Her zaman yıkmak kolay, inşa etmek zordur. Bu, tüm savaşların kuralıdır ve Sudan’ın mevcut savaşı da bir istisna olmayacaktır. Beş haftalık savaşın yıkımı tarif edilemez. Savaş ne kadar uzun sürerse, tehlikeleri de o kadar artar, yıkımı da o kadar büyük olur ve kurbanlarının sayısı da o kadar yükselir.
İnsanları en çok öfkelendiren ve hayrete düşüren şey, ülkenin başkentinin maruz kaldığı sistematik yıkımdır. Hayatın temel direkleri, devlet kurumları ve temel hizmet tesisleri hedef alındı. Tamamen yağmalandıktan sonra ateşe verilen çarşılar, sabote edilen ve yağmalanan üniversiteler ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) siper alma ve çatışma taktiğinin bir parçası olarak girdiği mahallelerde vatandaşların elinden zorla alınan, gasp edilen ve içerileri talan edilen evler de bundan payını aldı. Bunları yapanlar bilinirken, birçok kişinin aklında bu yıkımın elebaşı, planlayıcısı ve bundan elde edilmek istenen nihai hedef ile ilgili sorular dönüyor.
Onarım maliyeti on milyarları bulacak ve diğer ülkelerdeki savaşlar üzerinden yapılan çalışmalara kıyasla bu sayı kolaylıkla yüz milyarlara çıkabilir. Çünkü genellikle bu süreçler uzun sürer. Örneğin Dünya Bankası, Ukrayna’daki yeniden yapılanma maliyetinin 135 milyar doları binalara ve altyapıya verilen doğrudan hasarı onarmaya ayrılmak üzere yaklaşık 411 milyar dolar tutacağını tahmin etti.
Irak’ta DEAŞ terör örgütünün yenilgiye uğratılması sürecinde yıkılan binaların yeniden inşası için yaklaşık 88 milyar doların gerektiği, Libya’da yeniden yapılandırma maliyetinin yaklaşık 111 milyar dolara çıkabileceği ve Yemen’de ise bunun yaklaşık 100 milyar doları bulabileceği ortaya kondu. Suriye’ye gelince, bu ülke ile ilgili tahminler farklılık gösteriyor. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed tarafından verilen tahminler yaklaşık 400 milyar dolar iken, diğer Avrupa ve Arap çevreleri tarafından gelen tahminler 800 milyar doların üzerine çıkıyor. Savaşın şehirlerinin çoğunu yıktığı bu ülke için yapılan tahminler modern tarihin en yüksek maliyetine işaret ediyor.
Savaşın etkilerinden kurtulmak karmaşık bir süreçtir. Çünkü acil insani yardımlarla başlayıp bozulan altyapı ve hizmet tesislerini onarıp tekrar işler hale getirmeye, yıkılan tesisleri yeniden inşa etmeye, güvenliği yeniden sağlayıp yağmalanan şeyleri yerine koymaya, özel sektörün aksama ve yıkımın etkilerinden kurtulmasına yardımcı olacak ortamı sağlamaya ve ekonomik döngünün devam edip yavaş yavaş önceki seviyelerine dönmesi için gerekli reformları gerçekleştirmeye kadar uzanır. Bu yüzden Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) tahminlerine göre tüm bu süreç uzun yıllar alır ve sorunlu ülkelerde 20 yıla kadar uzayabilir.
