Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Sudan'da kritik hafta

Bugün Sudan sahnesinde net olan, tüm tarafların güçlerini ve hareketlerini gelecekteki hatta çok yakın bir zamandaki yüzleşmeye hazırlıklı olma adına seferber ediyor olmasıdır.
Saha hareketlilikle dalgalanıyor, bazıları halkın önünde, çoğu da gizli. Bloklar, ülkenin sıkıntıdan kurtulması, sivil bir hükümetin kurulması, birçoğunun canlarını feda ettiği devrimin taleplerinin karşılanması için çalışıp planlamalar yaparken, bazı diğer topluluklar da devrimden rol çalmak için çalışıyor ve değişik manevralar yapıyorlar.
30 Haziran tarihi -tesadüfen- kritik demesek de son derece önemli bir gün haline geldi. Afrika Birliği bu tarihi, iktidarın sivil bir yönetime devredilmemesi halinde daha fazla cezai önlemin alınacağı bir tarih olarak belirledi. Askeri Geçiş Konseyi (AGK), bu süreyi aşmamak için, ay sonuna kadar kendi istediği gibi bir sivil hükümeti ilan etme yönündeki çalışmalarını yoğunlaştırdı. Düşen rejim yanlısı küçük partizan güçlerle, bizzat kendilerinin desteklediği ve ne idüğü belirsiz gençlik oluşumları ile dirsek teması halinde.
Özellikle Hızlı Destek Kuvvetleri komutanlarından Muhammed Hamdan Dagalo  (Hamideti) ile işbirliği içinde. AGK ayrıca, bölgesel sivil idareleri kullanarak kabileleri harekete geçirmeye çalıştı, bu hamlenin kendisine meşruiyet kazandıracağını zannediyordu, ancak marjinal kuvvetlere dayandığı izlenimi daha baskın hale gelmeye başladı.
Kızgın sokakların yoğun baskısı altında bulunan Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG), gösterileri tırmandırma ve sokağı harekete geçirme kararı aldı. Tüm mahallelerde ve şehirlerde kalabalık gösteriler düzenleyecek.
Bu bağlamda mahallelerde düzenlenecek bir gösteri ve seminer programı hazırladı. Öte yandan Sudan Meslek Grupları Birliği’nin (SPA) "30 Haziran’da milyonluk bir yürüyüş" kampanyasına büyük destek geldi.
30  Haziran meselesine dönecek olursak; 30 Haziran aynı zamanda Beşir darbesinin 30. Yıldönümü. Darbeyi Beşir'in daha sonra kovduğu Hasan Turabi ve İslami Hareket planlamıştı.
Gölge adam Ali Osman Muhammed Taha’nın taktiksel desteğini de burada analım. Pek çok Sudanlı, bu rejimin tamamen çökmediğine, bilakis rejimi kökünden sökebilecek bir güce erişen devrimin alevlerini söndürdükten sonra rejimi yeniden inşa etmek için Beşir’i feda ettiğine inanıyor. İslamcıların, çeşitli parti pankartlarının gölgesinde ve Ulusal Kongre Partisi’nin kalıntılarıyla birlikte AGK’nin etrafında saf tutması bu inancı pekiştiriyor.
Hartum 30 Haziran'a yürüyen uzun soluklu protestolar sürecinde Afrika ve Batı delegelerine ev sahipliği yaptı. ABD Kongresi önceki gün bir oturum düzenledi. İlgili taraflara, özellikle de Askeri Konsey'e birçok doğrudan mesaj gönderildi. Devrim sırasında meydana gelen şiddet, baskı ve cinayetlerden AGK’yi sorumlu tuttular. Ayrıca komutanlarından birinin Muhammed Hamdan Dagalo  (Hamideti) olması hasebiyle Hızlı Destek Kuvvetlerinin, adam kaçırma operasyonlardan sorumlu olduğunu ifade ettiler. Bilindiği üzere AGK üyeleri bu kuvvetleri açıkça savunmuşlar ve onlara yöneltilen suçlamalardan onları temize çıkarmaya çalışmışlardı.
Amerikalıların AGK’ye gönderdiği birçok haber arasında üç çarpıcı mesaj vardı. Birincisi, sivil yönetim konusundaki ısrarlarıydı. ÖDBG’nin ve halk kitlelerinin onayladığı, güvenilir bir sivil hükümete geçiş yapılmadığı sürece Sudan'ın ismini terörizmi destekleyen ülkeler listesinden çıkarmak için harekete geçilmeyeceğini, ekonomik olarak da işbirliği yoluna gidilmeyeceğini belirttiler. Bu mesajın önemi, Washington ve Batı ülkelerinin, Afrika Birliği ile birlikte, tek başına AGK tarafından kurulan hiçbir sivil hükümeti kabul etmeyeceklerini bildirmeleridir. AGK, Etiyopya’nın önderlik ettiği girişimi engelleyip başbakanına hakaret ettikten sonra kurulacak hükümette ÖDBG’yi devre dışı bırakmak için proaktif adımlarlar atma çabası içerisine girdi.
