Cidde Platformu bayrağı altında Sudan müzakerelerinin, ABD Özel Temsilcisi Tom Perriello'nun, bu ayın ortasında Paris İnsani Yardım Konferansı oturum aralarında Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Velid el-Hureyci ile yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamalar sonrasında bildirildiği gibi, 6 Mayıs'ta yapılıp yapılmayacağı henüz belli değil.
Sudan tarafı şu ana kadar müzakereler ve kendisine resmi bir davet iletilip iletilmediğine ilişkin resmi bir bilgi vermedi. Aksine, Manama'da yeni bir gizli müzakere turuna dair spekülasyonlar yayıldı ve bazıları, doğru olması halinde bunun Cidde Platformu’nun yeniden başlaması için bir ön hazırlık olacağını söyledi. Bu noktada resmi bir bilginin bulunmaması veya gecikmesi sorun oluşturmaya devam ediyor ki, bu da savaşın başından beri hükümetin medya alanındaki performansına eşlik eden bir sorun.
Görüşlerin netleşmesi beklenirken sorulması gereken asıl soru, Cidde Platformu kapsamında müzakerelerin mayıs ayı başında yapılıp yapılmayacağı değil, üzerinde anlaşmaya varılan hususlara uyulmadığı için daha önceki iki turun başarısızlıkla sonuçlanması nedeniyle başarı şansının ne olduğudur?
İkinci tur müzakereleri aksayıp aralık ayı başında askıya alındığında, sahadaki koşullar farklıydı ve bir anlaşmaya varma şansı belki de şimdi olduğundan daha iyiydi. O tarihten beri Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) daha da yayıldı ve Birinci Piyade Tümeni'nin etrafında pek çok soru işaretinin döndüğü kafa karıştırıcı koşullar altında Vad Medeni'den çekilmesinin ardından, el-Cezire eyaletini de kontrol altına aldı. İnsanlar hâlâ ordunun bu konuyla ilgili soruşturmasının sonuçlarını bekliyor. Silahlı kuvvetlerin başta Omdurman şehri olmak üzere başkentin pek çok bölgesini özgürleştirmeyi başardığı doğru, ancak Cezire eyaletinin HDK’nin kontrolünde olmayı sürdürmesi, ordunun ateşkes için herhangi bir müzakereye geri dönmesini zorlaştırıyor. Savaşın, önce Atbara şehrini, ardından da Şendi şehrini hedef alan İHA saldırıları ile genişlemesi, belki de bu artan karmaşıklığın ve kompleks sorunların boyutunu yansıtıyor.
Sudan ordu komutanlarının son açıklamalarının tümü, müzakere konusunda sert bir tavır takındı ve devam eden askeri operasyonlara odaklandı. Dahası Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, geçtiğimiz günlerde Omdurman askeri bölgesinde subay ve askerlere hitaben yaptığı konuşmada, onlara kafa karıştırıcı şeylerden etkilenmeme çağrısı yaptı. Barış veya müzakereler olmayacağını, üzerinde anlaştıkları çözümün askeri çözüm olduğunu söyledi.
Bu durum göz önüne alındığında, ordu herhangi bir baskı altında müzakerelere dönse bile müzakerelerin başarılı olma şansı zayıf olacak ve Suudi Arabistan da tecrübesine dayanarak bunu biliyor. Bu nedenle, aşırı coşkusuyla 18 Nisan'da müzakerelerin yeniden başlayacağını duyurmakta acele eden ABD Özel Temsilcisinin aksine "Cidde Platformu" kapsamında yeni bir müzakere turu düzenlemeyi ağırdan alıyordu. Nitekim, Özel Temsilcinin 18 Nisan’da müzakerelerin yeniden başlayacağı açıklamasının, fazla iyimser bir düşünce olduğu ve bu tarihle ilgili yeterli istişare yapılmamış veya üzerinde anlaşmaya varılmamış olduğu anlaşıldı. Dikkat çekici olan, Perriello'nun, yeni müzakere turuna yüzde 50 başarı şansı vermesi ki, bu da sahnenin karmaşıklığının dayattığı ihtiyatın hakim olduğu bir oran.
