Fransa gerçekten sağa mı yönelecek? Fransa'nın ruh haline dikkat edilmeli, özellikle de ülkedeki durum bugünkü gibiyse; grevler, yerel krizler, Avrupa korkusu ve her yerde kaygı varsa. Tahminde bulunmak zordur. Fransız her zaman telaşlıdır ve dünyanın bütün meselelerini kendine dert edinir. De Gaulle yönetimi, ülke tarihinin en iyi yönetimlerinden olmasına rağmen sokaklardaki gösteriler ile düşürülmüştü. Ama bu Fransız “ruh halinin” en önemli örneği değil.
Fransa tarihi okunduğunda sınırsız ve inanılmaz örnekler bulunur. Benim için en korkunç bulmaca şuydu; Victor Hugo, Fransa'nın en büyük şairi, romancısı ve oyun yazarıydı. Bir memur ve politikacıydı. Daha 21 yaşındayken nişanlar almaya başlamıştı. Ama 20 yılını sürgünde geçirdi ve bu, “özgürlük, kardeşlik ve eşitlik” ülkesi için hiç de şaşırtıcı değildi. Aynı zamanda büyük düşünür Voltaire ve diğerlerini de sürgüne yollamıştı. Hugo öldüğünde, Fransızlar edebi ihtişamlarının yaratıcısının intikamını almaya karar verdiler ve 1 Haziran 1885'te ona veda etmek için tarihin en büyük gösterisini düzenlediler. Kederli atların çektiği arabaya konulan tabutunun arkasında iki milyon insan yürüdü.
Sefiller'in yazarına veda etmek için bu sayıda bir gösteri düzenleyen Fransızlar, 1923'te sıradan bir şair, sıradan bir romancı ve sıradan bir politikacı olan Maurice Paris'e veda etmek için biraz daha küçük bir sayı ile de olsa yine sokağa döküleceklerdi.
Bu, 4 asırlık bir edebiyat ve sanat mirasına sahip bir halkın yanlış bir yargısı mıydı? Hayır, bu sadece kötü bir ruh haliydi. Ülke sağa kayıyordu ve Maurice Paris sağın aşırıcılarından biriydi. Lübnan'dan doğan ve akıntıya karşı ilerleyerek Suriye'den geçip Türkiye'ye dökülen bir nehir olan “Asi Nehri Üzerinde Bir Bahçe” adlı kitabında olduğu gibi, Doğu'ya karşı Batı'nın savunucusuydu. Bu, aynı coşkuyla, aynı inançla, aynı tutkuyla bir sağa bir sola sapan canlı, inatçı, muhalif Fransızların alışkanlığıdır.
Bu hafta Fransa sanat ve estetik yüzünün iki ismini kaybetti; aktris Anouk Aimé ve şarkıcı Françoise Hardy. Bu iki isim şiir çağının iki yüzüydü ve her ikisi de siyasete bulaşmıştı. Fransa'da tarafsızlık yoktur, ateşkes yoktur. Hem kafeler ve kaldırımlar ne için var? Kaldırımlar kafeler üzerinde dizilsin diye yapılmadı mı?
Anouk Aimé ve Françoise Hardy solcuydu, çünkü sanatçının sağcı olması ayıptır. Büyüleyici Hardy gecekondu mahallelerinden yükselerek şarkıcı olmuştu. ”Benim yaşımdaki tüm yoldaşlar on sekizine ulaştı” şeklindeki hoş şarkısı ile birlikte şarkı söylemeye, yazmaya ve beste yapmaya başlamıştı