İsrail ordusu hakkında yakın geçmişte yapılan araştırma, inceleme ve yazılan makaleler saymakla bitmez. Bunların büyük bir kısmı ordunun devleti inşa etmede, korumada ve düşmanlarına karşı güvenliğini ve varlığını desteklemede oynadığı role odaklandı. İsrail ordusunun Ekim 1973’teki Arap-İsrail Savaşı’nda, 2006'da Lübnan'a yönelik saldırıda ve 2002'de tek taraflı bir kararla Güney Lübnan'dan çekilmesinde olduğu gibi çeşitli gerilemelerle karşı karşıya kaldığı doğru. Ancak prestij, üstünlük ve yenilmez ordu gibi propagandasını yaptığı özelliklerini geri kazanmak amacıyla, revizyonlar ve uzman komiteler aracılığıyla, bu tökezlemelerin bazı sebeplerini düzeltmeyi başardı. Şu an ise farklı türden meydan okumalarla yüzleşiyor ve bunların kaynağı İsrail içi, kişisel hırsların, tahakküm arzularının ve bireysel çıkarların baskınlığı...
Başlangıcından bu yana İsrail ordusuna hükmeden felsefi yönelim, önceki kökenleri, uyrukları, ideolojik ve dini pozisyonları, siyasi yönelimleri ne olursa olsun İsrail toplumunun tüm bileşenlerinin tek bir amaç için içinde eridiği bir pota olduğudur. Amaca gelince, 1948'de inşa edilen oluşumun korunmasıdır. Herkesten daha yüksek ve herkesin üzerinde uzlaştığı bir hedefe dayalı eritici pota kavramı, orduyu nesiller için bir sembol ve bir model haline getirdi. Bu ana kavram, aktif yedek birlikler ile düzenli birlikler arasında yapısal ve işlevsel karşılıklı bağımlılık fikrinin üzerine inşa edildiği temeldir. İlki üyeleri daha önce orduda görev yapan, ancak hiçbir şekilde rahatsız olmadan veya reddetmeden kendilerinden istenen askeri görevleri yerine getirmek için tam rızalarıyla gönüllü olmaya devam eden birliklerdir. Savaş kabiliyetlerini korumak ve hazırlıklı olmak için düzenli olarak eğitime çağrılırlar. İkincisi, hizmet süreleri sona erene kadar komutanlarının emir ve talimatlarına uyan, görev süreleri sona erince de yedeğe dönüşen askerlerden oluşan düzenli birliklerdir. İki bileşen birbirini tamamlar ve birinin çöküşü diğerini de aynı kadere sürükler.
İsrail deneyimi, yedek birlikleri askeri muharebe oluşumunda önemli bir güç haline getiriyor. Bu güç rolünü yerine getirmekten kaçındığında, resmi ve gayri resmi İsrail kaynaklarının, ordunun bir bütün olarak düşmanlarını caydırmaya hazır olma durumu diye tanımladıkları şey kesinlikle etkilenecektir. Dahası ordunun aynı anda birden fazla cephede bir bölgesel savaşa göğüs germesi için gerekli ve zorunlu olan hazırlıkta olması imkansız hale gelmektedir. Bu misyonu şimdi sadece altı ay önce atanan mevcut Genelkurmay Başkanı Halevi üstleniyor ama İsrailli askeri analistlere göre, Halevi çeşitli vesilelerle, siyasi alanda şu anda olup bitenlerin ve yargı sistemindeki değişikliklere yapılan itirazın, planladığı her şeyi baltaladığını ve misyonunu neredeyse imkansız hale getirdiğini tekrarlıyor. Halevi’nin ordunun bütünlüğünü korumak ve bölgesel nitelikteki herhangi bir acil duruma hazırlıklı olmak için hükümetten bu değişiklikleri durdurmasını talep etmesinin nedeni de bu.
Sızıntılar, Başbakan Netanyahu ve aşırı sağcı bakanlarının benimsemekte direttiği diğer pozisyonu da ifşa ediyor. Buna göre, 30 Temmuz'da Knesset tatile girmeden önce üç okuma tamamlanarak değişiklikler geçirilecek ve planlandığı gibi yasal hale gelecek. Netanyahu’ya göre devlet bazı uçak filolarının çalışmamasının sonuçlarına katlanabilir, ancak işleri yürüten bir hükümetten vazgeçemez. Netanyahu bu açıklamayla esas olarak, sayıları 1100’den fazla olduğu tahmin edilen yedek pilotlar ile yerdeki hizmet sağlayıcı unsurları kastediyor. Zira bunlar, İsrail'i yozlaşmış otoriter ve teokratik bir hükümet tarafından yönetilen bir ülkeye dönüştüreceğini düşündükleri değişiklikler kabul edilirse yedek olarak hizmetlerini durdurmakla tehdit etmişlerdi. Onlara göre İsrail’in böyle bir devlete dönüşmesi halinde, hayatlarını onun için riske atmaya hazır olmalarının bir anlamı yok.
