Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist
TT

Ukrayna savaşı ve dalları Rus toplumunu bir kışlaya yerleştirdi!

Avrupalı istihbarat aygıtları, Ukrayna'daki savaşın sona ermesinin ardından yaşanacak gelişmelerden endişe duyuyor. Rus silahlı kuvvetlerinin Ukrayna'da savaşın başladığı zamandan bugün çok daha güçlü olduğunu varsayıyorlar.

Bir güvenlik raporuna göre Moskova, Soğuk Savaş'tan bu yana görülmemiş bir hızla ordusunu yeniden inşa ediyor, asker sayısını artırıyor, mühimmat stoklarını yeniliyor ve teçhizatını modernize ediyor. Bu operasyon, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik ilk işgal başarısızlığından iyileşmeye çalışmakla yetinmeyip, Batı ile uzun vadeli bir çatışmaya hazırlandığının da göstergesi.

Müttefik Avrupa Kuvvetleri Yüksek Komutanı General Christopher Cavoli, ABD Senatosu'nda, Rus kuvvetlerinin analistlerin beklediğinden daha hızlı bir şekilde yeniden yapılandırıldığını ve büyüdüğünü söylemişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2011'den bu yana en büyük askere alım kampanyasını başlattı ve 18-30 yaş aralığında 160 bin erkeği askere aldı. Bu kampanya, Rus ordusunun büyük çaplı genişlemesinin bir parçası olarak gerçekleşiyor. Zira Kremlin, silahlı kuvvetlerin sayısını 1,5 milyonu aktif görevde olmak üzere, yaklaşık 2,39 milyon personele çıkarmayı hedefliyor. Bu hedeflere ulaşılması halinde Rus ordusu, 2 milyondan fazla aktif askeri bulunan Çin'in ardından dünyanın en büyük ikinci ordusu haline gelecek.

Moskova ayrıca askeri-endüstriyel üretimini genişletti, yeni üretim tesisleri açtı ve sivil üretim hatlarını askeri üretim hatlarına dönüştürdü. Rusya'nın 2025 yılı içinde bin 500 tank ve 3 bin zırhlı muharebe aracı üretmesi bekleniyor. Rusya'nın yakında ayda 250 binden fazla top mermisi üretebileceği belirtiliyor ki bu sayede, aylık bazda ABD ve Avrupa'nın toplam stokunun üç katına eşdeğer bir stok oluşturması mümkün.

Rusya savunma sektörü önemli bir genişlemeye tanık oldu. Başkan Putin, askeri-endüstriyel komplekste 520 binden fazla yeni iş fırsatı yaratılacağını ve toplam iş gücünün yaklaşık 3,5 milyon kişiye (ülke nüfusunun yüzde 2,5'ine) ulaşacağını duyurdu. Bu artış, savaş ekonomisine doğru bir geçişi yansıtıyor, zira savunma harcamalarının 2025 yılında GSYH'nın yüzde 6,7'sine ulaşması tahmin ediliyor.

Kaynakların bu şekilde yeniden tahsisi, Rusya'nın toplumsal ve ekonomik kalkınmadan ziyade jeopolitik hedeflere öncelik verdiğini gösteriyor. Kısa vadede bu, Ukrayna'daki savaş çabalarını desteklemek için uzun vadede ise ya yeni bir askeri hedef tanımlamak zorunda kalacak ya da bu kapasiteye olan ihtiyaç azaldığında ekonomik krizle karşı karşıya kalacak.

Rusya'nın askeri-endüstriyel stratejisinin temellerinden biri de Sovyet silah stoklarının yaygın kullanımı ve modernizasyonudur. Yeni silah üretiminin önündeki zorluklara rağmen, Sovyet döneminden kalma devasa silah stokları, askeri kabiliyetlerin sürdürülmesi ve yenilenmesi için temel kaynak. Bu toparlanma hızıyla Rusya, Ukrayna'ya yönelik saldırılarını mevcut kayıplarıyla iki veya üç yıl daha sürdürebilir.

