Süleyman Cevdet
Mısırlıaraştırmacı yazar
TT

Riyad’da insanlık ve taşın yanında ağacın da yeri var!

Bu yılın ilkbaharı, yazı ve ardından bugünlerde sonbaharı arasında, Riyad birbirini tamamlayan üç girişim başlattı.
Bu yılın üç mevsiminde yaşananları önünüzde incelediğimde yaşananların, her şeyi tek bir çerçevede toplayan, bahar ayında yapılanları yaz ayında yapılanların tamamlayıcısı kılan ve önceki iki mevsimin tanık olduğu gelişmeye katkıda bulunmak üzere gösterilen sonbahardaki çabaları ele alan bir vizyonun varlığına işaret ettiğini göreceksiniz.
Baharda Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman aynı anda iki girişim başlattı. İlk girişimin sloganı, ‘Yeşil Suudi Arabistan’ oldu. Bu slogan çalışma merhaleleri boyunca esas slogan olacak ve sadece iki kelimeden oluşan bir slogandan insanların göreceği şekilde sermayesini yeryüzünden alan canlı bir aktarıma dönüştürülmesi için çaba harcanacaktı.
Bu girişim, yayınlanan detaylarında odaklandığı bir hedefi olduğunu söylüyordu. Krallığın dört bir yanında 10 milyar ağaç dikilmesi hedefleniyordu. Daha yüksek bir diğer hedef ise bu 10 milyar ağacın Krallıktaki yeşil alanı şu an olduğundan 12 kat daha artıracak olmasıydı.
Bu büyüklükte ve hedeflerinde böyle bir çıtayı benimsemiş olan bir girişimi tarif edebilecek söz yok. Ancak şu söylenebilir ki bu girişim, başarmak istediği şeyler ve başlatıldığı andan itibaren kendisine çizdiği ve sonuna kadar gitmeye karar verdiği yolda varmak istediği noktalar konusunda oldukça iddialı bir girişim.
İkinci girişime gelirsek, bu girişim konu olarak öncekinden farklı değildi ancak tabi ki ayrıntıları, ufku ve büyük hedefin peşinde koşmak için üzerinde hareket edeceği sahası bakımından ondan ayrılıyordu. ‘Yeşil Ortadoğu’ sloganını taşıyan bu girişimin arzusu isminden ötürü bölgedeki uzandığı alan kadardı. Bu sefer amaç bölgenin tamamında 50 milyar ağaç dikmekti. Bu, bölgemizdeki diğer dost ve müttefik başkentlerle birlikte Riyad'ı da kapsayan bölgesel bir birlik ile yapılacaktı.
Böylece görünen o ki, bu iki girişimi bir araya getiren daha genel bir slogan iki kelime ile oluşturulabilir. Tabi ki böyle bir slogan ancak şöyle olacaktır: Ağaç dikin!
Bu, yaşadığımız çağın doğasına yanıt vermesi, bu çağın sorunları ile etkileşim kurması, zorluklarıyla mücadele etmesi, sorunlarıyla uğraşması, gerçekleri ele alması ve dünya 2015 yılında meşhur Paris İklim Anlaşması'nı kabul ettiğinden beri bu dünyanın konuştuğu dili konuşması bakımından göze çarpan daha genel bir slogandır. Ancak aynı zamanda yüzyıllardır bildiğimiz mirasımızdaki en güzel şeylerden ilham almasıyla da öne çıkıyor.
Hz. Muhammed’in (sav) Allah yolunda savaşmaya giden orduların komutanlarına tavsiyede bulunduğu sırada ilk tavsiyesinin yollarındaki ağaçları kesmemeleri ile ilgili olduğunu hangimiz unutabilir?
Bu yılın bahar ayında duyurulan iki girişimin, insanlara ağaç kesmemelerini tavsiye etmekle sınırlı olmadığı aşikar. Zira bu tartışmaya açık olmayan bir konu. Bu iki girişim daha da öteye giderek zaten var olan ağaçlara yenilerinin eklenmesini amaçlıyor ve bunu başlangıç ve hedeflerin gerçekleştirildiği bitiş açısından belirlenmiş bir zaman çizelgesine göre yapmayı arzuluyor.