Hamideti, birkaç gün önce yaptığı konuşmada, Amhara'daki yerel hükümete yönelik darbe girişiminden dolayı sıkıntılı günler geçiren Abiy Ahmed hakkında şunları söyledi: ‘Elinde traş bıçağı olan, başkalarının sakalını tıraş edeceğine önce kendi sakalını tıraş etsin.’ Bunu, ‘Abiy Ahmed Sudan krizini çözmeyi çalışacağına, en iyisi kendi sorunlarını çözmekle meşgul olsun’ anlamında söylemiştir.
Washington’dan gelen ikinci mesaj, 30 Haziran’da yapılması planlanan gösterilere müdahale edilmemesi, şiddet içeren uygulamaların durdurulması yönündeydi. Aksi takdirde konseyin “ciddi sonuçlarla” karşı karşıya kalabileceği uyarısı yapıldı. Kongre oturumunda konuşan bir yetkili, sivil yönetime geçişin engellenmesi veya barışçıl gösteriler yapma haklarını kullanmak isteyen silahsız sivillere yönelik aşırı şiddet uygulamalarının devam etmesi durumunda AGK yetkililerine yönelik yaptırımlar en başta olmak üzere mevcut tüm araçları kullanmayı düşündüklerini ifade etti. Bu bağlamda, ABD yönetimi, birçok diğer ülke ve uluslararası kuruluşla birlikte, oturma eylemini kırma girişimi katliamının ardından Sudanlı yetkililer tarafından kesilen internetin yeniden bağlanmasını talep etti. Bilindiği üzere AGK sözcüsü yapmış olduğu bir konuşmada interneti "ulusal güvenlik tehdidi" olarak nitelemişti.
Üçüncü mesaj, Hızlı Destek Kuvvetleri'nin birçok şiddet ve cinayet olayından sorumlu olması hasebiyle şehirlerden uzaklaştırılması gerektiğiydi.
Buna bağlı olarak AGK’nın bu güçlerin uygulamalarından sorumlu olacağı, Sudan'ın içinde ve dışında birçok tarafın araştırılmasını ve soruşturma açılmasını talep ettiği oturma eylemini kırma girişimi katliamına dair bağımsız uluslararası bir soruşturmanın başlatılması gerektiği ifade edildi.  Bilindiği üzere söz konusu katliam 3 Haziran’da ve mübarek Ramazan ayında gerçekleşmişti. Sudanlı grupların ve insan hakları kuruluşlarının bazı dosya ve kanıtlar sunduğu Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) bu soruşturma için devreye girebilir.
Bu mesajlar, AGK ve müttefikleri üzerindeki baskıların artacağı anlamına gelmektedir. Söz konusu baskılar, devrimi temsil eden güçleri devre dışı bırakma çabalarını durdurabilir, iktidarı göstermelik değil, etkili ve gerçek bir sivil yönetime devretme çağrılarının daha hızlı karşılık bulmasına neden olabilir.
Soru: Konsey bu baskıları dikkate alır mı yoksa onları görmezden gelip, yeni bir göstermelik seçim yapılıncaya kadar elindeki yetkilerin çoğunu koruyabileceği sivil görünümlü bir yönetim oluşturma çabalarına devam eder mi?
Geçtiğimiz birkaç haftanın deneyimlerine ve kanıtların çoğuna baktığımızda, AGK, ya zaman kazanmak için taviz verecektir ya da "sivil" yönetimi ilan etme planına devam ediyor görüntüsü vererek baskıları atlatmaya çalışacaktır.
Sudan’a olan uluslararası ilginin azalacağını ve insanların bu işi zamanla kabulleneceğini düşünüyorlar. Tahminime göre bu konuda yanılacaklar, çünkü AGK şu ana kadarki tüm hesaplamalarında hata yaptı; devrimin gerileyeceğini, safların dağılacağını, şiddet baskısı altında kontrolü sağlayabileceklerini düşünüyorlardı ancak yanıldılar. Sudan sokakları, devrimine devam etmek için olağanüstü bir kararlılık göstermiştir. Bilakis şimdi, oturma eylemini kırma katliamından bu yana içten içe kızgınlıkları ve kararlılıkları daha da arttı. Güvenlik güçlerinin uyguladığı şiddet eylemleri ve sözde İslami taburların aşağılayıcı tutumları, öfke ve kararlılığın daha da artmasına neden oldu. Halktaki bu kararlılık nedeniyle, ÖDBG, kendi içindeki bazı anlaşmazlıklara rağmen birliktelik gösterdi. Dolayısıyla da dünya, barışçılığını ve zarafetini koruyan Sudan devrimi ile ilgilenmeye ve sempati duymaya devam etti.
Bu ayın geri kalan günleri gelişmeler ve belki de sürprizlerle dolu olacak. Fakat Sudan sokakları, devriminin meyvelerini görmediği sürece sakinleşmeyeceği kesin.
Delil arayanların, gençlerin gösterdiği kararlılık ruhunu ve bu günlerde ortaya attıkları sloganları takip etmesi yeterlidir.