Yedek hava kuvvetleri unsurlarının tehditleri, kara, istihbarat ve tıbbi hizmetler gibi diğer kuvvetleri ve birlikleri kapsayacak şekilde genişliyor. Buna, Savunma Bakanı'nın hizmet etmeyi reddettikleri için bu kişilerden yasal olarak hesap sorma tehditleri ile yedek güçleri ihanet ve düşmana yardım etmekle damgalayan sağcı bakanların sert eleştirileri eşlik ediyor. Bu tür diyaloglar, İsrail toplumunun eski kahramanlarını acımasızca bastırılması gereken hainlere dönüştürüyor. Bu sembolik anlam, İsrail ordusunu ve dürüstlük, dayanışma, farklılıkları eritme ve herkes için fedakarlık konusunda bir örnek ve öncü olarak dayandığı modelini başka bir kategoriye, yedek komutanlardan birinin tarifiyle acı bir olumsuz kategoriye sokuyor.
Şimdiye kadar, yedeklerin, özellikle de değişiklikleri reddeden savaş pilotlarının pozisyonunun, düzenli birliklerdeki meslektaşları üzerinde doğrudan bir etkisi görülmedi. Resmi talimatlar, düzenli birlikler içinde herhangi bir tartışmayı yasaklıyor. Düzenli birlikler içindeki genel havayı siyasi bölünmelerden uzak tutmaya yönelik umutsuz bir çaba var. Ama düzenli unsurlar arasında ufak bile olsa herhangi bir rahatsızlığın önlenebileceğinden kimse emin olamaz. Zira İsrail ordusunun bazı birlik ve birimlerinde, özellikle de Hava Kuvvetleri ve elektronik hizmet alanında yoğunlaşan liberal Aşkenazlar ile daha çok kara birliklerinde yoğunlaşmış, operasyonlar sırasında Hava Kuvvetlerinin onlara sağladığı korumaya güvenen Mizrahi Yahudileri arasında mezhepsel ve etnik bölünmeler bulunuyor.
Modelin bozulması ve sembolün parçalanması fiilen gerçekleşti. Restorasyon ve reform, düzenli standartlara, eğitim ve askere alma yöntemlerine göre zaman gerektirecek. Entegre bir güvenlik yapısı ve iskeleti olarak İsrail ordusu ile gerek mevcut gerekse gelecekteki herhangi bir hükümetin politikaları arasında bir ayrım tasavvur edilemez. Her ikisi de bir bütün olarak toplum için temel ve kutsal bir misyonu yerine getiriyorlar. O misyon da söylendiği gibi toplumu düşmanlarına karşı korumak ve onları caydırmaktır. Faşist sağın, İsrail'in tüm siyasi güçlerini ve toplumsal bileşenlerini devlet yönetiminden dışlama tasavvuru, İsrail siyasi sisteminde bir dönüm noktasını temsil ediyor. Buna, çeşitli kollarıyla ordunun yönettiği tüm güvenlik kurumları ile yargı, yasama ve yürütme gibi diğer kurumların yapısında ve rollerinde görülecek birçok dönüm noktası eşlik ediyor.
Yedek kuvvetler tarafından dile getirilen itiraz, değişikliklere değil, bir yandan bunların devletin genel yapısı, diğer yandan bireysel çıkarları üzerindeki olası sonuçlarına yöneliktir. Zira bu kuvvetlerin unsurlarının büyük çoğunluğu, özellikle bu tür davaların açılmasına izin veren Avrupa ülkelerinde veya Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde Lübnan, Suriye, Sina ve Ürdün Vadisi ile işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde masum sivillerin öldürülmesine katıldıkları için, savaş suçları nedeniyle yargılanması olası kişiler. Yedek kuvvetler arasında yargı değişikliklerine itiraz edenleri ve ailelerini asıl endişelendiren, işte bu İsrail'in bağımsız olmayan bir yargı sistemine sahip bir ülke olarak damgalanması korkusudur.
Destekçilerinin Filistinlilere karşı yaptıklarını incelemeden ve düşünmeden propagandasını yaptıkları demokratik bir İsrail modelinin başarısızlığını göstermek artık yeni kanıtlara ihtiyaç yok. Kendisi için hayatlarını ortaya koyan İsrailliler bile şimdi ülkelerinin kaderini, model ve örnek olarak algıladıkları şeyin kaybını sorguluyorlar.