Emel Abdulaziz Hezzani
Suudi yazar
TT

Washington'un korktuğu TikTok

Dünyanın çeşitli başkentlerinde Gazze'deki Filistinlileri destekleyen ve İsrail'in Gazze Şeridi'ni acımasızca bombalamasını kınayan devasa ve sayısız yürüyüşler düzenlendi. Yürüyen kalabalıklar Londra, Paris, Washington ve diğer İspanyol ve Asya şehirlerinin sokaklarını doldurdu. Avrupalı ve Amerikalı gençlerin Gazze'deki çocuklar için acı bir şekilde ağladıklarını ve dünyaya İsrail'i bombardımanlarını durdurmaya zorlama çağrısı yaptıklarını gördük.

New York Yahudileri bile Gazze Şeridi'ndeki çocuk katliamlarını kınayarak ve İsrail hükümetinin yerleşim bölgelerini hedef almayı bırakmasını talep ederek sokaklara çıktı. Elbette Arap ülkelerinde de çoğu zaman uluslararası alanda aktif bir etki yaratmayan gösteriler oluyor.

Bu sahnelerin dünyanın her yerindeki insanların duygularını alevlendirmesi doğal. Kimse bir babanın çocuklarının parçalanmış bedenlerini taşıdığını görmeye dayanamaz. Halkların bu eşi benzeri görülmemiş duruşu için tek başına bu sahne bile yeterliydi.

Bu sahneler Birmingham'daki genç İngilizlere, Bilbao'daki genç İspanyollara ve Lozan'daki genç İsviçrelilere nasıl ulaştı? Sosyal medyanın bu acı dolu görüntüleri her mobil cihaza taşıdığına şüphe yok, ama en hızlı posta güvercini Çinli şirket ByteDance’in sahibi olduğu TikTok programı oldu. Uygulamanın şaşırtıcı özellikleri onu Silikon Vadisi platformları için rekabetçi bir platform haline getirdi. Hızlı, kullanımı kolay ve yapay zeka teknolojisi ile kullanıcının tercihlerine göre ve zevkine uygun videoları görüntüleyebilen uygulamanın kullanıcı sayısı bu sayede kısa sürede büyüdü. Yaşadığı trajediye rağmen, Gazze halkının, acılarının rekor sürede, günün her saatinde tüm dünya halklarına ulaşması açısından şanslı olduğunu söylemek gerekir. Bu sayede, İsrail'in Gazze'deki sivillerin pahasına kendini savunma hakkı gerekçesini kullanarak taraflı bir ilgi gösteren Amerikan hükümeti ile Avrupa hükümetlerini utandıracak şekilde davalarına yönelik dikkate değer bir sempati ve dayanışma kazandılar.

Evet, Gazze halkı bu açıdan şanslı. Ne yazık ki Suriye, Yemen ve Irak'taki çocuklar bu şansa sahip olamadılar. Bugün Gazze'de gördüğümüz manzaraların benzerleri ve belki de daha kötüleri, başka Arap şehirlerinde de yaşandı ama bunlar yaşadıklarını aynı şekilde aktarma fırsatı bulamadılar. Çünkü çekilen ve gönderilen görüntüler sayıca azdı, yayılması yavaştı, Sünni ve Şii İslamcı milislerin Arap şehirlerinde barışçıl, savunmasız sivillere karşı gerçekleştirdikleri katliamların gerçekliğini yansıtmıyordu. Türü ne olursa olsun, sempati uyandıran ve kalabalıkları sokağa iten medyadır, çünkü olup biten gerçekleri aktarmayı başarmıştır. Sonuçta öldürmeden önce Allahu Ekber diyen birinin işlediği cinayet ile Davud yıldızını taşıyan bir katilin işlediği cinayet arasında hiçbir fark yoktur.

Peki, bu medya neden dünya genelinde Yemen, Irak, Suriye ve Lübnan’daki çocuklara yönelik bir sempati uyandırmayı başaramadı? İran'da bile son 10 yılda hükümete karşı yapılan gösterilerin tümü, hükümetin interneti kesmesi, sosyal medyada aktivistleri izlemesi ve adı çıkmış cezaevlerindeki işkence odalarına kimsenin girememesi nedeniyle çekingen bir şekilde dünyaya ulaştı.

İsrail bu durumu geç fark edip iletişim kulelerini hedef alarak Gazze halkının dünyayla bağlantısını kesti, ancak üç hafta içinde insanlara ulaşan videolar İsrail ordusuna ve başbakanına karşı öfkeyi alevlendirmeye yetmişti. TikTok uygulaması kullanıcısını sadece birkaç saniye içinde dünyanın etrafında gezdiriyor. Kullanım kolaylığı ve çoklu seçenekleri, kayıt sırasında verilerini kaydeden milyonlarca kullanıcı için onu bilgiyi aktarmanın en iyi yolu haline getirdi. Washington, Çin hükümetinin uygulama sunucuları aracılığıyla erişebileceği veri miktarından korkuyordu ve hâlâ da korkuyor. Nitekim hükümet kurumları ve çalışanlarına uygulamayı devlete ait cihazlara indirmelerini yasakladı. ABD’nin korkusunun nedeni kaydedilen verilerdi ama Washington için asıl tehlikeyi, uygulamanın basit kullanımı oluşturdu. Uygulamanın popülaritesi o kadar arttı ki, uygulamadan sorumlu olanlar, kullanıcıyı giriş yaptıktan 60 dakika sonra uyaran bir alarm özelliğini eklediler. Çünkü kullanıcılar çoğu zaman zamanın geçip gittiğini hissetmiyorlar.

Dikkat edin, bugün Birinci Dünya Savaşı ile ilgili bir belgesel izlediğimizde, bu savaşın koşulları hakkında bildiğimiz tüm bilgilere rağmen, daha önce bilmediğimiz bir bilgi duymamız veya bir sahne görmemiz muhtemel.

Sebebi de televizyon teknolojisinin başlangıç aşamasında savaş haberleri medyaya ulaştığında eksik bir şekilde ulaşmış olması. Savaşa dair anlatı tek taraflı ve yarım olduğundan her zaman eksik kalacak. Şimdi ise resmin tamamını görüyoruz, çünkü tüm taraflar hukuki ve insani konumlarını güçlendiren hususları konuşuyor ve insanlara bunları iletiyorlar.