Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Sudan'da paralel hükümet fırtınası

Herhangi bir grup, kağıt üzerinde veya siber dünyada bir hükümet kurduğunu deklare edebilir, ancak bu ona meşruiyet veya gerçek bir varlık kazandırmaz. Egemen toprakları kontrol etmeyen, geniş halk iradesini temsil etmeyen ve uluslararası alanda tanınmayan herhangi bir hükümet, hayalet bir hükümet olarak kabul edilir veya diğer durumlarda müzakere için puan toplama veya uluslararası forumlarda tanınan mevcut otoriteye meydan okuma girişimi olarak değerlendirilir.

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ve müttefiklerinin “Tesis” platformunda duyurduğu “paralel” hükümet, tüm bunların bir birleşimidir. 15 Nisan 2023’te savaşın patlak vermesinin ardından Sudan devletinin tamamını kontrol altına alma projesinin başarısızlığa uğramasının, HDK’yi yayıldığı topraklardan sürerek kontrolünü Kordofan bölgesi ile Darfur'un bazı kısımlarıyla sınırlayan yenilgilerin ardından yeni bir gerçeklik dayatma girişimidir. Ancak bu girişimin başarısız olma ihtimalinin yanı sıra, HDK ve müttefikleri açısından ters tepmesi de muhtemel.

Bu hamle, birçok ülke, bölgesel kuruluş ve BM tarafından geniş çaplı bir kınamayla karşılandı. Hepsi, bu “hükümetin” gayri meşru olduğu konusunda hemfikirdi ve ülkenin birliğini baltalayabileceği ve Sudan halkının iradesini yansıtmadığı konusunda uyardı. Afrika Birliği ve Arap Birliği, Sudan'ın birliğini, egemenliğini ve güvenliğini desteklediklerini, mevcut ve tanınmış otorite ile ilişkilerin gerekliliğini vurgularken, ülkelere paralel hükümeti tanımama çağrısı yaptı.

İçeride ise bu hamle, son aylarda nüfuz mücadeleleri, kabilesel gerginlikler ve bazı bileşenlerin diğerleri aleyhine ayrımcılık ve ırkçılık yaptığına dair şikayetler nedeniyle çatırdamalar yaşamaya başlayan HDK içinde kızgınlığa ve anlaşmazlıklara yol açtı. Bununla birlikte kontrolü altındaki bölgelerdeki güvenlik zafiyeti, birkaç kez silahlı çatışmalara yol açtı. Hükümetin deklare edilmesiyle birlikte, HDK danışmanlarından bazıları protesto amacıyla kendisinden ayrıldıklarını duyurdu. Sosyal medya, savaşçılarının hükümetin ve Başkanlık Konseyi'nin yapısından hoşnutsuz olduklarını gösteren videolarla dolup taştı. Bu videolarda, savaşçılar liderliklerini hedef alarak, kendilerini ve kabilelerini ötekileştirdiğini iddia ettikleri tutumu reddettiklerini deklare ettiler. Silah taşıyan, savaşan ve çok sayıda gencini kaybedenlerin kendileri olduğunu, ancak temsil edilmediklerini, mevkilerin çatışmalara katılmayan sivil takımlı kişilere verildiğini öne sürerek iktidar paylaşımı düzenlemesinde kendilerine düşen payı talep ettiler.

HDK bünyesindeki protestocular, kendisine Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcılığı ve diğer mevkiler içinde yüzde 30'luk bir pay verilen Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM) lideri Abdulaziz el-Hilu'yu sert bir şekilde hedef aldı. Hilu’nun Muhammed Hamdan Dagalu'nun (Hamideti) yardımcısı olarak görev yapmayı kabul etmesi, Nuba Dağları'nda kontrolü altındaki bölgelerdeki aktivistler tarafından alaycı bir tavırla karşılandı. SPLM'nin marjinalleştirme ve haksızlıkların giderilmesi sloganları pahasına makam ve mevki için mi mücadele ettiği sorgulandı.

Gerçekte, HDK ve Tesis grubunun hükümet deklare etme hamlesi bir güç gösterisi değil, aksine askeri dengeyi yeniden şekillendirme konusundaki çaresizliklerini gösteriyor ve yaşadıkları bölünmeleri derinleştiriyor. Sudan ordusunun el-Cezire ve Hartum'dakilere benzer büyük ve koordineli saldırılar düzenlemeye hazırlandığına dair işaretler arasında, çatışmaların batıya kaymasının ardından, ordunun Darfur ve Kordofan'da başlattığı saldırıların gölgesinde, bu hükümetin sahada varlığını sürdürmesi zor olacaktır. Hükümetin kuruluş deklarasyonunun Nyala’dan yapıldığına dair medyada çıkan abartılı haberlere rağmen, Sudan Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, hükümetin atacağı adımların düzenlenmesi ve Başkanlık Konseyi'nin oluşturulması için yapılan toplantılar Kenya'da gerçekleşti.

HDK şu anda Darfur'un büyük bir bölümünü ve Kordofan'ın bazı bölgelerini kontrol ediyor olabilir, ancak oradaki nüfusun çoğunluğunu temsil etmiyor ve özellikle de işlediği yaygın ihlaller ve soykırım suçlarından sonra saygın bileşenlerin ve toplulukların desteğine sahip değil. Kabile bileşeni içinde bile, Devrimci Uyanış Konseyi Başkanı Şeyh Musa Hilal gibi etkili isimlerin düşmanlığıyla karşı karşıya. Hilal, paralel hükümetin kurulmasını eleştirerek, Hamideti ve kardeşi Abdurrahim'i sert bir biçimde hedef aldı, Sudan'ı yönetmeleri fikrini alaya aldı.

İronik olan şu ki, bu hükümetin duyurulmasıyla birlikte Sudan'ın orta, kuzey, doğu, Mavi Nil ve Hartum bölgelerine valiler atanacağının da açıklanmasıdır. Bu bölgeler, sakinlerinin ordunun ve saflarında savaşan güçlerin zaferlerini ve HDK'nin topraklarından kovulmasını kutladığı bölgelerdi. Bu atamalar iki nedenden dolayı durumu şüphesiz daha absürt hale getiriyor; birincisi, bu valilerin bu bölgelerin yönetimini gerçekten üstlenmeleri ümidi yok ve HDK'nin söz konusu bölgeler üzerinde kontrolü yeniden ele geçirebileceğine dair gerçek bir veri de yok. İkincisi, HDK daha önce bunları kontrol etse bile, orada oluşturduğu sivil yönetimler, gerçek bir varlığı veya başarısı olmayan, sadece hayali isimlerdi.

Gerçek şu ki, medyada duyurusuna eşlik eden coşkuya rağmen, paralel hükümetin tüm Sudan'ı yönetecek alternatif bir hükümet olması bir yana, artık HDK’nin lehine olmayan güç dengesini değiştirme umudu da yok.