızlığı haklı çıkarma bağlamında - büyük güçlerin ve küresel medyanın Şam'ı ihmal ederek Türk hükümetinin arkasında toplandığı söyleniyor. Bu doğrudur, ancak bu bir sebep değil, sonuçtur. Şam, medyanın öneminin farkında mıydı? Bununla birlikte çabalarını desteklemek için Arap ve uluslararası medyaya bir davet mi başlattı? Şam'a bir saat uzaklıktaki Beyrut, yüzlerce uluslararası medya muhabirine ev sahipliği yapıyor. Olayın ilk saatlerinde onları bölgeye gelmeye ikna etmesi zor muydu?
Bu sözlerden amacım yazının başında bahsettiğim şeyi, yani bu felaketin tüm Suriyeliler ve Araplar için ve aslında aklı olan herkes için bir ders olmasının önemine dikkat çekmektir. Eskilerin söylediği gibi “Akıllı insan, başkalarının tecrübelerinden yararlanandır.”
Bu felaketten alınacak ilk dersler arasında Arap dünyasının afet durumlarında hızlı müdahale için ortak bir sistem, çeşitli acil durumlarla başa çıkmak için eğitilmiş insan gücünü, özellikle tıbbi malzeme yetersizliği koşullarında saha zorluklarını kontrol altına almak için özel olarak eğitilmiş tıbbi personeli, seferberlik planlarını ve hızlı konuşlandırmayı içeren, ayrıca malzeme stoku veya bir felaketten hemen sonra malzemeleri piyasadan çekmek için etkili bir sistem kurma ihtiyacı da bulunuyor.
Afetlerin her gün olmadığını biliyorum ama söz konusu sistemin kurulması, Arap dünyasının afetlerle karşı karşıya olan diğer halkları desteklemesini sağlayacaktır. Bu, dünya halkları ile ilişkileri geliştirmek için önemli bir araç olmanın yanı sıra, gerçek bir tatbikat olacak ve böylece ulusal güvenliğin güçlendirilmesine katkıda bulunacaktır.
Bu yazının sonunda, Allah'tan geride kalanlara ve kurbanların ailelerine yardım etmesi, kaybettiklerini hayırla telafi etmesi vatanımızı küçük ve büyük şerlerden koruması niyazında bulunuyorum. Bahsettiğim sistemin kurulması için çağrıda bulunarak, Arap Birliği ve Arap Kızılay’ı Dernekleri Genel Sekreterini inisiyatif almaya ve zorlukları kontrol altına alabilen ve felaketlerle başa çıkabilen etkili bir güç haline getirmek için gerekli planları geliştirmeye davet etmek istiyorum.