Ömer Özkaya
Yazar
TT

Gasdolar ve Jackson Hole

ABD Merkez Bankası kompleksi FED kadar dünyanın kılcal damarlarına ulaşan bir başka mekanizma şimdilik yoktur. İnsanda kan neyse, dünyada Dolar odur. Böylesi bir etkiye sahip olan FED ve onun elindeki muazzam ve "kutsal" Dolar, ABD’den çok daha etkindir ve yaptırım gücü çok daha fazladır.
ABD’nin FED’in küresel etkisini son dönem yeniden keşfettiği söylenebilir. Bu sebeple Dolar durdurulur yani rezerv para olmaktan çıkarılırsa ABD’nin de gücünün minimize edileceğine inanmamız isteniyor. ABD’nin gücü minimize olursa Dolar da reverv para olmaktan çıkar mı?
Sistem sadece Dolar ve ABD’den ibaret iki faktörden oluşmuş olsaydı büyük olasılıkla doların ya da ABD’nin çökmesi iki olguyu birden minimize ederdi. Oysa küresel ölçekte dolara endeksli olmayan bir nesne, kurum, devlet ve ekonomik sitem ve sistem parçacıkları yoktur.
Petrolün dolarla bağı ileri sürülerek Petrodolar kavramının ABD’nin gücünün temelini oluşturduğu ve bu bağ kopunca ABD’nin küresel güç olmaktan çıkacağı da ileri sürülmektedir. ABD ve dolar olgusunu oluşturan parçaların sayısı astronomik düzeyde fazladır.
Bu bağlamda Londra halen dünyanın ekonomik başkenti kabul edilmekte fakat ekonomik süper gücü olarak tanımlanmamaktadır. Avrupa’nın ve dünyanın tüm devletlerinin ve ekonomik aktörlerinin Londra’yı dünyanın ekonomik başkenti kabul ederken göz önüne aldıkları esas parametre, yüzyıllardır işleyen muazzam bir sistem ve sistemin kısmen göreceli de olsa politikanın değil ekonominin kurallarına göre işlemesidir. Ekonominin kurallarının işleyişini politik, jeopolitik ve jeostratejik olgular çerçevesinde değerlendirmek, yani bir nevi siyasallaştırmak başka bir durumdur.
Dünyanın ekonomik başkenti olarak Londra’nın jeoekonomik konumunu koruması ve hatta güçlendirmesi FED’in küresel etkisini daha da artırmada yüksek etkisi olmuştur.
FED, Davos, Londra, İsviçre, Tokyo, Frankfurt, Körfez ülkeleri, Paris, Berlin, Şanghay, Hong Kong, St. Petersburg ve Hollanda gibi kritik finansal ve ekonomik merkezlerin de bir bakıma hem sözcüsü hem de ortak aklıdır.
FED Başkanı Jerome Powell’ın Jackson Hole’de faiz artış oranlarını verilerin belirleyeceğini deklare etmesi Dünya Merkez Bankaları Birliği, Avrupa Merkez Bankası, IMF, Dünya Bankası, OPEC, OECD gibi birçok uluslararası kuruluşun yanı sıra ABD’nin ulusal verilerini kapsadığını göz önüne almak gerekmektedir. FED’in küresel belirleyici statüsünü sağlayan da kullandığı öncelikle uluslararası ve ardından da ulusal veri panelleridir.
FED, mevcut statüsü ile devletler üstü niteliğini bir adım daha ileri taşımaktadır. Bazı merkez bankalarının FED’in konseptinden ayrışması ve FED’in tersi finansal ve ekonomik stratejiler izlemesi stratejik bir karar olduğu kadar test niteliğini de içermektedir.
FED’ten faiz artış stratejileri parantezinde ayrışan merkez bankaları ve ülkeler yeni bir finansal otoban inşaa ederek "düşük faiz oranları, yüksek yatırımlar" çekme yöntemini denemektedir. Böylelikle küresel yatırımcıları çok düşük faiz oranları uygulaması ile çekmeyi öngörmektedirler. Bu strateji, yüksek döviz rezervlerine sahip olanlar için “test edilebilecek bir yöntem”dir.
