Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

Trump yaklaşıyor, lütfen kemerlerinizi bağlayın

Joe Biden, Donald Trump ile düellosundan yaralı ayrıldı. Yaşı ona ihanet etti ve bunu yapmak yaşın adetidir. İhanet zirve anında ve ekranlara odaklanmış on milyonların önünde gerçekleşti. Biden ne hücum ne defans rolünü oynayamadı. Bir kalecinin ustalığını gösteremedi. Işıklar bir aksiliği felakete dönüştürür. Kamuoyu katı ve kincidir. Kim olursa olsun birisinin sayfasını kapatmak için tek bir izlenim yeterlidir. Hoşgörü ve merhamet yoktur. Sosyal medya zalim, iftiracı, kurt insanlarla doludur. Bu dünyada hiçbir şey zayıflara yardımcı olamaz, özellikle de zayıf olan kişi Beyaz Saray'da kalma süresinin uzatılmasını talep ediyorsa. Dünyanın anahtarları ve filoların yönetimi, hatırlamaktan aciz bir adama teslim edilemez.

Biden, final turu öncesinde derin bir kırıktan muzdarip at gibi göründü. New York Times ona yarıştan çekilmesini tavsiye etti. Bu tavsiye hiç de basit değil ve kendisini aynı türden tavsiyeler takip etti. Demokrat Parti üyeleri, kesin bir yenilgiyi önlemek için onun yerine başkasının getirilmesi gerektiğine dair kanaatlerini gizlemediler. Yarışın bu anında onu değiştirmek kolay değil. Sürecin kendisi karmaşık, özellikle de Biden bu yolculuğa devam etmekte ısrar ederse. Ancak değiştirme seçeneği imkânsız da değil, özellikle de bunun zehir dolu Trump bardağını ABD'nin ve dünyanın ağzından uzaklaştırmanın tek seçeneği olduğu izlenimi edinilirse. Pek çok kişi, Başkanın eşi Bayan Jill Biden'ın kendisini, belki de partiyi ve ülkeyi Trump adındaki endişe verici bir boksörün zaferinden kurtarma görevini üstleneceğine inanıyor. Diğerleri ise Barack Obama'nın kendisi için zor olsa da Biden'ı geri çekilmeye teşvik etme görevini üstleneceğine inanıyor.

Bağımlı bir politikacıyı emekli olmaya ikna etmek ne kadar zordur. Bu sanki yaşlılığın yaprakları altında ondan yenilgiyi yudumlamasını istemek gibidir. Adam onlarca yıl boyunca farklı kurumlarda ve pozisyonlarda çalışıp, kariyerini başkanlık ile taçlandırdığında ve sarayda mühürler ile birlikte yaşamaya alıştığında bu zorluk daha da büyüyor. Bir politikacının rolünün bittiğini ve zamanının geride kaldığını kabul etmesi ne kadar acı verici! Güç, ziyafetlerin anasıdır ve ondan yalnızca "hasta" bir münzevi vazgeçer. Bir gün seksenli yaşlar yolculuğuna başlayan bilge bir politikacıya yaptığım ziyareti hatırladım. Ona; "Efendim, zengin deneyiminizi okuyucuların erişiminden uzak tutma hakkınız yok" demiştim. Şimdi zamanın uygun olmadığı yanıtını vermişti. Talebimi yinelemiş ve o da cevap olarak şöyle demişti: “Kabul ediyorum ve bunun için birkaç kez görüşeceğiz.” Nerede diye sorduğumda “Cumhurbaşkanlığı Sarayında” diye cevap vermişti. Cevap beni şoke etmişti, çünkü saray yolunun tuzaklarla dolu, uyuşmalara ve eğilmelere bağlı olduğunu biliyordum. Sözlerinde “saray laneti”nin kokusunu duymuştum.

