Cemile Bayraktar
Gazeteci-Yazar
TT

İsrail normalleşmeye hazır mı?

Dünya küresel ısınma, COVİV-19 salgını, küresel ekonomik kriz, ABD-Çin arasındaki yeni Soğuk Savaş gündemleri arasında aslında geçmişten çok da farklı olmayan bir şekilde kendi kaotik gündeminde devam ediyor.
Ortadoğu’ya baktığımızda ise İsrail ile Körfez ülkeleri arasındaki normalleşme gündemine dair gelişmeleri görüyoruz, her ne kadar yukarıda yazdığım gündemler arasında olması gerektiği kadar konuşulmasa da devam eden bir süreç var.
İsrail’in İslam ülkeleri arasında bir coğrafyada, Batı’dan aldığı destekle, çok uzun yıllardır dilediği gibi davranmış olması, Filistin’i her gün biraz daha ilerleyerek işgale devam etmesi kabul edilebilir bir durum değil. Bununla birlikte İsrail ile gerilimle devam eden ilişkilerin çözüm sağlamadığı da ortada… Elbette İsrail ile normalleşme konusunda bu atılan ilk adım değil. Birçok ülkenin arabulucu olmasıyla İsrail bölge ülkeleriyle de Filistin’le de bir takım görüşmeler yürüttü. Ancak genellikle İsrail’in uzlaşmak istememesi, işgalin dozunu düşürmek istememesi nedeniyle ya bu görüşmelerden bir sonuç alınamadı ya da çok küçük ve etkisiz çözümlerle görüşmelerden beklenen sonuç alınamadı.
İsrail, Yahudilerin yaşadığı acıların sonrasında kurulmuş, soykırım görmüş bir milletin ülkesi. Acıları ve travmaları hala taze… çok uzun yıllar sürgün halde yaşamış, ayrımcılığa ve ırkçılığa maruz kalmış hatta soykırıma uğramış bir milletin güvenliği merkeze tutması ve her şeye önce kendi güvenliği üzerinden bakması anlaşılabilir bir durum ancak bu travmaların hiç birisi İsrail’in Filistin ve bölge üzerinde oluşturduğu olumsuz baskıyı, uluslararası hukuku ihlalini ve insan hakları ihlallerini makul göstermez. Tabi bu tip travmaları olan milletlerin ülkelerinin normalleşmesi de pek mümkün olmaz.
Körfez ülkelerine baktığımızda, normalleşme konusunda kararlı ve sakin bir süreç izlediklerini görüyoruz. Ki bu normalleşme de makul bir süreç zira gerilimin çözmediği durumlar karşısında normalleşme yöntemini tercih etmek de makul. Ancak İsrail ile normalleşmek doğal olarak Filistin’den geçtiği için, İsrail’in normalleşme konusunda ne kadar hazır olup olmadığı muamma…
İsrail’den beklenen Filistin’den tümden çekilmesi gibi gerçek dışı bir durum değil, normalleşme ile İsrail’den beklenen, yerleşim yeri ihlallerini bırakması, Filistinlileri keyfiyete bağlı olarak öldürmemesi, yaralamaması ve hapsetmemesi, aşırı güvenlikçi politikaları normalleştirmesi gibi şeyler… yani normalleşmeden beklenen adımları atması. Ama İsrail bu kadar basit beklentilere bile cevap vermeye hazır değil. Ama unutmamalı ki, bu da bir normalleşme değildir zira normalleşmeden maksat İsrail’in ne isterse yapabileceği, yapmaya devam edeceği değildir.
Eymen El Kürd, Filistinli bir tutuklu…
Bir bıçaklama girişiminde bulunduktan sonra İsrail güvenlik güçleri tarafından 12 kez vuruldu.
Belinden aşağısı felç olmuş durumda.
Eymen, 35 yıl hapis cezasına ve yüksek bir miktar para cezasına çarptırıldı.
Kendisi, serbest bırakılmayı beklemiyor, sadece bir beklentisi var, tıbbi hizmet alabilmek çünkü acıları çok fazla ancak asgari tıbbi hizmet bile alamıyor.
Suç işleyen kişilerin hapsedilmesi anlaşılabilir bir durum ancak tutuklu dahi olsa bu kişilere eziyet yapılması, tıbbi hizmetten mahrum bırakılmaları anlaşılabilir bir durum değil.
Bir de meseleye diğer yönden bakalım; İsrail çoğu kez Eymen’in işlediği suç ve onun çok daha fazlasını işledi. Devlet olarak sivilleri hedef alan birçok saldırı gerçekleştirdi. Sadece İsrail’in devlet olarak işlediği suçlar değil İsrailli sivillerin de araçlarını Filistinli sivillerin üzerine sürmek gibi işlediği suçlar var. Taş attı diye, evet sadece taş attı diye çocukların ellerini taşlarla kıran İsrail askerlerinin görüntülerini sadece ben değil tüm dünya izledi.
Peki, ne oldu?
Herhangi bir İsrail güvenlik gücüne bağlı kişiler ceza aldı mı?
Ya da herhangi bir İsrailli sivil, Filistinlilerin evlerini işgal ettiği, onların üzerine araba sürdüğü için ceza aldı mı?
İsrail’in hangi suçu cezalandırıldı?
Tüm dünyanın gözüne baka baka en ağır insan hakları ihlallerini yapan, ibadet eden sivillere saldıran, ibadethane basan, dahası İsrailli sivillerin de bu saldırılara katılması ve İsrail kolluk güçleri tarafından korunması sonrası kim ceza aldı?
Hiç kimse…
Böyle bir durumda, dünyanın mutat kaotik gündemi devam ederken, bir normalleşme umudu hayata geçirilmeye çalışılırken, vücudunda 12 kurşunla felç edilmiş çocuklar, felç edilmiş Filistin karşımızda dururken, İsrail’le normalleşmek mümkün mü? Ya da İsrail’in normalleşmeden anladığı nedir? Bu mevzuyu biraz daha netleştirmek mümkün mü acaba? Yoksa İsrail, daha önce de olduğu gibi, normalleşmeden dilediğini yapabileceğini ve kimsenin buna tepki vermeyeceğini mi umuyor?