Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Süveyda çatışmalarındaki psikolojik ve sosyal çatlaklar

Psikolojik ve sosyal çatlaklar, öldürmelerden ve insanlar arasındaki kavgalardan daha tehlikelidir. Zamanla insanlar kayıpların ve yaraların acısını unutabilir ve hatta bazıları barış ve tam bir uzlaşma uğruna acılarının üstesinden gelebilirler.

Ancak hakaret, nefret, alay etme ve “karşılıklı” aşağılamaya dayalı bazı eylemler daha tehlikelidir, çünkü insanların kalplerinde izleri uzun süre kalır ve farklı bir tür kin doğururlar.

Şu anda Suriye'nin güneyindeki Süveyda bölgesinde, Cebel el-Arap’da yaşanan çirkin savaşa, Suriye içindeki aklı başında insanlar tarafından müdahale edilmelidir, çünkü bu savaş, Suriye'de insanlar arasındaki normal ilişkiler üzerindeki etkisi nedeniyle en tehlikeli, en çirkin ve en iğrenç savaşlardan biridir.

Dürziler, Suriye dokusunun ayrılmaz ve kadim bir parçası, Havran ile Süveyda’daki bedevi kabileleri de Sünnidir. Araplar, İslam'dan önce, Gassaniler döneminden, hatta belki de daha öncesinden beri Havran'da yaşamaktadır.

Kimse kimseden daha üstün değildir. Burada insanlar arasındaki sosyal ve kültürel ilişkiler kadimdir. İster su, otlak ve ticaret üzerindeki geleneksel rekabetten, ister dışsal huzursuzluktan kaynaklansın hem saf hem de basit “normal” komşuluk ilişkilerinin tüm gerginliklerini barındırırlar. Ancak tarih boyunca Havranlılar, Havran Bedevileri ve Cebel el-Arap halkı aynı bölgede komşu ve ortak bir şekilde yaşamışlardır.

Bugün yeniden tesis edilmesi gereken de budur, çünkü insanlar arasındaki birlik ve uyumun “tutkalı” budur. Özellikle denetimsiz sosyal medya platformlarında, bazen yaygınlaşan veya bilgisiz ya da bilgili kesimler tarafından “fitne” çıkarmak amacıyla körüklenen bir karşılıklı şeytanlaştırma mevcut.

Beni Maruf olarak da adlandırılan Dürzilerin doğal Arap zihnindeki imajına ilişkin birkaç kısa örnek vermek istiyorum.

Eski Ürdün milletvekili, avukat ve yazar Faysal el-Avar, bu konuyla ilgili bir makalesinde, Ürdün çölünün en ünlü Arap şeyhlerinden biri olan Beni Sakr kabilesinin şeyhlerinden Şeyh Hadisa el-Hrişa'nın Dürziler hakkında söylediği şu mısraları hatırlattı:

Ruhların koruyucusu olan Allah'ın şanı yücedir ve diğer şanlı da sarıklı olandır

Ey Beni Maruf, şanın bir atlı gibidir ve sözüne herkes bağlı kalır

Ey bütün ruhların koruyucusu Allah'ım, onları rezil ve zalim kişilerin şerrinden koru

Arap ve İslam ulusal davası mücadelesi bağlamında Dürziler hakkında söylenen en meşhur sözlerden biri, Şairler Emiri Ahmed Şevki'nin şu sözüdür:

Dürziler hiç kötü bir halk olmadılar

Hak etmedikleri bir muameleye maruz kalsalar bile

Aksine onlar bir destektirler ve de misafirperver

Saflığın kaynağı gibi, sert ve şefkatlidirler

Fransızlar ve ardından İngilizler, Sultan el-Atraş ve arkadaşlarının peşine düştüklerinde, gururlu Arap Kral Abdulaziz bin Abdurrahman el-Faysal'ın yanına gitmekten başka bir çıkış yolu bulamamışlardı. Arap İslamcı reformist yazar ve siyasetçi Şekip Arslan bu konuda şöyle yazar: “İngilizler, Suriyeli isyancıları Azrak Vahası'nı terk etmeleri veya Fransızlara teslim olmaları konusunda uyardığında, yaklaşık bin kişi teslim olmak zorunda kaldı. Ancak kardeşim Adil, Sultan Paşa el-Atraş ve diğer liderler teslim olmayı reddettiler. İngilizlere, 'İbn Suud’un topraklarına gidiyoruz. Bizi orada takip etme hakkınız yok. İbn Suud’un topraklarında bize bir şey yapamazsınız' dediler.”

Bugün korunması gereken ruh budur.