Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Trump'ın İsrail hakkındaki önemli açıklamaları

İsrail hakkında herhangi bir Batılı ya da Amerikalı liderin verdiği en önemli siyasi mesaj ve en etkili yorum, geçtiğimiz cuma günü ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’daki Oval Ofis’te yaptığı ve Daily Caller gazetesinde yayımlanan röportajda söyledikleridir.

Hepimiz, Kolombiyalı büyük yazar Gabriel Garcia Marquez’in romanının adıyla anımsatabileceğimiz ‘önceden bilinen bir ölümün kronolojisinin’ sahnelerine Gazze’de şahit oluyoruz. Dünya, artık İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ve onun hükümetindeki çılgınların (Ben-Gvir ve Smotrich) pervasızlığını kaldıramaz oldu. Bunlar, zehirli dinî hurafelerle besleniyor; üstüne bir de şovenist İsrail milliyetçiliğinin aşırı otoriter baharatlarını katıyorlar.

Avrupa ve Batı -en azından büyük kısmı- Hamas, İslami Cihad Hareketi, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) ve diğer radikal örgütlere karşı. Ancak bu tavır, Gazze halkının tamamının açlığa, ölüme ve zorla göçe maruz bırakılmasını meşru kılmaz. Üstelik Gazze halkının çoğu -ironik biçimde- geçmişte Hamas, İslami Cihad Hareketi veya benzeri hareketlerle aynı çizgide değildi. Fakat orada tıpkı Irak’ın batısında ya da Suriye’nin doğusunda uzun bir süre DEAŞ veya Nusra Cephesi gibi tekfirci milislerin hâkimiyet kurması gibi fiilî bir otorite oluştu.

Trump’ın tarihi sözlerine dönersek… O, geçtiğimiz cuma günkü röportajında, kongredeki İsrail lobisinin yıllar içinde zayıfladığını söyledi ve ‘Önce Amerika’ sloganını dillendiren, ABD’nin İsrail’e verdiği desteğin faydasını sorgulayan Cumhuriyetçilerden haberdar olduğunu belirtti.

Trump, “Size şunu söyleyeyim, İsrail 20 yıl öncesinde kongrede gördüğüm tüm taraflar, şirketler, kurumlar veya devletler içinde en güçlü lobiye sahipti. İsrail en güçlüydü. Bugün artık böyle bir lobisi yok. Bu gerçekten şaşırtıcı” ifadelerini kullandı.

Trump sözlerini şu tavsiyeyle bitirdi:

“Gazze Şeridi’ndeki bu savaşı bitirmek zorunda kalacaklar… Belki savaşı kazanabilirler ama kamuoyu savaşını kazanmıyorlar. Bu da onlara zarar veriyor. İsrail, 15 yıl önce en güçlü baskı grubuydu. Şimdi ise özellikle kongrede zayıfladı.”

Bu sözler, Netanyahu, onun iki çılgın ortağı Ben-Gvir ile Smotrich ve onların ekibi ile destekçileri için uğursuz bir işaret.

Eğer İsrail’in uluslararası hukukla dilediği gibi alay etmesini, insani değerleri hiçe saymasını sürdürebilmesindeki en önemli dayanak Amerikan desteği ise bu artık değişime açık.

Trump gibi tecrübeli bir siyasetçinin, hayatında hiç görmediği ölçüde İsrail’in ABD içindeki imajında gerileme olduğunu söylemesi çok şey ifade ediyor.

Bu tespit henüz pratik siyasete dönüşmedi. Ancak siyaset, eninde sonunda, sahadaki güç dengelerindeki değişimin tercümesidir. Güç dengelerinin en önemlilerinden biri de kamuoyu, yani ahlaki mücadele ya da imaj mücadelesidir: Kimin anlatısı, kimin anlatısını alt edecek?

Hiç şüphe yok ki bu bir dönüm noktasıdır… Etkisi belki zamanla daha açık görünecektir.