Buna karşın ABD ve FED’in öncülük ettiği enflasyon ve küresel ekonomik dalgalanma ile mücadele kapsamında faiz oranlarını artırma yöntemi finansal, ekonomik, siyasal ve enflasyonist dalgalanmalardan korunmak isteyen tüm aktörlere cazip gelebilmektedir.
Öte yandan ABD’nin FED aracılığıyla uygulamaya koymayı planladığı finansal sıkılaştırma stratejisi ulusal düzeyde iç finansal sıkılaşmayı artırırken, uluslararası ekonomide diğer olası para birimlerinin alanını da sıkılaştırmaktadır. Paradoks gibi görünen bu olgu, doların ulusal sıkılaştırma stratejisi kapsamında boşalttığı alanı hangi para birimlerinin veya enstrümanların dolduracağını öngördüğü ve öngörü çerçevesinde dolar dışı para birimlerinin geleceğini dizayn etme olanağı bulmasını da sağlayacaktır. Dolar piyasadan enflasyonla mücadele ve başkaca stratejiler kapsamında çekilirken boşalan alanı doldurulacak enstrümanlar ve doldurma biçimi, ABD ve FED için yeni avantaj ve oyun sahaları olabilecektir.
Devletlerin farklı finansal sıkılaştırma yöntemleri keşfettiği ortaya çıkmaktadır.
Bununla beraber ABD’nin FED aracılığıyla uyguladığı finansal sıkılaştırma stratejisini, küresel jeopolitik ve jeostratejik ajandayla paralel yürüttüğünün de ortaya çıkması olağanüstü önemlidir. Doların boşalttığı alan doldurulamayabilir fakat ABD’nin küresel olarak boşalttığı alanlar doldurulabilir. Bunu öngören ABD, İskandinav ülkeleri başta olmak üzere tüm kürede jeopolitik sıkılaştırma uygulamasıyla tek kutuplu dünya olgusunu yeniden tesis etme yolunda önemli adımlar atmaktadır.
Aynı yöntemi İngiltere uygulamaktadır.
Rusya, Fransa, Çin, İran ve hatta İtalya da bir süredir bu uygulamayı aktif hale getirmektedirler.
Bu tablo "Devletlerarası marj daralması" tezimizi artan oranda desteklemeye devam etmektedir.
Bu bağlamda jeopolitik sıkılaştırma ve kazanım alanları elde etme çabaları yeni müttefikler bulma veya zorla müttefik yapma boyutuna evrilerek uluslararası alandaki "jeopolitik genleşme" yani başka ülkelere alan bırakmama metodu ciddi uluslararası stres birikimlerine sebep olacaktır.
İngiltere ve ABD’nin AUKUS ile bu konuda mesafe aldıkları görülmektedir. ABD Temsilciler Meclisi çoğunluk grubu lideri Pelosi’nin Tayvan ziyaretini Çin'in ‘ABD’nin jeopolitik sıkılaştırma stratejisi’ olarak değerlendirdiği ve tepki gösterdiği de açıktır.
Tüm devletlerin enflasyonla mücadele stratejileri bağlamında ürettikleri "jeoekonomik, jeopolitik ve jeostratejik torbalar" uluslararası rekabeti daha ileri boyutlara iterek savaş riski alanlarını arttırmaktadır.
ABD Merkez Bankaları kompleksi Başkanı Jerome Powell’ın Jackson Hole toplantısı sebebiyle yapacağı konuşmaya kilitlenen dünya nüfusunun üçte ikisinden fazlası ciddi bir asimetri ortaya koyarken, bunun karşısına konulabilen bir stratejinin olmayışı dikkate değerdir.
Neredeyse dünyada yaşayan her bireye dokunan FED Başkanı Jerome Powell, Küre’de herkesçe bilinen finansal pop yıldızı veya güncellenmiş Karun profiliyle zayıfladığı ileri sürülen ABD’nin gücünü, tüm parayla ifade edilen ve edilebilecek "değerler”le oynayarak yeniden teslim etmiş görünmektedir.
Jackson Hole’ün enflasyonla mücadelesinin ABD açısından ulusal ve uluslararası iki boyutu olacağı Powell’ın “faiz artırımına verilere göre karar vereceğiz” beyanından anlaşılmaktadır.
Olayın Avrupa ve dünyayı ilgilendiren boyutu, Rusya'nın, gaz ithalatı yapacak ülkelerden "ruble" talep etmesinde yatmaktadır. Sorun ve konu doğalgaz ithalat ve ihracatında kullanılacak döviz cinsi ve doğal olarak kuru ile ilgilidir.