Dünyanın takip ettiği münazara tuhaftı çünkü sonuçları onun güvenliğini, istikrarını ve refahını etkiliyordu. Ardı ardına gelen teknolojik devrimler ve yapay zekâ çağında ABD, genç veya neredeyse genç birilerini Beyaz Saray yarışında aday yapmayı başaramadı. Münazara Amerikalılara bölünmeyi derinleştirmekten başka bir şey vaat etmiyordu. Dünyaya uluslararası ormanda daha fazla kargaşadan başka bir şey vaat etmiyordu. Hiç kimse, ABD’ye birkaç gün sonra Muhafazakâr Parti'yi emekliliğe sürükleyecek Rishi Sunak, girişimleri ve doğaçlamalarıyla de Gaulle, Mitterrand ve Chirac cumhuriyetinin prestijini bitiren Macron ya da Merkel'in ofisinde oturan adam gibi birini aday yapmasını tavsiye etmiyor.

Batı'nın sağlığının Biden'ınkine benzediğine ve artık dünyayı yönetemediğine, yeni ekonomik, askeri ve siyasi gerçekleri kabul etmeyi reddettiğine inananlar var. Herhangi bir yeni Amerikan başkanının görevi öncekinden daha zor olacak. Rusya, Çin ve Avrupa'nın yanı sıra, rollerini komşularının haritalarına sızmak olarak gören bölgesel güçler de değişti.

Münazaranın sonunda dünya kendisini zor ve belki de maliyetli bir gerçekle karşı karşıya buldu. Trump, sanki kaçılması zor bir Amerikan ve küresel bir kadermiş gibi göründü. Beyaz Saray'ın efendisinin, yönelimlerini kestirmesi ve kendisine güvenilmesi zor bir adam olması hiç de kolay değil. Bu hem düşmanlar hem de müttefikler için endişe verici. Trump, Biden gibi kurumların çocuğu değil.

Dünya, yaklaşan seçimlerde Amerikalıların giderek daha çalkantılı hale gelen uluslararası göle büyük bir taş atabileceğini keşfetti. Endişeliler arasında Avrupalı ​​yöneticiler, NATO generalleri ve Zelenskiy yer alıyor. Trump, Ukrayna Cumhurbaşkanını, Ukrayna gezisinden kaybetmiş olarak dönemeyecek olan Vladimir Putin ile barış görüşmelerine yönelmeye zorlayacak mı? Çar'ı Ukrayna’nın bir parçası ile yatıştırmak, Avrupalıları, iki adam ve iki aşama arasında benzerlik olmamasına rağmen, Hitler'i yatıştırma sürecinin tekrarlanmaması için uyarılarda bulunmaya sevk ediyor. Trump'ın kendisini "anlaşmalar" adamı olarak hissetmesi, uluslararası sınırlarının kutsallığının Ukrayna topraklarında yıkıldığını keşfeden yaşlı kıtaya güven vermiyor.

Trump açıklamalarında, Avrupalıların "Rus tehdidi" dediği şeyin kokusunu cidden almadığını vurguluyor. Trump, ABD için asıl tehlikenin “dünyanın fabrikası” yani Çin olduğuna inanıyor. Peki, dünya Çin'in ihracatını engellemeye dayalı Amerikan politikalarına tahammül edebilir mi? Bu politika Pekin'i, Rusya ile iki kamplı dünyaya geri dönüşü resmen deklare eden sınırsız bir ittifaka girmeye iter mi? Rusya ve aşırı sağın yükselişinden endişe duyan Avrupa, böyle bir dünyanın yükünü taşıyabilir mi?

Peki, ya Gazze'deki açık katliam ateşi ve savaşın Lübnan cephesine yayılma olasılıkları altında kaynayan Ortadoğu'da durum nasıl? Yahut “tufanların” ve onlara eşlik edecek savaşların tekrarlanmaması için tek çıkış yolu olabilecek Filistin devleti ne olacak? Peki, ya yetkililerinin Kasım Süleymani'nin öldürülmesi emrini veren adamla herhangi bir anlaşmaya varmakta zorlanabileceği İran ile nükleer anlaşmazlığı için ne denilebilir?

Münazara dikkat çekici ve heyecan vericiydi. Trump yaklaşıyor, lütfen kemerlerinizi bağlayın.