Abdullah Utaybi
Suudi Arabistanlı yazar. İslami akımlar araştırmacısı
TT

Suudi Arabistan ve Suriye: Tarih ve gerçeklik

Entelektüel rasyonalizm ve politik gerçekçilik, yazarın yöntem ve fikirlerine karşılık hislerini ve duygularını kontrol etmesini gerektirir. Sevinçlerini ve üzüntülerini sadece yöntem ve düşünce yoluyla dikkatle ifade etmelidir. Ancak insan, tarihe göre kısa ömründe, aklın sınırlamalarından ve gerçeklik koşullarından uzak, ama onlara halel getirmeksizin, duygularıyla özgürce ifade edilmeyi hak eden istisnai olaylara da tanık olur.

Her açıdan kötü bir rejim olan Esed rejimi, Hafız tarafından başlatıldı ve Beşşar tarafından sonlandırıldı. Suriye halkı yarım asırdan fazla bir süre bu rejimin zulmünden, kötülüğünden ve olağanüstü kanlı vahşetinden dolayı acılar çekti. Bu dönem boyunca rejimin devam etmesine olanak sağlayan uluslararası anlaşmalar sebebiyle sıkıntılar çekti. Beşşar'ın tamamen milislere katılmayı, Hafız'ın dengelerini terk etmeyi seçtiği, Suriye'yi gasp etmeleri için Irak'tan, Lübnan'dan, Yemen'den, Pakistan'dan ve diğerlerinden “vahşi azınlıkların” tüm suçlularına bıraktığı 2011'den bu yana, son on yılda çektiği acılar daha da büyüdü. Suriyeliler bu rejimin katliamlar ve hapishaneler, öldürme ve işkence, uyuşturucu üretimi ve propagandadan oluşan tarihini, modern çağın en büyük “mafya” rejiminin tarihsel tanığı olan bölgelerdeki müzeler aracılığıyla ölümsüzleştirmeli. Ayakta kaldığı aşamada bu rejim 21. yüzyılda insanlık adına bir utanç ve laneti temsil etti. Hafız dönemini bilmek isteyenler Abdurrahman Munif'in “Doğu Akdeniz”i konu alan romanlarını ve buna benzer onlarca romanı okumalı. Beşşar dönemini bilmek isteyenler de basına sızan ve onun dönemini anlatan belge ve fotoğrafları takip etmeli.

Suriye, modern tarihinin başlangıcından itibaren, despotluğa karşı mücadelenin ön saflarında yer aldı. El-Kevakibi, “Despotizmin Doğası” ve “Ummul Kura” kitaplarını yazdı. Raşid Rıza Suriye'den Mısır'a kaçtı ve el-Manar Dergisi'ni kurdu. Ona hoşgörü gösteren fakih Cemaleddin el-Kasımi de kaçtı. Fransızlara karşı bağımsızlık için mücadele eden Dürzi lider Sultan el-Atraş, çıkıp devrimini deklare etti. Bir Hristiyan olan Fares Huri, sömürgeciliğe itirazı ve rasyonel birlik arayışını teşvik etti.

Nicholas Van Dam'ın “Suriye'de Güç Mücadelesi” kitabı her araştırmacının ihtiyaç duyduğu bir referans kitabıdır. Hafız Esed hakkında kitap yazan Patrick Seale de dahil olmak üzere birçok yazar için referans olmuştur. Van Dam, “Suriye 1946'da bağımsızlığını kazandığında millet olmayan bir devletti. Siyasi bir toplum olmaksızın siyasi bir oluşumdu” diye yazar. Birkaç yıl sonra Muta’a Safadi’nin “esasında mezhepçi bir hareket olduğuna” inandığı Baas Partisi yönetime hakim oldu. Bu derin araştırma dilinin çağdaş siyasetin diliyle hiçbir ilgisi yoktur çünkü onun ötesine geçip daha derinlere gider.

Tarihin gerçekleri ve toplumların ilkeleri bir gecede değişmez, onlarca yıldır süren “azınlık vahşeti” tarafından gömülmez, “köktenci vahşetin” hırsları tarafından tehdit edilmez. Suriye ve Şam, kurucusu Muaviye bin Ebi Süfyan olan Emevi Halifeliği'nin yönetim merkeziydi. O, müminlerin dayısı, vahiy katibi, Arap Hilafetinin kurucusudur ve yüzyıllar içinde birikenler, istisnai on yıllar tarafından iptal edilemez.

Modern tarih boyunca Suudi Arabistan, devlet ve halk olarak Suriye'nin en büyük destekçisi oldu. Kurucusu Kral Abdulaziz “adamlarının çoğunun Suriyeli olmasından” gurur duyuyordu. Onun sarayında Yusuf Yasin, Hayreddin el-Zirikli ve diğerleri gibi birçok büyük Suriyeli vardı. 1928'de Suriyeliler ona oğlu Faysal'ı Suriye’ye kral olarak göndermeyi teklif etti, ancak o, hikmet ve basiret sahibi olduğu için bunu reddetti. Suriye'yi mümkün olan her şekilde destekledi.  İlişkiler her zaman özel ve istisnai olarak kaldı. Mezhepçi Baas yönetiminin ardından bile Suudi Arabistan, Suriye halkının siyasi ve insani açıdan en büyük destekçisiydi.

Tarihle bağlantılı olarak medya araçları, Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi öncülüğünde Suudi Arabistan'ın Suriye'ye yaptığı insani yardımları takip ediyor. Yeni yönetimin ilk dış ziyaretinin Riyad'a yapmasıyla da siyasi desteğini takip ediyor. Bölgedeki siyasi istikrarın desteklenmesi değişmez bir Suudi Arabistan politikasıdır.

Önemsizlik ve yavanlık ile sandviç kültürü çağında bazı insanların, karmaşık olaylarda olaylar, kişiler, gruplar, fikirler ve isimler hakkında temel bilgiler sunan kitaplara, daha azının da Google ve Wikipedia'ya yönelmesi, gözlemlemeye değer bir olgudur. Çünkü bu kişiler öğrenme amaçlı edindikleri yüzeysel bilgilerle yetinseler iyi, ama ne tuhaf ki, bu basit bilgileri aklın varabileceği en uç nokta ve takip edilmesi gereken bir referans olarak “podcast”lerde ya da “sosyal medyada” yayınlamaya girişiyorlar.

Son olarak Suriye halkı, Suudi Arabistan'ın ve Arap ülkelerinin Suriye'deki en güçlü müttefikidir ve geçmişin kötülükleri hatırlanmaya değer olsa da geleceğin kötülüklerini öngörmek de daha az önemli değildir.