Şu anki Sudan savaşı, siyasi ve ekonomik açıdan karmaşık uluslararası koşulların olduğu bir dönemde patlak verdi. Bu, yeniden yapılandırma konusunda herhangi bir yardıma yönelik beklentileri düşürebilir. Bu yüzden Sudanlıların, savaşın tozunun dağılmasını beklemek yerine şimdiden seçenekleri ve imkanları üzerinde düşünerek çalışmalar ve planlar yapıp öncelikleri belirlemeye başlamalarında fayda var. Zira ilk yardımlardan sonra, yeniden yapılandırmaya yönelik herhangi bir dış finansman azalacak veya tamamen duracaktır. Bu yüzden ülkenin kendi kapasitesine ve kaynaklarına dayanan uzun vadeli bir strateji belirlenmesi gerekiyor. Sudan, istikrarsızlık, kötü yönetim ve koltuk kavgaları yüzünden fakirleşse de tüm standartlarda kaynaklar açısından zengin bir ülkedir. Herhangi bir gerçek kalkınmanın önce tarımsal kalkınmadan başlaması gerektiğine dair bir nevi uzlaşı söz konusu. Hele de dünya kaynaklar üzerindeki baskı ve artan nüfusla gözlerini gıda güvenliğine çevirmişken. Bu savaş, ülkenin hesaplarını ve önceliklerini yeniden gözden geçirmesi ve özellikle tarım sektörü ve hayvancılık zenginliğine odaklanarak çabalarını çok sayıda doğal kaynağına kaydırması için bir fırsat olabilir.
Buna ek olarak gelirlerinin büyük bir kısmı ihmal ve yolsuzluklar nedeniyle çarçur edilen, hakkıyla işletilip yönetilse büyük kârlar getirebilecek madencilik alanı var. Örneğin Sudan, geçen yıl altın ihracatından ‘resmi’ olarak elde edilen gelirin 1,6 milyar dolar olduğunu açıkladı. Bu, kaçakçılık faaliyetleri ve yolsuzluk sebebiyle büyük bir kısmı kaybolan gerçek üretim hacminin karşılığının oldukça altında kalıyor. Gündemdeki haberlere göre, toplam üretimin 95 ila 100 ton arasında olduğu tahmin ediliyor ve üretimin yüzde 60’ından fazlası kaçırılmayıp devlet hazinesine girmiş olsaydı yıllık en az 5 milyar dolar gelir elde edilmiş olurdu.
Ülkenin altın zenginliğinin israf edilmesi Sudan için bir felaketti. Bu, Sudan’ı şu anda içinde bulunduğu savaşı doğuran çatışmalara sürükledi. HDK üretimin büyük bir kısmına el koydu. Bunlar dışarıya gönderildi ve karşılığında büyük paralar geldi. Bunlar da HDK’yi güçlendirmek, silahlandırmak ve Rusya da dahil olmak üzere dışarıyla ilişkisini artırmak için kullanıldı. Sudan’ın çarçur edilen altınından Rusya da faydalandı. Bunlar göz önüne alındığında, ülkenin yeniden yapılanma ve kalkınma çabalarını desteklemesi için altın madenciliği sektörünün sıkı bir şekilde kontrol edilmesi ve izlenmesi gerekiyor.
Ayrıca, ülke dışında on milyarları bulduğu tahmin edilen gasp edilmiş fonlar meselesi var. Bu paraların kolay olmasa da ciddi bir şekilde izi sürülürse yeniden yapılandırma sürecinde katkısı olabilir. Bu paraların geri alınması için Sudan’ın bir dizi dost ve kardeş ülke ile iş birliği yapması lazım. Buna ek olarak, ABD’li aktör George Clooney ve başka kişiler tarafından kurulan ve yıllarca gasp edilmiş Sudan fonlarını izlemeye çalışan bir kuruluş da dahil olmak üzere uluslararası kuruluşların kayıtlarından da yararlanılabilir.
Yeniden yapılandırma, tarım, telekomünikasyon, güneş enerjisi vb. hayati ve kârlı sektörlerde yatırım projeleri geliştirip hisselerini halka arz eden kamu şirketleri oluşturarak Sudanlı gurbetçileri teşvik edip uzmanlıklarını ve birikimlerini çekerek onları kalkınma çabalarına dahil etmek için bir fırsat olabilir. Ancak bunun için öncelikle yolsuzlukla mücadele için caydırıcı önlemler alınması ve şeffaflık ile denetimin sağlanması gerekir. Bu önlemler, yeniden inşa sürecine yardımcı olmak ve uzun vadeli yatırımlar yapmak için öne çıkan bağışçı ülkelerin de isteyeceği bir şey olacaktır.
Tüm bu çabalar, silahlar sustuktan sonra Sudan’ı bekleyen daha büyük savaşın sadece başlangıcı sayılır.
Umarız bu bekleyiş çok uzun sürmez.