Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Aracılık… Sosyal sermaye

Bazı okuyucuların Irak ve Körfez'de insanların bazen kullandığı ‘ve vitamini’ tabirini duymuş olması muhtemeldir. Buradaki ‘ve’ kelimesinin aracı (vasıta) anlamına geldiğini elbette biliyorlar. Bunu ilk kez 1997 civarında Kuveyt'te duydum. Bir arkadaşım, o gün çok zor olan araba kullanma sınavında başarılı olması için bir yetkiliyle konuştu. Karşı tarafın onayını duyduğunda gülerek, “Ve vitamini, sorunları çözer” dedi. Daha sonra başarılı insanların çoğunun bu güçlü vitamini kullandığını öğrendim.

2000’lerin başında aramızda, kapılar kapatılırsa hiç tereddüt etmeden aracıya başvurma çağrısında bulunan “Şefaat edin ki size de şefaat edilsin” sözüyle övünen ünlü bir belediye başkanıyla tanıştım. Samuel Huntington tartışmalara yol açan bir makalesinde, yasaların katılaşması ve iş imkanı yaratmak ve yaşam standardını iyileştirmek için gerekli yatırım karşısında bir engel haline gelmesi durumunda kayırmacılığın (parantez içinde rüşvet) potansiyel bir çare olabileceğinden bahsetti.

Ancak aracı koymaya başvursak bile aracılığın her zaman en iyi seçenek olmadığını hepimiz biliyoruz. Bunun nedeni, bir grup insanın herkesin hakkı olanı tekeline almasına yani bir gruba yakınlık gösterip geri kalanını dışlamasına yol açmasıdır.

Peki, herkesin bildiği bu retoriği bir kenara bırakalım ve daha faydalı bir meseleye geçelim. Elimizde iki soru var. Birincisi, “Aracılığın özü nedir ve neden diğerlerinden daha faydalıdır?” Diğeri de “Etkili ve faydalı ise genelleştirilebilir mi, yani özel bir gruba ait bir ayrıcalıktan bütün insanlara yönelik bir hale dönüştürülebilir mi?”

Aracılık, belirli bir grup insanla, bir değerler veya standartlar sistemi içinde birlikteliğin ana meyvesidir. Bu aralarında bir sempati ve karşılıklı güven bağı oluşturdu; böylece her biri diğerine ve desteğine güvenebileceğini hisseder.

Bu ilişki, bir kabileye, köye, mezhebe veya partiye olan ortak bağlılıktan, hatta okul veya çalışma yıllarında oluşan dostluktan bile doğabilir. Ancak bu kadar karşılıklı güven, yalnızca az sayıda insanı faydalandırır ve daha önce de belirttiğim gibi, küçük bir grubun herkesin hakkı olan şeyleri elinde bulundurmasına yol açabilir.

Sosyoloji araştırmacılarının her zaman merak ettiği soru şudur: Bu değerler ve normlar sistemini, ülkenin tüm sakinleri arasındaki ilişkinin temeli haline getirmek mümkün mü? Başka bir deyişle, bir değerler sistemi tasarlamak veya mevcut sistemi herkesin dahil olabileceği şekilde geliştirmek mümkün mü? Buna göre, bir ülkedeki tüm insanların, ilişkilerinde ve işlerinde aracılığa benzer bir şeyden yararlanması, banka çalışanı, şirket ve devlet dairesi çalışanının ailesine ve arkadaşlarına davrandığı gibi onlara da davranması mümkün müdür?

Bu soruyu bu hafta birkaç arkadaşıma sordum. ‘Güven Çemberi’nin kişisel tanıdıklıkların ötesine genişletilemeyeceği konusunda şüpheci olduklarını buldum. Birisi, ülkemizdeki büyük şirketlerin azlığının, güven çemberinin dar olması ve tanıdıklarla sınırlı olmasından kaynaklandığını söyledi. Bunun üzerine iyi bir örnek hatırladım. Anonim ortaklıklar. Binlerce kişi katılır ama birbirlerini, şirketin kurucularını veya yöneticilerini tanımazlar. Başka bir deyişle, paralarını tanımadıkları insanların eline bırakacak yeterli özgüvene sahipler. Bu iyi bir örnek değil mi?

İşte kültürün rolü burada ortaya çıkıyor. Yani, bu insanların zihninde oluşan inanç, yasanın paralarını garanti altına alabileceği ve paralarını belirli bir kişiye değil, bir çalışma sistemine verdikleri inancı. Eğer sistem başarılı olursa, herkes kazanır ve sistem başarısız olursa, yönetici ve kurucu da dahil olmak üzere herkes kaybeder. Bu kültür, insanı kişilere olan güvenden, herkesin tabi olduğu sisteme olan güvene götürür.

‘Güven Çemberi’ (Radius of Trust), öncelikle kişisel değerler yerine nesnel değerlere (örneğin, hukuk) güvenmekle ilgilidir ve halkın birbirinin haklarını korumaya özen gösterdiğine, bu nedenle onlara güvenebileceğinize ve rasyonel olduklarından emin olabileceğinize inanır.  Bunlar, insanların zihnine aşılanabilecek veya onlardan alınabilecek olan kültürel unsurlardır.