Ancak eski Sovyet ekipmanlarına güvenmenin hem avantajları hem de dezavantajları var; bu ekipmanlar yeni üretim üzerindeki baskıyı hafifleterek bol miktarda tedarik sağlıyor, ancak aynı zamanda Ukrayna'ya gönderilen gelişmiş Batı silahlarıyla karşılaştırıldığında etkinlik olarak kaliteyi düşürüyor.

Rusya'nın askeri yığınağı, Avrupa Birliği gibi stratejik rakipleriyle arasındaki farkı giderek açıyor. Devlet Başkanı Putin, askeri harcamaları GSYİH'nın yüzde 6,7'sine çıkardı. Buna karşılık, toplam savunma harcamaları GSYH'nın yüzde 1,9'u olan AB üyesi ülkelerinin, 2025 yılında harcamalarının yüzde 2,04'e yaklaşması bekleniyor.

Rusya, Avrupa'daki toplumsal huzursuzluk ve gerginlikleri kendi nüfuzunu güçlendirmek için kullanıyor. Gürcistan'da Ekim 2024’teki seçimleri Moskova yanlısı “Gürcü Rüyası” Partisi kazanarak ülkeyi Kremlin'e yakınlaştırıp, Avrupa Birliği'ne katılım ihtimalinden uzaklaştırdı. Moldova'da cumhurbaşkanlığı seçimleri ve AB’ye katılım referandumunda oylamayı manipüle etmek için yaklaşık 200 milyon avro olduğu tahmin edilen büyük bir Rus etki kampanyası yürütüldü. Rusya ayrıca Batı Balkan ülkelerini de NATO ve Avrupa Birliği'ne entegrasyondan uzaklaştırmaya çalışıyor.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın Putin'e karşı dostça tutumu, Avrupa Birliği içindeki bölünmelerin çarpıcı bir örneği. Bu arada, Rumen milliyetçi aktivist Calin Georgescu, Rusya'nın müdahalesi iddiaları nedeniyle cumhurbaşkanlığı yarışından men edilmişti.

Eğer Ukrayna teslim olmaya zorlanırsa ve Rusya onun topraklarına veya askeri varlıklarına el koyarsa, güç dengesi kökten değişecek. Bilhassa Amerikan taahhütlerinin azalması ve Avrupa Birliği'nin bu boşluğu doldurmadaki yavaşlığı nedeniyle oluşabilecek boşluk döneminde, bu, Kremlin'e Doğu Avrupa'daki askeri hareket alanı konusunda daha fazla özgürlük tanıyacak.

Alman istihbaratı, Rusya'nın 2030 yılında NATO'ya saldırabilecek duruma geleceği uyarısında bulundu. Polonya Dışişleri Bakanı Radosław Sikorski, Ukrayna'nın düşmesinin Moskova'yı Avrupa'ya saldırmaya hazırlayabileceğini vurguladı. Bu değerlendirmeler, Ukrayna'nın kaderinin AB'nin doğu kanadının istikrarı ve güvenliği açısından önemli bir belirleyici olacağını vurguluyor.

Baltık ülkeleri için riskler, coğrafi yakınlıkları ve Rusça konuşan yoğun nüfusları nedeniyle daha da ciddi. Bu faktörler onları Rusya'nın askeri ve siyasi baskısının potansiyel hedefleri haline getiriyor.

Sonuç olarak tehlike yalnızca Rusya'nın askeri yığınağının ölçeğinde değil, aynı zamanda Kremlin'in Batı'yı nasıl okuduğunda da gizli; bölünmüş, tepki vermekte yavaş ve kırmızı çizgiler çizmekte isteksiz. Silahın kendisinden ziyade bu bakış açısı, önümüzdeki yıllarda yeni bir çatışmanın kapısını aralayabilir.