ABD Petrodolar’daki döviz cinsi ve kur mekanizmasının Gasdolar olarak devamını istemektedir. Her geçen gün kullanım coğrafyasını ve miktarını artırarak petrolün tahtını tedrici olarak ele geçirmekte olan doğalgaz ticaretinin Dolar üzerinden yapılması yönündeki ABD talebinin Rusya, Çin ve İran’ın itirazıyla karşılaştığı bilinen gerçektir.
Powell ve FED, petrolde olduğu gibi Gasdolar kombinasyonunu sağlamak için çoklu stratejiyi devreye almaktadır. Bu konuda bir uzlaşma olmazsa FED ve ABD, dolar gel-gitleriyle enflasyonda vitesi yer yer artırarak yer yer de azaltarak küresel piyasaları dizayn ve kontrol mekanizması kurmak için stratejiler bulacaktır. Böylece FED bağlamında ABD, "yeniden değerlemenin başkenti” statüsünü elde etmiştir. Bu statü ABD’ye Soğuk Savaş dönemiyle kıyas edilmeyecek bir güç vermiştir.
Aynı ABD bu kış AB bölgesinde yaşanacak enerji krizi bazlı refah yitiminin de öznesi olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu da bir başka asimetri. "Yeniden değerlemenin başkenti" ABD, Avrupa’da enerji fiyatlarının yeniden değerlendirilmesine sebep olurken ortaya çıkan tablo ABD adına bir sorun "küme"si yaratmış durumdadır.
Yazın tam serinlememeyi, kışın da tam ısınmamayı telkin eden stratejilerin gündemde olması, başta Avrupa olmak üzere gelişmiş ülkelerde "kentte köy usulü" ısınmayı zorunlu kılacak gibidir.
Jackson Hole’ün Avrupa’daki enerji krizini çözecek Gasdolar dışında saklı bir strateji ortaya koyup koymayacağı önümüzdeki zaman dilimlerinde belli olacaktır. Powell’ın "enflasyonla mücadele kapsamında mercek tutacağı veriler" içinde AB verileri ayrı bir yer tutacaktır.
Küredeki her ülke ve topluluktan bulundurduğu nüfus itibariyle Hz. Nuh'un çağdaş gemisi niteliğindeki ABD için Avrupa olağanüstü stratejik önemdedir. Bu yapışık ikizlerin birbirlerinden ayrı yaşama olanağı nerdeyse yoktur.
Jackson Hole bu olgunun küresel ısınma gibi küresel finansallaşmaya ve küresel dolarizasyona gidecek bir eşik olacak açıklamaya kürsü olmuştur.
Bu noktada baskın sorular şunlardır: Başta Gasdolar olmak üzere ABD’de uygulanacak olan enflasyonla mücadele kapsamında kullanılacak enstrümanlar ve veriler ABD’yi yeniden küresel emsal devlet haline getirir mi? FED’in enflasyon karşısında elde edeceği bir başarı FED’e hem ulusal hem de uluslararası hibrit tek finansal otorite özelliği kazandırarak IMF’nin misyon değişimine sebep olur mu? Başta ABD olmak üzere güçlü devletlerce küresel düzeyde yürütülen eşzamanlı jeopolitik ve jeoekonomik sıkılaştırma stratejileri Eylül’de FED’in mercek tutup irdeleyeceği "verilerle" yeni bir level atlar mı?
ABD’nin tam saha presinin ABD ile ilgili zayıfladığı yönündeki tüm olumsuz analizleri geçersiz kılması mümkün olabilir. Tersi durumda ise ABD ve Batı dünyası güç yitimi sürecine girecektir.
Öte yandan FED belki de hiç arzulamadığı küresel belirleyicilik statüsü için kurumuna hangi formatı atacağı konusunda daha yoğun düşünecektir. FED’in kendine atacağı yeni formatı, kullanacağı veri setleri belirleyecektir.
Küresel finansal "Tanrı", Powell’a büyük olasılıkla “Gemine her ülkenin para biriminden önce tedavülde olanını sonra da altın ve dolara endeksli olanını al" diyecektir. Güvercin gagasında acaba hangi para birimini getirecektir?