Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Gazze: Alım satım

Gazze savaşı boyunca Filistin davası ve Gazze adına alım satımın apaçık örneği olan birçok önemli açıklama yapıldı. Medya araçlarının yanı sıra sosyal medyadaki “organize kafa karıştırma” ve üst düzey ihanet suçlamaları nedeniyle çeşitli açıklamalar bağlamlarına yerleştirilmedi.

İlk açıklama, İran'ın Gazze ile ilgili tüm propaganda açıklamalarına rağmen, ülkesinin İsrail'i değil, Arapları denize dökmekle tehdit ettiğini söyleyen İran Dini Lideri’nden geldi. Daha sonra bu açıklama düzeltilerek "Araplar" kelimesi silindi.

İkinci açıklama İsmail Heniyye’ye aitti ve şu anda gerekli olanın Gazze'de derhal ateşkesi sağlamak ve iki devletli çözüme ulaştıracak müzakereleri başlatmak olduğunu söylüyordu. Bunun ardından Heniyye'nin açıklamasının önemsenmemesi için, şüphe uyandırmaya ve ihanetle suçlamaya yönelik demagojik bir kampanya başlatıldı.

Ancak Heniyye birkaç gün önce bir kez daha çıkıp, Gazze'nin daha fazla "kan ve cana" ihtiyacı olduğu yönündeki önceki açıklamalarına rağmen, Hamas’ın Filistin siyasetini ve toplumunu düzene sokmaya yönelik tüm girişimlere açık olduğunu ifade etti. Bu üçüncü açıklamaydı.

Ardından Hamas liderlerinden Musa Ebu Merzuk'un Al Monitor'e verdiği röportajda Filistin'deki bölünmeye son vermek için İhvan’ın Filistin kolu olan Hamas’ın Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) bir parçası olmaya hazır olduğunu açıkladığı dördüncü ve önemli açıklama geldi.

Ebu Merzuk Hamas'ın FKÖ'nün bir parçası olmak istediğini ve örgütün taahhütlerine saygı duyacağını vurguladı. Ancak Ebu Merzuk, röportajın yayınlanmasının ardından Hamas tarafından dağıtılan bir bildiri aracılığıyla açıklamalarını hemen geri çekti.

Benim kanaatim ki bunu Ebu Merzuk'un açıklamalarının yayınlanmasının hemen ardından "X" hesabımda da dile getirdim, bu ifadeler bağlamları dışında ele alınmadılar. Aksine bunlar mevcut savaşta her zaman ihanetle suçladığı ılımlı ülkelerle uzlaşıya varmaya çalışan Hamas'ın açıklamalarının bağlamıyla uyumlu bir deneme adımıydı.

Buna göre, tüm bu açıklamalara ve ilk olarak da Hamaney’in açıklamasına bakın, ardından açıklamaların geri çekilmelerine, yapılan düzeltmelere veya bağlamları dışında alındıkları, yanlış anlaşıldıkları iddialarına dikkat edin. Bunlara eşlik eden ihanetle suçlama ve dezenformasyon düzeyindeki bariz artışa, benim “klavye mücahitleri” olarak tanımladığım tarafların yürüttüğü "organize kafa karıştırmaya” bakın.

O zaman, tüm bu tarafların çıktıkları ağaçtan inme çabasıyla net bir tutarlılık içinde ilerlediklerini fark edersiniz. Ama şimdi ne bu iniş sıradan bir iniş ne de açıklamalardan geri adım atma sıradan bir geri adım atış değil, aksine varoluşsal bir tehdide karşı umutsuz bir savunma girişimi.

İran bir sonraki hedef olmak istemiyor ki 11 Eylül terör olaylarından sonra da aynısını yapmıştı. O dönemde eski başkan Bush'a teslim olma mektubuna benzer bir mektup göndermişti ama o anın ve Bush ekibinin aptallığı bu fırsatı boşa harcadı. Bu nedenle Tahran ve Hizbullah savaşa girmekten kaçınıyorlar.

Hamas ayrıca Gazze’de kalabilmek için 2007'de karşı çıktığı ve binaların çatılarından attığı Fetihçiler ile Filistin Yönetimi kisvesi altında da olsa bu proje dahilinde uzlaşmak için elinden geleni yapmaya çalışıyor.

Hamas aynı zamanda kendisini Türkiye ve Katar'dan sürülmekten ve İsrail'in tehdit ettiği suikastlardan korumaya çalışıyor. Hamas’ın şu anki en son kaygısı ise Yahya el-Sinvar veya Gazze’deki diğer yoldaşlarının hayatını korumak.

Sonuç olarak şu anda tanık olduğumuz şey, İran ve Hamas'ın elindeki bir karttan başka bir şey olmayan Filistin davasının yoğun bir alım ve satımı sürecidir. Şimdiki fark ise, alım ve satımın artık popüler deyimle “gözümüzün içine baka baka” yapılmasıdır.