Halid Berri
TT

Sağcılar ve kuzeyin sahipleri

Trump’ın başkanlığıyla ilgili kararımın temeli, profesyonel çevrem olan medya çalışmasının yanı sıra Mısır ve Orta Doğu'da olup bitenler ve onları etkileyen şeylerle bağlantılı.
İsrail ve Birleşik Arap Emirliği (BAE), ardından Bahreyn ve Sudan arasında sıcak bir barışa ulaşmak, daha önceki hiçbir başkanın elde edemediği bir başarı.
Başarıya ulaşmaktan daha önemli olan şey, barışın inşa edildiği şeydir. Siyasi süreç taraflarının, sahada gerçekleşenlerin farkında olması ve başkalarına değil kendilerine güvenmelerini gerektiriyor. Obama dönemi, İran ile nükleer anlaşması, Türkiye ile koordinasyonu ve yerel unsurları desteklemesi, bölgemizin halkına ‘kendilerine güvenin’ tek seçenek olduğunu göstermelidir.
Teşekkürler Başkan Trump…
Siyasetteki sağcılar ile kuzeyin sahipleri arasında temel bir fark ortaya çıktı. İlk sıradakiler, felsefelerini bireysel özgürlük ve eylemlerinin sorumluluğuna dayandırıyor. Neyin doğru neyin yanlış olduğu ona öğretilmeyecek. Ama yenilik yaparsa kazanmasına izin verilecek ve yanlış yaparsa da eyleminin sonucu ona yüklenecek.
Sola gelince özgürlük, elitlerinin ‘bir özgürlük eylemi’ olduğuna karar vermesiyle sınırlı. Önünüzde bir dönüm noktası var. Size ilk çıkış yolunun doğru olduğunu ve ikinci çıkış yolunun kölelik, yağcılık, gericilik, cinsiyetçilik ve misojini (kadın düşmanlığı) ya da ‘modernist inancın temelleri ve tanımları ile kültür ve aşinalık öneren’ diğer ifadeler olduğunu söyleyecekler. Küresel solun üretemeyeceği bir şey var - kelimeler.
Siyasi doğruluk, mükemmel bir sol kanat ürünüdür. İptal kültürü, mükemmel bir sol kanat ürünüdür. Onu büyüdükten sonra gördük ve gözlerimiz açık hale geldi. Ama embriyosu ve onun beyin yıkama tohumu, solun egemen olduğu ikinci çember olan akademiden geliyordu. Meslek çevremde solun seçimleri, fikirden dini hükümlere kaydı, bir tür sinir bozucu medya aktivizmi yarattılar. Bu, demokratik ülkelerde kurumsal medyayı öldürmedi, insanların ona olan güvenini kaybetmesine neden oldu. Aksine siyasi yaratıcılığı öldürdü ve sanatsal yaratıcılığı, eleştirel düşünceyi öldürme yolunda.
Bu noktada da teşekkürler Başkan Trump…
Kurumsal medya, kendini, bize tarafsızlık ve bütünlük hakkında ders veren ve
gözlerimizi gerçeği görmeye çevirmek için bizi kuşatan ancak her ikisinden de kaçınmaya hazır olan bir hizip grubu olarak kendini gösterdi. Siyasi takibim boyunca Oval Ofis’teki ilk gününden beri Donald Trump’a davranılan gibi muamele görmüş hiçbir başkan görmedim. Medya bir maç takipçisi değil, iktidarda bir ortak ve sahada bir taraf haline geldi.
Obama ve Biden yönetiminin ilk dört yılının sonunda Mısır, kötü bir durumdaydı ve radikalizm yanlısı milisleri, iktidara daha yakındı. Libya, milislerin kontrolü altındaydı. Suriye milislerle savaşıyor, DEAŞ milisleri ‘bağımsızlıklarını ilan ederek’, Irak ve Suriye’nin geniş bölgelerini işgal ediyor, Yemen ise milisler tarafından bölünüyordu. İkincisi, İran, sonunda otuz yılı aşkın bir dönemin sonunda milis davranışları hususunda ödüllendiriliyordu.
Trump’ın görevde olduğu 4 yıl bize, ABD’nin siyasi olarak tamamen farklı, çoğunlukla daha ahlaki bir şekilde hareket edebildiğini gösterdi. Dünyada hayatı korumaktan, saldırganları caydırmaktan, radikalizm yanlılarının iddialarıyla sizi yanıltmayan, onlara inanan ve politikanızı bunlar üzerine inşa eden bir akıl gözünden daha ahlakiydi. İran’ın saldırılarının hedefinde olan müttefiklerinizin korkularını küçümseme hususunda ahlakiydi. İran’ın yayılması davranışını görmezden gelmek ve buna olanak tanımak için ekonomik yaptırımları kaldırmak hususunda ahlakiydi.
Kısacası, herkesin yüzüne karşı kaş çatmanın ve yalnızca iki bölgesel güç karşısında gülümsemenin hikmeti nedir!?
Trump’ın hükmü, bu görüntüyü 4 yıl durdurdu. Savaşsız 4 yıl ve farklı bir yönetim, muhalifleri maksimum gerilim noktasına iterek, niyetlerini ve gerçek yeteneklerinin boyutunu ortaya çıkarabildi. İran’ı savunma pozisyonuna sokabildi. Çin’in ticaret ihlallerini ön plana çıkarabildi. Erdoğan’ın yayılmacı tavrı da NATO müttefikleri tarafından bile görülebilir oldu.
Trump’ın yönetiminde dünyayı daha önce hiç görmediğim gibi gördüm. Büyük demokratik ülkelerdeki kurumsal medya kuruluşları tarafından benden saklanan dünyayı…
Bu düşünceyi anlamak için, yalnızca eski 3 sahneyi bir araya getirebilirsiniz. Medya size Arap Baharı’nın kendiliğinden bir süreç olduğunu söyleyecek ve siz bunun böyle olmadığını keşfedeceksiniz. Size, İran’ın ancak nükleer anlaşma aracılığıyla ele alınabileceğini ve onun suçlarıyla mücadele girişiminin, cehennemin kapılarını açacağını söyleyecek. Ama siz bunu keşfetmeyeceksiniz. Demokrat, Demokratların Ortadoğu’da barış adamları olduğunu söyleyecek. Siz ise bunun bir başka entrika olduğunu keşfedeceksiniz.
Teşekkürler Başkan Trump…