Cuma Bukleyb
TT

Libya: Krizi çözmek için zor senaryolar

Matematiksel denklemler ile gerçek hayattaki denklemler arasındaki fark, ilkinin çıkarlardan yoksun olmasıdır. Bu nedenle, kısır tartışmalara girmeye veya uluslararası arabulucuların yardımına başvurmaya gerek kalmadan, matematiksel mantığa göre zihinsel olarak ele alınabilir ve çözülebilirler.

Gerçek hayattaki denklemler ise çıkarlar tarafından yönetilir. Akla ve mantığa tabi değildir. Çözümleri bazen silah kullanımına başvurmayı içerir ve kimi zaman bu çözüm bile yeterli değildir.

Kişisel, kabilesel ve bölgesel çıkarlar mantığı, Libya krizinin çıkışı olmayan karanlık bir tünele girmesinin ana nedeniydi. Dolayısıyla at arabanın önünde olmaya devam etti, güç ve zenginlik için çekişen tarafların şimdiye kadar taviz verme konusundaki isteksizlikleri nedeniyle, krizi çözmeye yönelik tüm öneriler, çabalar ve arabuluculuklar başarısız oldu.

Yakın zamanda krizin duvarında küçük bir gedik açılmış, ince, küçük bir gün ışığı huzmesi tünelin karanlığını biraz aydınlatmış gibiydi. Ama bu ışık çıkış yolunu göstermiyor ve kanaatimce daha fazla komplikasyona yol açabilir.

Söz konusu küçük gedik, Fas'ın Buznika kentinde, Temsilciler Meclisi ile devleti temsil eden iki delegasyon arasında gerçekleştirilen müzakereler kapsamında yapılan bir görüşmeyle açıldı. İki delegasyon, devlet başkanlığı seçimlerinde kimin aday olabileceği konusunda anlaşmaya varmayı amaçlayan "6 + 6" adlı bir komitenin üyelerini içeriyor. Komite, çift uyruklulara ve askeri personele seçimlerin ilk turunda aday olma hakkı verilmesi ve haklarında bir mahkeme kararı olanların adaylığının reddedilmesiyle somutlaşan uzlaşmaya oybirliğiyle varmayı başardı. Bu çözümle sadece iki kişi hedefleniyordu. Birincisi, Amerikan vatandaşlığına sahip ve askeri bir kişilik olan ama hem vatandaşlıktan vazgeçmeyi hem de ordudan istifa etmeyi reddeden Mareşal Halife Hafter. İkincisi, hakkında cezai bir hüküm olan ve Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından aranan Seyfulislam Kaddafi.

Mareşal Hafter'e seçimlerin ilk turuna katılması için yeşil ışık yakıldı. Eğer birinci turda başarılı olursa, ikinci tura ancak Amerikan vatandaşlığından vazgeçmesi ve ordudan istifa etmesi halinde katılmaya hak kazanabilir. Seyfülislam Kaddafi ise seçimlerde aday olmaktan men edildi.

"6 + 6" Komitesi bu noktada durdu ve en az adaylık kadar önemli başka bir olası senaryoyu ele almadı. O da Mareşal seçimlerin ikinci turunu kaybederse ne olacak? Bavulunu mu toplayacak, yoksa siyasi ve askeri hayattan emekli olup bir yerde inzivaya mı çekilecek? Komite, teorik olarak Mareşal Hafter ve diğer adayların seçim sonuçlarını kabul etmesini beklediği için bu senaryoyu görüşmeyi sonraya erteledi. Ama bence bu varsayım fazla iyimser ve soruyla yüzleşmekten kasıtlı olarak kaçınıyor.

Seçim senaryosu sadece aday olma sorununun çözülmesiyle sınırlı değil, zorunlu olarak başka soruları da beraberinde getiriyor. Bunların başında, her şehrin, müzakerelerin hiçbir aşamasında kendisine danışılmayan veya dahil edilmeyen silahlı gruplar tarafından pratikte ve fiilen kontrol edildiği bir ülkede seçimlerin adaletli ve güvenli bir ortamda yapılmasını kimin sağlayacağı sorusu geliyor. Örneğin, silahlı grupların liderleri kamplarını gönüllü olarak kapatmayı, güçlerini terhis etmeyi ve Şubat 2011'den önce olduğu gibi unutulmanın sınırlarında yaşamaya dönmeyi kabul edecekler mi?

Sızdırılan haberler farklı bir senaryodan daha bahsediyor. O da Temsilciler Meclisi ile devletin, tek görevi seçim yapmak olan bir mini hükümet kurmak için anlaşma yapması. Senaryo, mevcut Başbakan Sayın Abdulhamid el-Dibeybe'ye cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olma hakkı verilmesi karşılığında, kendisinin ve hükümetinin istifasını sunmasını zorunlu tutuyor. Mantıklı olmakla birlikte bu zorunluluk da aşırı iyimserlik kategorisine giriyor. Sahada gerçekte neler olup bittiğini ve kapalı kapılar ardında neyin planlandığını görmezden geliyor.

Şahsen çeşitli seçim senaryolarının sahadaki gerçeklerle uyumlu olmadığı, sorulan sorulara cevap vermekle sınırlı kaldığı görüşündeyim. Zira ülke gerçekte bölünmüş durumda. Çeşitli bölgelerinde birbirine rakip silahlı gruplar çoğalıyor. Grupların liderlerinin seçim sonuçlarını kabul edeceklerine dair hiçbir garanti yok. Güvenlik açısından seçimleri düzenlemenin risklerinden bahsetmiyoruz bile,

Libya arenasında söylendiği gibi gerçekleştirilmeye en yakın senaryo, farklı ama risksiz değil. Ülkedeki gidişatı bilenler de kendisinden bahsediyorlar. Senaryo, iktidarın Dibeybe ailesi ile Hafter ailesi arasında paylaşılmasına dayanıyor. Bu senaryodan bahsedenler,  gerçekçiliğini vurguluyor tahmin değil, gerçek verilere dayandığını teyit ediyorlar.