Emel Musa
Tunuslu şair ve yazar
TT

Çocuklar ve konuşulmayan teknoloji bağımlılığı

Bağımlılık hakkında konuşmak doğası gereği zordur. Söz konusu grup çocuklar olduğunda bu durum iki kat daha artar. Elbette bu yaş grubunun önemi sadece çocuk olmalarından ve kendi kaderlerini tayin etme, seçim yapma ve eylemlerinin sorumluluğunu üstlenme kapasitesine sahip olmadıkları için onları korumanın herkesin görevi olmasından değil; halkların, ulusların ve dünyanın geleceğinin doğal olarak çocuklarla bağlantılı olmasından kaynaklanmaktadır. Zira onlar yarının, geleceğin ve en iyinin ta kendisidir.

Ancak bu yaş grubu, başta akıllı telefon bağımlılığı ve saatlerce sosyal medyaya dalma olgusu olmak üzere pek çok tehlikeyle karşı karşıyadır.

Dünya, uyuşturucu bağımlılığından daha az tehlikeli ve ölümcül olmayan bu sessiz bağımlılık hakkında henüz gerekli panik çığlığını atmadı. Çünkü akıllı telefonlara ve sosyal medya sitelerine olan büyük hayranlık, tıpkı uyuşturucular gibi semptomları ve sonuçları olan bir bağımlılıktır. Belki de sanal dünyaya olan bağımlılık ve telefona sürekli sarılmak, bunu bir bağımlılık olarak ele almadığımız için daha tehlikelidir. Kuşkusuz bu başlı başına önemli bir sorundur.

Hiç şüphe yok ki her neslin kendine özgü meşguliyetleri, yöntemleri, zamanı ve dikkat dağıtıcı unsurları vardır. Ancak gerçekten de oluşum sürecinde olan ve bir önceki neslin alışkanlıklarını ve uygulamalarını neredeyse boykot eden bir nesille karşı karşıyayız.

Dünyanın terörizm tehdidinin farkına vardığı gibi, sanal dünyaya bağımlılık tehdidinin ve bunun dünyayı inşa edecek ve yönetecek olan gelecek nesil üzerindeki etkilerinin de farkına varmasının önemli olduğuna inanıyoruz.

Çocukların fiziksel, zihinsel ve psikolojik sağlığına yönelik bir tehditten bahsediyoruz. Kısacık günlerini akıllı telefonlarına sarılarak geçiren, ilişki kurmadan bir sosyal ağdan diğerine yelken açan, yabancılarla muhatap olan, zorbalık yapan, zorbalığa uğrayan, mağdur edilen ve her türlü şantaja maruz kalan çocuklar hakkında konuşuyoruz. Gençlerin teröre alet edildiği, çocukların cinsel şantaja uğradığı sanal dünyada, çocukları ve gençleri pusuya düşüren pek çok kişinin bulunduğunu unutmayalım.

Diğer yandan, ailelerin sosyal medya sitelerinde saatler geçirmenin ve bir videodan diğerine geçmenin, bir çocuk olarak sağlıkları için gerekli olan uyku saatlerinin harcanması anlamına geldiğinin farkına varması önemli. Zira sosyal paylaşım sitelerini ve elektronik oyunları kullanma bağımlısı olan çocuklar, dikkat dağınıklığından ve çocuğun zihinsel ve duygusal gelişimi üzerinde doktorlar ve araştırmalar tarafından kanıtlanmış olumsuz etkilerden muzdariptir. Evlerde, restoranlarda, ulaşım araçlarında ve diğer çeşitli alanlarda fark edilen bağımlılık, çocukların psikolojisini ve sağlığını etkileyerek onları daha kaygılı ve korkak, şiddete daha yatkın, zorbalığa daha istekli hale getiriyor.

Bu bağımlılığın akademik sonuçları ise birkaç nedenden ötürü olumlu olmayacaktır. Bunlardan ilki fiziksel tahribat ile uykusuzluk hali ve bunun birikmesi sonucu dikkat, takip ve akademik başarıya yansımasıdır. Öte yandan, sosyal medya sitelerinde saatlerce gezinmek pratikte kitapla ilişkinin olmaması demektir.

Bu tür bağımlılık vakalarıyla başa çıkmanın kolay olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla ebeveynler kaçınılmaz olarak çocuklarıyla gergin bir ilişki içine girecek, özellikle de gençler bunu tahakküm ve kişisel alanlarına müdahale olarak reddedecektir. Aslında, ebeveynler ve çocuklar arasındaki gerginlik vakalarının çoğu bu bağımlılıktan kaynaklanmaktadır.

Bu açıdan bakıldığında söz konusu bağımlılık, çocukların yeteneklerini giderek ortadan kaldırmakta, seçimlerini hiçliğe ve anlamsızlığa doğru çevirmekte, zihinsel ve duygusal gelişimlerini etkilemektedir..

Bu olgu için asgari yaş ve azami süre sınırını belirleyen ve etkili izleme mekanizmaları sağlayan bir mevzuata ihtiyacımız var. Hiç şüphe yok ki, bu yaygın ve giderek artan bağımlılık nedeniyle çocuklar gerçek bir tehlike altında.