6 Mayıs 2023'te ilk turu düzenlenen "Cidde Platformu" çalışmalarını belirli konular ile sınırlandırdı ve onlara odaklandı. Belirli konular; insani yardımın erişimini ve dağıtımını kolaylaştırmak, ateşkesi sağlamak ve saldırıların kalıcı olarak sona ermesinin önünü açacak güven artırıcı önlemleri uygulamaktı. Bu adımların Sudanlılar arasında ülkeyi demokratik geçiş sürecine döndürecek bir çözüm geliştirmek için yapılacak siyasi görüşmelerin başlangıç noktası olacağı düşünülüyordu. Ancak Cidde Deklarasyonu'nda imzalanan hususlara uyulmaması, müzakerelerin yaklaşık dört ay süreyle askıya alınmasına yol açtı. Ardından ekim ayı sonlarında ikinci tur müzakerelere geri dönüldü ve Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi (IGAD) de Afrika Birliği'nin ortak temsilcisi olarak bu tura dahil oldu. Bu turda da güven oluşturulması ve daha önce üzerinde mutabakata varılan hususların uygulanması için belirli prosedürler ve taahhütler üzerinde anlaşmaya varıldı. İki tarafın bu kez herhangi bir ateşkes anlaşmasına varamadığı dikkatleri çekti.
İkinci turda üzerinde uzlaşılanlar birinciden daha az olmasına rağmen, yine hiçbiri gerçekleştirilmedi. Bu da iki tarafı sadece müzakere etmeye değil, üzerinde mutabakata varılan hususları uygulamaya da hazır hale getirecek bir şey olmadığı sürece, müzakerelere yeniden başlamanın anlamı olmadığı inancıyla, müzakereleri yönetenlerin geçtiğimiz aralık ayında müzakereleri yeniden askıya almaya karar vermesine neden oldu.
Peki, müzakerelerin yeniden başlaması durumunda başarılı olma şansının daha iyi olacağı konusunda bizi iyimser kılacak bir noktaya ulaştık mı? Sahnede bunu düşündürecek hiçbir şey yok. Askeri operasyonların ivmesi artıyor. HDK daha fazla bölgeye saldırmak için kuvvetlerini seferber etmeye devam ederken, ordu Cezire eyaletini geri almak ve başkentin kontrolünü yeniden kazanmak için operasyonlarını yoğunlaştırmaya kararlı görünüyor.
ABD ile Avrupa'nın iki tarafa baskı yapmak için yaptırım silahını kullanma tehdidi ile birlikte insani durumun iki taraf için de önemli bir baskı kartı olacağına, Paris İnsani Yardım Konferansı'nın buna zemin hazırladığına inananlar var. Gerçek şu ki, Sudan'da ya da diğer ülkelerdeki tüm geçmiş deneyimlerin gösterdiği gibi yaptırımlar, dengeyi, kendisini uygulayanların istediği yönde değiştirmeye yetmedi.
Ayrıca, yeni bölgesel tarafların katılımı ile müzakerelerin genişletilmesinin, ordu ve HDK’ye çatışmayı durdurmaları yönünde yapılan baskıda yararlı bir faktör olabileceğine inananlar da var. Bana göre müzakerelerin genişletilmesi, müzakereleri olduğundan daha karmaşık hale getirecek, başarısız bir adım olacak. Çünkü Sudan hükümetinin HDK’nin tarafını tutmak, siyasi ve askeri olarak desteklemekle suçladığı tarafları da müzakerelere katacak. Suudi Arabistan ve ABD'nin himaye ettiği Cidde Platformu, her iki tarafın da üzerinde anlaştığı tek platform olmaya devam ediyor. Platformun rolü, müzakereleri kolaylaştırmak ve başarılı olmalarına yardımcı olacak hususları sağlamak ile sınırlı. Ancak nihayetinde çözüm, ülkeyi bu çetin sınavdan kurtaracak ulusal bir uzlaşmaya varmanın yolunu bulmaları halinde Sudanlıların elindedir.