Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Şeyh Cerrah provası!

İsrailli hakimler tüm dünyaya kendilerini ve ‘Yüksek Mahkemeleri’ni Şeyh Cerrah davasında Filistinlilere adaletli davranıyormuş gibi gösterdiler.
Hakimler kendi aralarında, örnek teşkil ettiğini düşündükleri bir anlaşmaya vardılar.
Söz konusu anlaşmaya göre Şeyh Cerrah mahallesinde yaşayan Filistinliler, oturdukları evlerin sahibi olduğunu iddia eden bir Yahudi yerleşim birimi derneğine sembolik gibi görünen yıllık bir meblağ ödemeleri karşılığında evlerini boşaltmak zorunda kalmayacaklar.
Filistinliler bu davayla ilgili şimdiye kadar olup bitenlerden daha tehlikeli olduğu için bu öneriyi reddettiler.
Çünkü İsrailli hakimler tarafından önerilen çözüm, Filistinli ev sahiplerini birer kiracıya dönüştürüyor.
Hakimler, yalnızca Filistinlilerin konut hakkını korumayı taahhüt ettiğinden ev sahiplerinin daha sonra Filistinlileri evlerinden çıkarmayacağının bir garantisi yok.
Böyle bir durumda sadece minimum uluslararası gürültü ile Filistinlileri evlerinden çıkarmaya izin verecek yeni bir kanun veya yeni bir yorum ya da siyasi bir durumun oluşturulması yeter.
Filistinliler, kentin bugünü ve geleceğiyle ve Filistin vatandaşlarının uluslararası alanda oybirliği ile tanınan haklarıyla ilişkili daha derin sebeplerden ötürü bu öneriyi reddettiler. Çünkü Kudüs'teki, anavatandaki ve diasporadaki Filistinliler, İsrail yargıçlarının yönteminin yüzlerce yıldır Kudüs halkı ve kendilerine miras kalan mülkleri ile ilgili meselelerde izledikleri yönteme benzediği için önlem alıyorlar.
İsrailli yargıçların yöntemi, Şeyh Cerrah meselesinde izlenirse başka mülklere el konulması için Filistin gayrimenkulünün sahibi olduğunu iddia eden tek bir Yahudi yerleşim birimi derneğinin veya hatta tek bir yerleşimcinin şikayeti yeterli olacaktır.
Yerleşimciler açısından bakarsak; Devlet onların devleti, yasalar onların yasaları, hükümet onların hükümeti ve hakimler onların hakimleri olduğu için belge uydurma konusunda uzun bir geçmişleri var.
Bu yüzden şu anki ve gelecekteki koşullardan ötürü Filistinliler bu öneriyi reddetmekte haklılar.
Biri şu soruyu sorabilir:
Bu böyle devam ettiği sürece; Filistinliler, kendilerince de kardeşleri ve ortakları olan Ürdünlülerce de tanınmayan yasalara dayanan işgalci bir yargı olduğunu çok iyi bidikleri halde neden İsrail yargısına başvuruyorlar?
Çünkü Filistinliler sadece bir kürsü olarak İsrail yargısına başvuruyor. Bu kürsüden haklı ve dirençli hikayelerini İsrail kamuoyuna duyuruyorlar.
Tüm dünyaya haklarına bağlı olduklarını gösteriyorlar.
Mesele Yahudiler olunca makul olan ancak Filistinlilerin en basit haklarında bile tam tersi davranan İsrail yargısını ifşa etme fırsatını kaçırmıyorlar.
İsrail yargıçlarının önerdikleri ve Filistinlilerden kutlamalarını istedikleri ucuz çözüm, hiç şüphesiz yüz binlerce Filistinliyi yerinden eden ve mallarına çeşitli adlar altında el koyan İsraillilerin yasal ve siyasi statüsü üzerindeki ciddi etkilerine kadar uzanıyor.
Peki, dünyanın, Filistinlilerin hâlâ tapu ve anahtarlarını ellerinde tuttuğu evlerinin içinde yaşayan İsraillileri sadece birer kiracı olarak görmesini engelleyen şey ne?
Şu anda tüm dünyada gündeme oturan Şeyh Cerrah meselesi, gelecekte kurulacak Filistin devletinin başkenti olacak Kudüs meselesinin yönlerinden biri olarak dünyaya sunulması için sayıları ve sahipleri belli olan evlerin sınırlarını aşmamalı.
İsrail Yüksek Mahkemesi hakimlerinin yaptıklarının, İsrail'in Kudüs ve halkının geleceği olarak planladığı şeyin bir “provası” olduğunu net bir şekilde söylemeliyiz. Bu yüzden vereceğimiz karşılık tehlikenin boyutu kadar olmalı.
Mevcut olasılıklara göre Filistin mücadelesi ile ilgili olup bitenlerin daha fazla benimsenmesi ve dini, ulusal ve siyasi olarak Kudüs ile ilgilenen herkesin daha etkili bir şekilde destek vermesi gerekiyor. Ancak bu destek hala olması gerekenin altında.
Kuşatma altındaki Filistinlilere gelince, mücadeleleri ve direnişlerinin devamı ile birlikte onların inançları şöyle diyor: “Arkasında talep eden biri olduğu sürece bir hak asla kaybolmaz.”