İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

J.D. Vance: Kurucuların ve popülistlerin çatışması

Amerikan sahnesindeki gelişmeleri nereden takip edebiliriz? Beyaz Saray’ın efendisinin görev süresinin ilk saatlerinde imzaladığı kararlardan ve yürütme emirlerinden mi? Yoksa siyasi yönelimleri nedeniyle düşmanlardan önce müttefikleri saran korkulardan mı? Belki de takip edilmesi gereken yön yeni seçkinleriyle bağlantılı.

Dünyanın, Başkan Donald Trump'ın yönetiminin pusulasını özümsemesi için biraz sessizliğe ihtiyacı var, bu yüzden yönetiminin en önemli ayağına, Amerikan sokağında çok okunan anılarından da anlaşılacağı üzere, zorluklar aşmış yardımcısı J.D. Vance'e kısaca bir göz atmak iyi olabilir.

J.D. Vance'in önemi, bu yönetimin ikinci adamı olmasından, dolayısıyla anayasaya göre başkanlık koltuğunda bir boşluk olması halinde başkandan sonraki sırada yer almasından kaynaklanıyor. Ayrıca Trump'ın kendisini Beyaz Saray'a ulaştıran macerasından önce sahip olmadığı iki şey olan siyaset ve askeri konularla da yakından ilişkili.

Başlangıç olarak De Vance'in, Amerikan siyasetinde bugün 1990'lardan beri popülist dinci sağ hareketlerin, neo-muhafazakarların görüşlerinin ve Amerikan yüzyılı fikrinin hâkim olduğu “geleneksel muhafazakârlık” dönemini sonlandıran önemli bir aşamayı temsil ettiği söylenebilir. DeVance Senato'daki görev süresi boyunca, özellikle de 2023'te Cumhuriyetçi Parti'ye uzun süredir damga vuran serbest piyasa muhafazakarlarına sık sık kafa tutmuştu.

Ancak De Vance'in asıl çıkış noktası, dört yıllık hizmeti sırasında 2. Avcı Filosu'nda askeri gazeteci olarak çalışmaya başlamasıydı. Daha sonra 2005 yılında bir görev için altı aylığına Irak'a gönderildi. Görevi savaşmak değildi, makaleler yazmak ve fotoğraflar çekmekti. Onbaşı rütbesine ulaştı ve aldığı madalyalar arasında Deniz Piyadeleri İyi Davranış Madalyası, Deniz Kuvvetleri ile Deniz Piyadeleri Başarı Madalyası da vardı.

De Vance'in hayatının ilk evresi, roman ve otobiyografinin bir karışımı gibi görünen ünlü eseri “The Hillbilly Elegy"de ayrıntılı olarak anlatılır. Irak Savaşı ve askerlik hizmetiyse, şüphesiz onun entelektüel temellerini ve siyasi yolunu inşa eden hayatının temel taşlarıdır.

O dönem, George W. Bush başkanlığında geleneksel muhafazakârlığın ve hatta Afganistan'dan Irak'a kadar eşi benzeri görülmemiş askeri işgallerin, Ortadoğu'nun haritasını değiştirmeye yönelik, asla bir sonuca ulaşmayan başka planların eşlik ettiği aşırı sağcılığın siyasi dalgasının zirvesi olarak değerlendirildi.

De Vance, Irak Savaşı'ndaki muharebe deneyimlerine sık sık değindi; ancak bu onun “ülkeme onurlu bir şekilde hizmet ettim, ancak Irak'a gittiğimde bana nasıl yalan söylendiğini gördüm” demesini de engellemedi.

Bu bakış açısı ve savaş deneyiminden yola çıkarak Protestanlıktan Katolik inancına geçen Ohio senatörü, Ukrayna’daki savaş çabalarına verdikleri sürekli destek nedeniyle özellikle eski ABD Başkanı Joe Biden'ı ve genel olarak Demokratları sık sık eleştiriyor gibi göründü. ABD'nin Ukrayna'ya yaptığı toplam harcama 175 milyar dolara ulaştı.

De Vance, William Kristol, Robert Kagan, Irving Kristol ve yandaşlarının teorisyeni olduğu geleneksel Amerikan sağından bir şekilde farklı olan “yeni Amerikan sağının teorisyenlerinden” biri olarak kabul edilebilir mi?

De Vance, Trump yanlısı Cumhuriyetçi Parti'nin fikir kanadı olarak tanımlanabilecek, siyasi açıdan çeşitlilik gösteren bu sağcı öncü grubun elit saflarında yıllardır önemli bir rol oynuyor. Bu saflar arasında Proje 2025’ten sorumlu birçok güvenilir yetkili, Amerikan entelektüel yelpazesinin her kesiminden entelektüeller, siyasi aktivistler, sosyal medyanın etkili isimleri ve etkili düşünce kuruluşlarından oluşan karma bir grup yer alıyor. Bunlar çeşitli bilgi sistemlerine bağlı olan ve çoğunlukla ortak siyasi hedeflerde birleşmiş kişiler.

Ancak De Vance ile yeni sağ elitlerin geri kalanını birleştiren siyasi ufkun, “cinsiyet” ideolojisi olarak bilinen modern feminist ve toplumsal cinsiyet eşitliği hareketine yönelik derin bir şüphecilikle somutlaştığı aşikâr.

De Vance ABD’yi nasıl görüyor?

Nisan ayında De Vance, Politico'ya şunları söyledi: “Kurucu sağ ile popülist sağ arasındaki ilginç tartışmalar, ABD'de her şeyin yolunda gittiği varsayımı etrafında dönüyor. Bir yandan, kurucu Cumhuriyetçiler Amerikan imparatorluğunun doğru yolda olduğuna inanırken, popülist Cumhuriyetçiler Amerikan imparatorluğunun çöküşün eşiğinde olduğuna inanıyorlar.”

De Vance, ABD’yi Başkan Trump'ın yemin töreni konuşmasında bahsettiği istisnalık zirvesine yeniden taşıyacak sağcı popülist mi?