Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Öncekilerin bilgisi ile sonrakilerin bilgisi

Geçen haftaki yazıya gelen tepkilerden en dikkat çekici olan, geçmişe değil bugüne öncelik verme “ilkesini” ele alan kınayıcı soruydu. Bir meslektaşımız bakış açısını şu şekilde açıklamıştı: Madem her koşulda bugünü geçmişe tercih edeceğiz, o zaman neden Aristoteles, el-Mutenebbi, Immanuel Kant, İbn Sina, Einstein ve diğerleri gibi ölmüş insanlara saygı duyuyoruz?

Bana öyle geliyor ki bu tür sorular kimlik kaygısı dediğimiz durumdan, yani şimdiki zamana duyulan saygının, nesnel olarak, günlük davranışlarımızın önemli bir yönünü yönlendiren değerli mirasın değerinin küçümsenmesine yol açtığı yönündeki spontane duygudan kaynaklanıyor.

Ancak konu hakkındaki düşüncemiz ne olursa olsun bu meşru bir soru. Zira kültürel tartışmalarımızdaki önemli bir kusura işaret ediyor; bir asrın diğer asırlardan daha iyi olduğu iddiası. Hz. Peygamber'e nisbet edilen şu rivayetle ilgili ihtilafları belki bazı okuyucular biliyordur: "Nesillerin en hayırlısı Ashabımın, sonra onları takip edenlerin neslidir.” Bu bir amelle görevlendirmeyen ya da bir farz belirtmeyen bir rivayet, ancak üstü kapalı olarak asrının (ya da insanlarının) hayrının azalan bir yönde ilerlediğine işaret ediyor.

Ancak bu rivayetin Hz. Peygamber'e isnat edilmesi, üzerinde derince düşünmemizi ve yorumlamamızı gerektiren bir durum. Öyle olmasaydı kimse üzerinde durmazdı. Aslında bu isnat, yazının başında “ilke” olarak adlandırdığımız konu üzerindeki tartışmaların da sebebi. Çünkü birçok kişi tasvip etmez bir şekilde şunu soruyor: Peygamber'in sözünü duyup sonra umursamadan yolumuza devam mı edeceğiz?

O halde tartışmayı düzenleyelim ve öncelikle bir dönemin diğer dönemlerden daha hayırlı olmasının ne anlama geldiğini soralım. Bununla kastedilenin insan olduğu aşikâr. Peki, bir dönemin insanlarının diğerlerinden daha hayırlı olması ne anlama geliyor? Biz burada tüm insanların ortak maddi ölçütlerini kullanacağız; insanlar, bilgilerine veya ekonomik, fiziki veya siyasi güçlerine ya da manevi/ahlaki faziletlerine veya istisnai bir durumda gösterdikleri çabaya göre bir grup insanı diğerlerine tercih ederler.

Bana öyle geliyor ki kastedilen hayırlılık sadece son iki durumda geçerli. Zira daha sonraki dönem insanlarının, özellikle de günümüz insanının daha bilgili, güçlü ve zengin olduğu açık ve net.

Ahlaki erdemler, sadakat ve işte gayretlilik, sahibine atfedilir ve onun statüsünü yükseltir. Ama tabii ki bu onu daha bilgili yapmaz. Bilimsel bir delile ihtiyaç duyduğumuzda bunu öncekilerden veya sonrakilerden değil ister eski ister yeni çağa ait olsun ister mümin olsun ister olmasın, alanında uzman bir kişide arayacağız.

Burada merhum Dr. Muhammed Abid el-Cabiri'nin, Arapların çoğunluğunun, genellikle spontane bir şekilde, geçmişi daha yüksek değerlerin deposu olarak görme eğiliminde olduklarıyla ilgili sözlerine işaret etmeliyiz. Bu, bazen bilgiyi değerlerle karıştırmayı da içeren bir eğilim. Zira seleflerden herhangi biri söylediği için bir şeyin doğru olduğunu düşünmemizi sağlıyor. Oysa bu kişi belki alim değildi, belki de onun ilmi yaşayan hiçbir insanın ilmine uymamaktaydı. Söz konusu kişinin imanı belki kuvvetliydi, belki de cesur, cömert ve asil bir karaktere sahipti. Peki ama tüm bunlar, onun bilimsel bir konu hakkındaki görüşünün, o konuda uzman birinin görüşünden önce gelmesini gerektirir mi?

Buradan biliyoruz ki, bir ülkenin insanlarının, bir dönemin insanlarının, bir toplumun bireylerinin başkalarına tercih edilmesi objektif değil, kişisel bir değerlendirmedir. Yani, onların bilimsel konulardaki görüşlerini üstün kılmaz ve uzmanların görüşleriyle eşit hale getirmez.

Sanırım bu aynı zamanda, neden ayrıntılı olarak değil de genel olarak eskilerin bilimlerine göre çağımızın bilimlerine öncelik verdiğimizi de açıklıyor. Bunun kısa açıklaması, bilimin doğası gereği birikimli bir şekilde genişleyip derinleştiğidir. Bina yükselip tamamlanıncaya kadar her defasında bilim binasına bir tuğla eklenir. Geçmişin eksikliklerini keşfetmek, bugünkü keşifleri ateşleyen şeydi ve eksiklikler keşfedilmeseydi yeni bir bilime ihtiyaç olduğunu bilemezdik. Daha mükemmel olan varken, eksik olduğunu bildiğimiz şeye başvurmamız mantıklı mı?