Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Gazze’yi kim yönetecek?

İsrail-Gazze savaşının patlak vermesinden bu yana hazırlıklarını sürdüren Biden yönetiminin de ilgisiyle Gazze'nin geleceği ve burayı kimin yöneteceği konusundaki tartışmalar artıyor. Washington yönetiminin kendi vizyonunu sunmaya yakın olduğu görülüyor. Elbette bu karmaşık bir süreç. İsrailliler Gazze'yi yeniden işgal etme niyetinde olmadıklarını söylüyorlar ama İsrail sınırı boyunca bir tampon bölge ve oradaki özerk yönetim mekanizmasını etkileyecek güvenlik düzenlemeleri şart koşuyorlar. Bu da haritaların değişmesi anlamına geliyor.

Geçtiğimiz 11 Ekim'de ‘Haritaları değiştirmemeye dikkat edin’ başlıklı yazımda bu konuda uyarıda bulunmuştum. Bu uyarı bir tartışma konusu olmak yerine, bir ihanet ve şüphecilik kampanyasına dönüştü. Şimdi gerçeklerle yüzleşiyoruz. Mesele benim ne söylediğim değil; aksine, bazılarının krizi nasıl okuduğudur. Washington Post'a göre İsrail, Gazze'ye otoritenin geri dönmesini reddediyor ve Araplar da Gazze Şeridi'ne Arap güçleri göndermeyi reddediyor. ABD'nin tercihi ise liderlerin rehabilitasyonunun ardından Gazze Şeridi'nin yönetiminin yönetime geri verilmesi yönünde. Washington yönetiminin özellikle kendisi olmasa da eski Başbakan Selam Feyyaz’a benzer bir figür düşündüğü açıktır ve Feyyaz da bu iş için yeterlidir. Ancak yetkililer, özellikle de Mahmud Abbas değişiminin gerekliliği ve önemi konusunda ikna olmamışsa bu hiç de kolay olmayacaktır. Hikâye şöyle: Filistin-İsrail çatışmasının tarihinin izini süren herkes, bu çatışmanın idaresinin temel bir özelliğini bulacaktır. O da Filistinlilerin ve Arapların çözüm üretmekte her zaman geç kalmaları, en kötüsünü beklemeleri ya da krizlerin fırsatlara kapı açtığı gerekçesiyle en iyisini dayatmaya hazırlanmalarıdır. Aynı şey şimdi Gazze savaşı ile tekrarlanıyor.

Bu çatışmanın duygularla değil, akıl ve değerlerle yönetilmesi gerekir. Akıl, fırsatlardan yararlanmak ve yaşananları tekrarlamamak anlamına gelir. Değerler ise Filistinlilerin kanının dökülmemesi ve Gazze savaşlarında olduğu gibi her iki yılda bir Filistinlilerin felakete maruz bırakılmaması gerekliliğini temsil etmektedir.

Bu nedenle Başkan Abbas ve ılımlı Araplar, diğerlerinin Gazze'yi yönetmeye ya da idare etmeye hazır olduğunu ve aralarında hiçbir fark olmadığını bilmelidir. Türkiye ve Türkiye’nin bölgedeki takipçilerinin ima ettiği şey de budur. Anlatı açısından finansman ya da medya kapsamından yoksun kalmayacaklardır.

Dolayısıyla Başkan Abbas, ılımlı Arapların da teşvikiyle, yönetimin ve liderlerinin konumunu yeniden değerlendirmeli, sahadaki stratejik değişkenlere yanıt verecek şekilde yeniden şekillendirmelidir.

Başkan Abbas ve Araplar, Hamas'ın Gazze’den çıkması ya da ayrılması şartıyla birlikte İsrail’in Gazze'ye otoriteyi geri vermeyi reddetmesine dikkat etmelidir. Bunun nedeni Netanyahu'nun Gazze'yi yönetme hakkını başka taraflara vermeyi planlamasıdır. Bunun amacı ise Filistin'deki bölünmüşlüğü devam ettirmek ve otoriteyi daha da zayıflatmaktır.

Bu savaş tüm acımasızlığına ve zalimliğine rağmen sona erecektir. Asıl önemli olan son füze atıldıktan sonra ertesi gün hayata nasıl geri dönüleceğidir. Bu noktada Gazzelilerin yaralarını hızla sarmak gerekiyor. Ayrıca hiç de kolay olmayacak olan yeniden inşa projesine başlanması gerekecek.

Bu nedenle Başkan Abbas ve ılımlı Araplar tereddüt etmemeli ve haritaların değiştirilmesini reddetmek için inisiyatif alma ihtiyacı göstermelidirler. Yetkililere yardım etmeli ve onları değişime ikna etmeliler. Gazze'yi yöneten taraf olmayı talep etmeliler. Çünkü bu normal olandır ve iki devletli çözüme ulaşmanın garantisidir.