Amr el-Şobaki
TT

Entegrasyon ve rehabilitasyon erdemi

Suriye devriminin başarısının ardından belki de en sık tekrarlanan ifadelerden biri, çeşitli unsurların yeni siyasi sürece entegre edilmesi ve Esed rejimine karşı savaşan ve onu deviren, kendisini destekleyen çevrenin haksızlıklara maruz kaldığı silahlı grupların rehabilitasyonudur.

Gerçek şu ki, Süveyda şehrinde gerçekleşen son ihlaller, özellikle İsrail'in Suriye'ye ve toprak bütünlüğüne yönelik sistematik saldırıları göz önüne alındığında, çözülmesi gereken bir krize işaret ediyor.

Aslında “entegrasyon” terimi, belirli bir toplumdaki hâkim kurum ve normların dışından gelen güçler ve gruplar ile ilişkiler için kullanılan bilimsel ve politik bir terimdir. Örneğin Avrupa, devrimci ve komünist örgütlerin ve güçlerin çoğunu liberal siyasi sisteme, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerine entegre etmeyi başarmıştır. Çoğunu, mevcut rejimi devirmeyi amaçlayan radikal hareketlerden, demokratik sosyalizmi benimseyen ve mevcut sistemin temelleri içinde değişim arayan reformist partilere ve hareketlere dönüştürdü.

1968 öğrenci devriminin ortaya çıkardığı devrimci sol güçleri başarılı bir şekilde entegre etmek için kurumların nasıl geliştiğine, açıldığına ve yasaların nasıl değiştirildiğine tanık olduk. Bu, bahsi geçen güçlerin radikal örgütlerini bırakıp ülkeyi yöneten Fransız Sosyalist Partisi'nin liderlerine dönüşmelerini sağladı.

Avrupa'dan Güney Amerika'ya kadar dünyanın dört bir yanındaki birçok deneyim, sol radikallerin reformistlere ve sosyal demokratlara dönüşümüne sahne oldu. Bu dönüşüm için birçok Güney Amerika ülkesinde olduğu gibi, askeri diktatörlük bile olsa, güçlü devlet kurumlarının varlığı gerekiyordu. Siyasi mücadele ve bazen de silahlı eylemler yoluyla, siyasi güçler ve örgütler bu kurumları reform etmeyi başardılar.

Doğu Avrupa ise otoriter komünist siyasi rejimler tecrübesini yaşadı, ancak bunlar aynı zamanda güçlü ve köklü devlet kurumlarına da sahipti. Dolayısıyla Suriye veya Libya'da olduğu gibi devlet bir çöküş veya dağılma yaşamadı. Doğu Avrupa'da değişim yaşandı ve yeni iktidar güçleri zaten mevcut bir devlette iktidara geldiler ve kurumlarını yeni siyasi sistemin kurallarına uyacak şekilde yeniden düzenlediler.

Türkiye deneyimi bile entegrasyon kavramının önemli bir yönünü taşıdı. Herkes geçmişten dersler çıkardı. Mevcut devlet artık ordunun egemen olduğu devlet ile aynı değil. 1960 ve 1980'de iki kanlı darbe gerçekleştiren Türk ordusunun rolü, bugün seçilmiş bir sivil otorite tarafından yönetilen mevcut orduyla aynı değil. Türkiye Cumhuriyeti'ne düşman olan İslamcı hareketler ise Erdoğan tecrübesi ile birlikte açık görüşlü laikliği benimseyen, dini değerlere ve tezahürlerine saygı duyan, şeriatın uygulanmasını talep etmeyen muhafazakâr, demokratik partilere dönüştüler.

Tüm bu deneyimlerde, yeni güçlerin entegre olduğu güçlü kurumlar, anayasal ve yasal kurallar ve temeller vardı. Suriye’de yeni rejim ise Beşşar Esed tarafından yıkılan devlet kurumları devraldı. Beşşar Esed orduyu zayıflattı ve onu Suriyelileri öldürmek için bir araca dönüştürdü. Yönetim, medya, yargı ve polis teşkilatı çöktü. Rejim, 14 yıl boyunca Suriye halkına karşı korkunç suçlar işledi. 2014'ten beri, Beşşar Esed yönetimine güvenli alternatifler önererek, rejimi içeriden reforme etme projelerini engelledi. Oysa bu alternatifler, başta ordu olmak üzere Suriye devletinden geri kalanı koruyabilir, kurumsal ve siyasi reformun kapısını açabilirdi. Bu nedenle, Suriye’nin sıkıntısını aşmak için, eski devlet “kurumlarının” çöküşü gölgesinde yeni devlet kurumları inşa edebilecekleri şekilde yeni güçlerin rehabilite edilmesi imkânsız değil. Bilhassa Suriye halkına uygulanan yaptırımların kaldırılmasının ardından, rehabilite meselesine öncelik verilmeli. Ordu ve genel güvenlik mensuplarının rehabilite edilmesi, Suriye'yi seven herkesin hedefi olmalı, çünkü rejimin şu anda güvenliği sağlamak için bu gruplar dışında güvenebileceği başka kimse yok. Yapılması gereken, Suriye'nin güvenliğe kavuşabilmesi için, bu grupların rehabilitasyonu, kontrolsüz unsurların uzaklaştırılması ve kendilerinden hesap sorulmasıdır.