Geçtiğimiz Mayıs ayında Sudan'da yaşananlar, bugünlerde Libya'da tekrarlanıyor. Fark ayrıntılarda, konuda değil.
O dönem, Sudan Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan, Birleşmiş Milletler’in Sudan’daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Peretz’i Sudan'a gönderen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Anthony Guterres’ten onu görevinden almasını talep etmişti.
Guterres meseleyi gerektiği gibi umursamadı. Bunun yerine istenenin tam tersini yaparak BM elçisinin Hartum’da kalacağını duyurdu! Ancak Sudan hükümeti ümitsizliğe kapılmayarak talebini bir kez daha yineledi. BM Genel Sekreteri aldırmayınca, daha önce de yaptığı gibi, Peretz'i ülkeler arasında bilinen diplomatik bir tabir olan ‘istenmeyen adam’ ilan etti. Bu durum, istenmeyen kişinin hükümet tarafından belirlenen zaman çerçevesi içinde ülkeden ayrılması gerektiği anlamına gelir.
Sudan hükümeti adına, BM elçisinin Sudan'ın çıkarları ve vatandaşlarının menfaatleriyle bağdaşmayan uygulamaları izlediğini söylemeye gerek yok. Ayrıca Burhan’ın Peretz ile arasında kişisel bir anlaşmazlık olmadığı gibi, onun hayatındaki özel meselelerle de alıp veremediği bir şey söz konusu değildi.
BM Genel Sekreteri, elçisine, onu Sudan’da görevlendirmeyi isteyecek kadar güveniyor. Gariptir ki BM Genel Sekreteri, Sudan Ordusu Komutanı’nın isteğine şöyle cevap verecek kadar elçisini kolluyordu: “Ya bu elçi bizzat olur, ya da başka bir elçi yok!”
BM Genel Sekreteri, sonunda Hartum'daki hükümetin isteğini kabul etti. Zira herhangi bir diplomatı istenmeyen adam olarak adlandırmanın, gitmesi gerektiği ve başka seçeneği olmadığı anlamına geldiğini söyleyen diplomatik gelenek ve göreneklere boyun eğmekten başka seçeneği yoktu.
Sudan'daki ordu liderliği konuyu bir sır olarak saklamak istemediği gibi bir sır olarak da bırakmadı. Ülkeden ayrılan BM elçisinin ülke ordusuyla savaşan Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ile iletişim halinde olduğunu kamuoyuyla paylaştı.
Bu, meseledeki tuhaflıklardan biriydi. Zira BM'nin Hartum'a gönderdiği elçinin düzenli orduya karşı bir milis safına geçmesi düşünülemezdi.
Bu durum, BM’in kapısında başlayan tuhaflıklardan biriydi. Çünkü BM 1945'te kurulduğu gün tüzüğünde ilan edildiği gibi öncelikle küresel barış ve güvenliği korumak için kuruldu. Elçileri dünyanın başkentlerinde Alman elçi Peretz’in davrandığı gibi hareket etse kuruluş amacına ulaşamayacaktı.
Sudan'ın sınır komşusu Libya'nın başkenti Trablus'taki BM Özel Temsilcisi Abdullah Bathiliy, kendisini UNITAMS Başkanı Volker Peretz'in Sudan topraklarında karşı karşıya bulduğu aynı suçlamayla veya onun bir benzeriyle itham edilmiş halde buldu. Sanki enfeksiyon, sınır komşuluğu yoluyla kendisine geçmiş gibi oldu.
Bathiliy geldiğinde Libya dosyasında bir şeyler başaracağı ümidi vardı ve iyimserlik hakimdi. Ancak, kendisini seçilmiş Libya parlamentosuyla ilgili bir sorunla karşı karşıya buldu. İşte o zaman Parlamento üyeleri, BM Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL) uygulamalarını ‘belirsizlikle lekelenmiş’ olmakla ve bunun beklenen Libya mutabakatına aykırı göründüğüyle suçlayan bir bildiri yayınladı.
Bathiliy’nin halen Libya'da uluslararası çalışmalarını yürüttüğü, ayrılmadığı ve hakkında Peretz aleyhine çıkarılana benzer bir karar verilmediği doğrudur. Ancak bu meselenin, UNSMIL ile parlamento arasında bu denli uyuşmazlığa varması, dünyanın birçok başkentine gelip giden uluslararası elçiler ve bu başkentlerde bekleyen sorunlara bir çözüm bulamayınca açık olan dosyaları kapatanlar hakkında bir kez daha düşündürdü.
Peretz'in Sudan'daki varlığının çizdiği resmi, Bathiliy'nin kendini Libya'daki misyonuyla birlikte bulduğu sahnenin yanına yerleştirdiğinizde, resim ile sahne arasında pek bir fark bulamazsınız. Şayet bulursanız o büyük meselede değil küçük detaylardadır.
Belki de Kahire'nin 13 Temmuz'da ev sahipliği yaptığı Sudan'a Komşu Ülkeleri Zirvesi’nden çıkarılan ders budur. Çünkü buradan anlaşılan, Sudan'a komşu olan yedi ülkenin Sudan sıkıntısı ve çözümüyle ilgilenmeye devam etmesidir. Komşu ülkeler açısından, mesele baştan sona Sudanlıların kendi arasında kalıyor. Sudanlı Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) Kahire'de toplanmak üzere aldıkları davette de bunla karşılaştılar. Buradaki amaç, Sudan'daki sıkıntıyla başa çıkmada Sudanlıların tüm taraflardan daha öncelikli olduğunun gösterilmesidir.
Daha önce, Libya ile altı komşu ülke periyodik olarak bir araya geldi. Buradaki esas, hiçbir çözümün dışarıdan gelmeyeceğiydi. Çözüm, yalnızca komşu ülkelerden geliyorsa başarıya götürecektir. Zira komşu ülkeler konu ile doğrudan ilgilidir.