Öyleyse bahardan yaza geçiyoruz ve kendimizi başka bir girişimin önünde buluyoruz. İlk bakışta bu girişimin konu bakımından bahar ayında ortaya atılan iki girişimden farklı olduğu düşünülebilir. Ancak biraz sakince düşündüğümüz zaman iki konuyu birbirine bağlayan gizli bir ipin olduğunu farkediyoruz.
Yaz girişimi, Suudi Arabistan hükümetinin ilk jeolojik tetkik uçağını idari olarak Riyad'a bağlı ed-Devadimi ilinin semalarına fırlatması oldu. Hedef, Arap Yarımadası'nın iç kısmındaki madenleri bulmak için Suudi Arabistan'ın 600 bin kilometrekarelik alanının taranmasıydı. Daha kapsamlı hedef ise Suudi Arabistan'ın maden zenginliğinin petrol ve kimyasallardan sonra ülkedeki en büyük üçüncü servet kaynağı olmasıydı.
Türünün ilk örneği olan bir jeolojik tetkik uçağı hayal edebiliyoruz. Dahası uçuş yapacağı alanın Afganistan gibi bir ülkenin yüzölçümüne eşdeğer olduğunu hayal edebiliyoruz.
Maden zenginliği, bu zenginliği arama, keşfetme, belgeleme, çıkartma ve tek bir kapta petrol ve kimyasalların yanına katma süreciyle birlikte Riyad’da hükümetin çalışma programını takip edenler o uçağın kalkışının onu besleyen tek bir kola dayanmayan, çeşitlendirilmiş bir ekonomi tesis eden kesintisiz çalışma aşamalarının bulunduğu yolda sadece tek bir aşama olduğunu mutlaka bilirler.
Veliaht Prens saatler önce ‘Yeşil Orta Doğu’ sloganını yükseltiyormuş gibi gelen bir girişim paketi başlatmıştı. Paket, dünyanın en büyük ağaçlandırma ve yeşillendirme girişimi olmasına ve bahar öncesindeki başlangıçların devamı niteliğinde olmasına binaen başlatılmıştı. Bu, bölgesel ve uluslararası bir toplantının ortasında gerçekleştirildi. Söz konusu paketi başlatma merasimi, her başkentin gündeminde olan ve tek başına hükümetleri meşgul eden bir fikirden, her yerde insanları huzursuz eden bir soruna dönüşen iklim sorunuyla bir tür fiili etkileşimdi.
Biri, ilkbahar ve sonbahar arasındaki yeşillendirme girişimlerinin yanına jeolojik tetkik girişimini koyarsa, bu sadece Riyad'daki karar merciinin dikkatini ağaç ve taş arasında dengeleme çabasının derecelerinden biri olacaktır.
İnsan meselesi ise, taş ve ağaçtan önce geldi. Kral Abdullah bin Abdulaziz -Allah rahmet eylesin- bilimsel üniversite projesini başlattığından beri bu böyle. Bu proje başlatıldığı sırada konuşma yapan Kral Abdullah bin Abdulaziz bu düşüncesi ile uzun bir süredir yaşadığını ve hayalinin çeyrek asırdır aklında dolaşıp durduğunu söylemişti.
Bunun ardından, Krallık'ta yüksek öğretimden sorumlu bir yetkili geldi ve yurtdışına okumak için gönderilen Suudilerin ülkedeki geleceğin petrolü olduğunu, hükümetin her birini dünyanın dört bir yanındaki prestijli üniversitelere gönderdiğini ve doğal petrol kaynaklarının azaldığı bir gün gelirse diye yurtdışındaki öğrenci değişim misyonlarında alternatif petrol hazırladığını söyledi.
Ne ağaçlandırma projesini, taşlar arasında maden aramak için başlatılan jeolojik tetkik girişiminden ayrı görüyorum ne de ağaçlandırma çabasının taş çabasıyla buluştuğu noktadan uzak olması bakımından insanlık girişimini. Zira insan üç durumda da merkezde bulunuyor ve pratik tecrübeler üç yöndeki çabaların bunları tek bir çerçevede topladığını ve ortak bir sahile akmasını sağladığını gösteriyor.